- 1345 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Gayet NET muhabbetler -3-
Öfkeden adeta kudurmuştum. Bir hışımla gelip geçen, hışmı dağı delip geçen Kiziroğlu Mustafa Bey gibi daldım Tuğrulun odasına. O kadar kızgındım ki ne söyleyeceğimi, söylediğimi de şaşırdım.
-Kahpeee…Söyle bakayım o çocuğu kimden peydahladın?
Tuğrul Benim öfkeli hallerimi çok bilirdi. Lakin bu sefer çok farklı bir öfke krizinde olduğumu görünce gözleri fal taşı gibi açıldı yavrucağın. Lakin öyle laf altında kalacak biri de değildir hani.
-Hayırdır baba? Sabah sabah nişadırı nereden buldun da bir yerlerine sürdün? Bu ne öfke?
-O çocuk neyin nesi bana onu anlat bakalım.
-Hangi çocuk?
-Bana yalan atma sakın. Alev bir çocuktan bahsetti. Ben de dedesi oluyormuşum güya.
-Haaa o mu? Alev daha önce evlenip boşanmış. Eski eşinden bir çocuğu var.
-Hımmmm…Anladım…Of be yahu. Eeee sen şimdi kabul ediyor musun çocuklu bir bayanla evlenmeyi?
-Ya ne bileyim. Kararsızım. Düşünüyorum…Ben böyle bir sorumluluğu kaldırabilir miyim diye?
Anaaa…Ulan bizim iş yatacak.
-Lan oğlum ne var karar veremeyecek. Fıstık gibi kız. Ne varmış bir çocuğu varsa. Al gitsin bence. Biz zaten o çocuğun bakımını sana bırakmayız?
-Biz derken?
-Yav Alev’in annesiyle de ben evlenecem ya. Alırız çocuğu yanımıza biz bakarız olmazsa. Bana bu hatunu kaçırtma da ne halt edersen et.
-Valla oldu o zaman.
Öfke ile girdiğim odadan hamamda tellak elinden çıkmış gibi gayet yumuşamış bir şekilde çıktım ‘’ oh beee az daha benim iş bozuluyordu. Neyse işi hallettik. Şimdi Beykoz buluşması için gerekli hazırlıklara başlamalıyım’’
Bilgisayar başından Tuğrul’u kaldırmak mümkün değil. Ben ise yüreğim pır pır vaziyette. Evde duramadım. Sabah sabah mahalle kahvesinden içeri daldım. Bu kahve milleti her halde kahvehanede yatıp kalkıyor olmalı ki sabahın saat on’u gibi neredeyse dop dolu kahvehane. Kapısında her ne kadar ‘’Kıraathane ‘’ yazıyorsa da kıraat adına hiç bir şey yok. Millet yumulmuş kağıtlara ya da okey taşlarına. Pek tanıdık kimse de olmadığından mecburen yancılık yapıyorum. Lakin Kahvede de duramadım. Adamlar ‘’bey- koz’’ dedikçe yerimden fırlayıp durdum. ‘’Vay canına yahu her kes ne çabuk öğrenmiş benim Beykoz olayını. Nasıl da haber alırlar bilmem ki. ‘’
Kahveden çıkıp eve geldim. Veletlerin akşam yemeklerini hazırladım. ‘’Nah size köfte ile kızarmış patates, Kalkmazsın bilgisayar başından ha? Ye kapuskayı otur aşağı . Abine de kıydın inadın yüzünden ‘’
Yemek, bulaşık, ortalık toparlama derken ikindiyi bulduk. Bu arada da Tuğrul nihayet bilgisayarı boşalttı. Hemen ben konuşlandım tabii ki bilşisayar koltuğuna ve de Msn yi açar açmaz karşımda güzeller güzeli gelin adayım. Başladık konuşmaya.
-Ay babacığım biraz önce Tuğrul bana anlattı her şeyi. O kadar sevindim ki anlatamam… Vallahi de billahi de ay lav yu veri maç.
-Yav sen şimdi maçı muçu bırak da şu annenle sohbet edelim biraz.
-Hemen babacığım.
Az sonra Alev’in annesi karşımdaydı.
-Merhabalar efendim Ben Mualla.
-Bendeniz de Maarif Vekaletinden mütekait Tarih muallimi Sami Biberoğulları. ( Yani Milli Eğitim Bakanlığından emekli Tarih Öğretmeni demek istiyorum ama aristokrat bir görüntü verebilmek için Bülent Ersoy Taktiği uyguluyorum )
-Çok memnun oldum efendim. Nasılsınız? Sağlık sıhhat yerindedir inşallah?
-Bendeniz dahi çok memnun ve mütehassis oldum efendim. Sağlık sıhhat yönünden de ‘’Tanrımıza hamdolsun, Milletimiz var olsun, Afiyet olsun’’
-Ay çok hoşsunuz vallahi.
-Şeyyy…Kamera açsaydınız da mah cemaliniz ile müşerref olsaydım?
-Ay kameramız yok…Maalesef bazı kart zamparalar kamera açınca beni ve kızımı çok rencide ettikleri için kamerayı kaldırdık. Kullanmıyoruz.
-Ah hanımefendi ah…Bu millet ne çekiyorsa o kart zamparalar yüzünden çekiyor zaten. Oysa ne güzel demiş Yunus Emre ‘’ Ehli irfan arasında aradım kıldım talep /Her hüner makbul imiş İlle edep İlle edep’’
-Yaaa di mi ama efendim? Eeee söyleyin bakalım beni nasıl buldunuz?
-Valla hanımefendiciğim elimle koymuş gibi gibi buldum.
-Haa haa haaaa…Çok noktadan bir adammışsınız.
-Nüktedan efendim, nüktedan.
-Rahmetli ikinci kocam. Yani Alev’in babası da aynen sizin gibiydi. Gülmekten öldürürdü beni.
-Allah Nur içinde yatırsın… O becerememiş ama siz adamı rahmet-i rahmana yollamayı becermişsiniz maşallah. Bu arada sorayım. Şayet aramızda bir izdivaç söz konusu olursa ki olacak inşallah. Ben kaçıncı koca olacağım?
-Durun bir sayayım bakayım. Ali, ,Durali, Veli, Üç de ondan evveli, Recep, Şaban , Ramazan, Bir de Rahmetli Hasan…Hepsi kaç etti?
Ben şoka girmiş vaziyette sayarken yazdı yine…
-Haa haa haaa…Korkmayın canım, korkmayın. Siz üçüncü olacaksınız nasipse.
-Oh beee…Baya korkmuştum İsa, Musa da var mı diye...Eeee Pazar günü buluşuyoruz değil mi?
-Tabii ki…Alev söyledi bana. Pazar günü saat ikide Beykoz’da.
-Birbirimizi tanıyabilecek miyiz peki?
-Kolayı var. Ben lila bir elbise giyerim…Zaten tanınmayacak kadın mıyım ben. Hemen tanırsınız. Siz de spor bir şeyler giyin. Ne de olsa koruya gideceğiz.
-Beykoz benim çok sevdiğim bir yerdir.
-Ben de çok severim.
-Boruyu da sever misiniz?
-Anlamadım ne?
-Ah çok pardon yazım hatası yapmışım. Koruyu da sever misiniz?
-Ayol sevilmez mi hiç. Bayılırım. Neyse…Ben kalkıyorum. Dışarıda işlerim var. Pazar günü buluşuruz inşallah.
-Şerefyâb oldum efendim. İnşallah görüşeceğiz Pazar günü.
İşte bu görüşmeden sonra ben tamamen ‘’İkinci bahar yaşıyor ömrüm /Gel benim yarim oluver şimdi’’ moduna girdim. Pazar günü sabahına kadar evde hep bu şarkı dinlendi. Çocukar beni evi terketmekle tehdit ettilerse de ben şarkımdan asla vazgeçmedim.
Cumartesi günü kuaföre giderek saçları yukarı doğru toplattırdım. Garibim kuaför, benim elbise fırçasından da sert saçları genç işi ağaç kakan kuşu gibi tepede toparlayıncaya kadar anasından emdiği süt burnundan geldi. Daha da genç görünmek için bıyıkları da kestirdim. Havalı olayım diye bir de siyah güneş gözlüğü satın aldım kendime.
Pazar günü de spor elbiselerimi yani lacivert takım , beyaz gömlek ve pembe kravatıımı taktım ve aynanın karşısına geçtim. Ben deyim filinta, siz deyin beşli mavzer. Bu cazibeyle değil Mualla , Pamela Anderson’u bile mum gibi eritirdim karşımda.
Pazar günü Kadıköyden bir belediye otobüsüne atlayarak Beykoz’a geldim. On Çeşmelerin merdivenlerinden çıkıp çocukluk mekenım olan koruya doğru giden caddeye girmemle birlikte üzerinde lila takım olan olan bir bayan gördüm. Acaba Mualla olabilir miydi? İyice yaklaşınca baktım ki ben bu endamı, boyu posu bir yerlerden tanıyorum. Evet evet ben bu hatunu tanıyorum ama nereden…Yok yok internetten filan değil…Başka bir yerden tanıyorum…Tabiii yaaa Nuray bu?...Mezzo Soprano Nuray…
Nuray da kim mi? Eh o da yarına kalsın artık.
YORUMLAR
Varlığın yeter...Bu site sayende panayır yerine dönüyor Hocammmmm...selamlarımla
sami biberoğulları
Aslında senin yazdıklarını benim yazmam lazım. Bunun bilincindeyim. Ama ben sabırlı bir insan değilim...Ciddiyetle ele aldığım bir konuya olumsuz eleştiri gelince fena halde bozuluyor ve bir daha hiç bir şey yazmak istemiyorum. O bakımdan ben de insanları güldürmeyi amaçladım kendime.
Rabbim Nasrettin Hoca'nın yoluna soktu beni sanırım. Dilerim ona layık olabilirim.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam,eskiden radyodan arkası yarınları dinlerdik.O yıllara gerimi geldi yarına kadar bekleyeceğiz.Siz büyük şehirler de araba beklemeye alışıksınız.Ne yapalım yarını bekleyeceğiz.Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Nostalji yapıyoruz...Dolayısıyla arkası yarın oldu ki asıl nostalji kısmı daha yeni başlıyor.
İlginiz için çok teşekkürler.
Selam ve saygılarımla.
Hadi kolay gelsin size, biz de merakla yarını bekleyelim...
Sevgiler ...
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Hoş bir paylaşımdı efendim ..beğeniyle okudum yazan yürek var olsun ..saygılarımla
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Haydaaaaaaa ne beykozmuş yaaaaa. Bir taşla iki kuş vurmak mı acaba. Ben dedim ama beykoz hazır ol Sami hocam geliyor diye. beykoz beykoz olalı böyle bir gün yaşamamıştır eminim. Merakla bekliyorum hocam. Saygılarımla...
sami biberoğulları
Bu arada o profildeki bebek sanırım gerçek bir kahraman...Allah annesine babasına bağışlasın. Sağlıklı ve uzun bir ömür bahşetsin ona.
Selam ve sevgilerimle.
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Allah herkesin evladını bağışlasın. Çok tşkrler.
ah hocam ahh ki nasil ahh..her lilaliyi mualla sanarsaniz oh ne alaaaaaaa ..hele bi gonusun danisin ondan sonra karar verin aman haa..oglunuza kalkbeeeeeee demenizde acayip komikdi..jön gibiydiniz.Bu avarada goca dayanmamis umarum bu isin sonu evlilik olmamisdir..Allah muhafazaaaa yosam sizi buralarda göremezdik ellam:)) ne zaman size yorum yapmaya kalksam ya tel caliyo yada kapi,yada leptop yutuyor hapi..o anki ruh halimle yazmak istiyorum ama her seferinde birisi ormantikligin icine zil caliyo..varolsun güzel yüreginiz..iyiki sizi icat etmisler:)) ay ben ne diyom yaaa..töbe töbee iyiki varsiniz hocam..sizi tanidim taniyali biraz yüzümüz güler oldu..espiri anlayisiniz harika benimkilere uyuyor.Siz paylasdikca benimde aklima fikirler geliyoo..lamba cinimisiniz? yosam midyatin pirincimi? hehehe..iyiki varsiniz hocam..cocuklariniz cok sansliymis sizin gibi hayati zevkilye yasayan bir babaya sahip olduklari icin.Keske benim babamda yöle oslaydida hemen yarin yanina ucsaydim..saygilar selamlar.
sami biberoğulları
Valla bindik bir alamete gidiyoz kıyamete...Başladım bir hikayeye lakin sonunu nasıl bağlayacağım bilemiyom..O lila giyen bayan Mualla değil zati...Dördüncü bölümde ortaya çıkacak kim olduğu...İşin o kısmını hallettik de ondan sonrasında bakalım kalem ( pardon klavye ) ne diyecek...
O telefon ya da kapı zili olayına ben gıcık oluyorum o bakımdan heeeç yerimden gımıldamıyom. Çalan ya da çaldıran sonunda ps ediyo nasılsa...
Selam ve saygılarımla.
yaban gülü(gurbetbaci)
Öfke ile girdiğim odadan hamamda tellak elinden çıkmış gibi gayet yumuşamış bir şekilde çıktım ‘’ oh beee..........film seyrediyoruz hocam...sayende mükemmelinde ötesindesin inan....sevgiler saygılar
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
eski yazılarını düşünüyorum bu nuray sizin fakülteden değilmi hani siz suna bir okulda stajerlik yapmıştınız nuray da ordaki üçünçü stajer tarih öğretmeniniz değilmiydi yanlış hatırmıyorsam bakalım 10 çeşmelerbu buluşma karşısında sudan kesilecekmi göreceğiz gerçe ben siizden korkuyorumdevamı hiç tahmin etmediğimiz şekilde de gerçekleşebilir güzeldi hocam devamını bekliyorum bakalım
sami biberoğulları
Evet ileride ne olacağı hiç belli olmaz. Görelim bakalım Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
Selam ve sevgilerimle.
merakla bekliyorum devamını tam yazınızı okurken bizim yan odadan bir ağabey geldi.Başladı anlatmaya zamanın birinde birkaç arkadaşıyla dağda piknik yaparken iki yaşlı amca gelir yanlarına iki çanta da mantar toplamışlar.Selam verip bizimkilerin yanına otururlar.Tabi bizimkilerin gözü mantarlarda ne de güzel olur mangalda .
Başlar bizim ağabey AH!AH! diye inlemeye ,yanındakiler sorar nedir derdin diye.Başlar boş zarfları atmaya daha ne olsun anamla hatun hergün kavga ederler bıktım gari.Hatun anamı istemez evlen git başımdan der.Anam da kısmet çıksa gideceğim ama yok kızım ne yapayım der .Sabah akşam kavgadalar bıktım çok dertliyim .
Amcanın biri yaklaşır anan kaç yaşında diye sorar.Tamam zarf açılmıştır.Anam 55 yaşında der.Eee ben alayım ananı kurtarayım bu sıkıntıdan.Olur mu ? İyi olur iyi olur.Ama başlık yerine şu mantarları versen de yesek.Amca bir çanta mantarı döker mangala.Bizim ağabey durmaz anam da çok sever biraz da ona toplasan der.Amca fırlar gider.O gidince diğer amca başlar kızmaya ona ananı nasıl verirsin o açlıktan öldürür.İyi de ne yapayım çaresizlik deyince bizimki.Amca atlar ben de dulum ben alayım ananı iyi o zaman sana vereyim deyince o da döker mantarları.Pazartesi gel iş yerimde nikah işlerini konuşuruz deyip diğer amca gelmeden kalkarlar.
Pazartesi amca gelir.Bizimki ne yapacağını şaşırır.Ah amcacığım sorma senden bahsedince anam sevinçten kalp krizi geçirdi öldü.Kusura bakma kayınpeder ölünce kaynanayı vereyim sana.Amca basar küfrü çıkar gider
! Hemen sizinle paylaşayım dedim.kolay gelsin
sami biberoğulları
Yaptığınız yorum ve anlattığınız olay için çok teşekkür ederim. İşte bu tür ya kendi hikayelerim, ya da arkadaş , eş-dost hikayeleri benim hikayelerimin ana malzemesi oluyor. Çok teşekkür ederim. Böyle bir hikaye bende olsaydı bundan uzunca bir yazı çıkartırdım. Yine de müsaadeniz olursa bunu ileride kullanabilirim.
Selam ve saygılarımla.