- 496 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
PEKİ BİZ KİME GÜVENECEĞİZ (IV)
PEKİ BİZ KİME GÜVENECEĞİZ !. . (Dördüncü Bölüm)
Dr. Sadık Özen
Bu kısa başlık altında öyle bir konu seçmişim ki, lastik gibi çektikçe uzuyor, ya da çorap söküğü gibi söktükçe sökülüyor ve bir türlü arkası gelmiyor. Tabi güven konusu bu, insanlar kimlere ve nelere güveneceklerini bilmek isterler. Kendi düşüncelerimden hareketle, benim gibi düşünebilenlerle paylaşmaya çalışıyorum bu konudaki görüşlerimi.
Şimdi sıra vatandaşların en büyük güven kaynakları arasında olan Adalet Sistemi’ne geldi.
Oldu bitti önem veririm ve büyük saygı duyarım adalete ve onun organı olan yargıya. Yani mahkemelere ve buralarda görev yapan savcılara, hakimlere. Hatta mahkeme kalemlerinde çalışan memurlara bile. Çünkü bu kadrolar bir bütünlük içinde adaletin gerçekleşmesini sağlarlar.
Dini inancım gereği, Peygamber Makamı’ nda görürüm yargıçları. Yargıçlar bağımsız, vicdan sahibi, içlerinde insan sevgisi ve yüreklerinde Allah korkusu taşıyan insanlardır. Bu özelliklere sahip pek çok yargıcın olduğunu gördüm. Onlar güçlerini yasalardan alırlar, ama kararlarını yukarda sayılan nitelikleri içinde verirler. İstemeye istemeye verdikleri kararlar da olabilir zaman zaman. Bu gibi durumlarla karşı karşıya kalmanın onlara büyük acı vereceğini sanıyorum.
Toplumdaki yozlaşmaya paralel olarak bu kesimde de birtakım yozlaşmalar olacağı kesindir. Siyaset adamlarının yarattıkları politik baskıların, bazen de insan olmanın zafiyetinden kaynaklanan çıkar endişelerin, en azından içinde bulundukları konumlarını koruyabilme içgüdüsünün; bazen, bazı yanlışlıkların yapılmasına neden olabileceğini düşünüyorum.
Özellikle yapılan Anayasa değişiklikleri ve çıkarılan yeni yasalar nedeniyle, bu yasaları uygulamak zorunda olanların yaptıkları işi ve verdikleri kararı uygularken, kendilerini büyük sıkıntı içinde hissetmeleri mümkündür. Eğer bir ülkede kişileri korumaya yönelik özel yasalar çıkarılıyor ise, mahkemelerden bu nitelikte kararların çıkması da kaçınılmazdır ve olağan sayılmalıdır.
Bilindiği üzere Adaletin simgesi terazidir. Adaletin tecelli edebilmesi için sarkacın ibresi tam orta yerde durmalı, sağa veya sola en küçük bir sapma yapmamalıdır. Eğer terazinin ayarı bozulmuşsa, onu yeniden ayarlayabilmek son derecede zordur. Bir zamanlar muayenehanemde hastalarımın kiloları ölçmek için bir baskül vardı. Bozulan ayarını düzeltmek için Sanayi Sitesi’ndeki ayar memurluğuna birkaç defa götürdüm, ama bir türlü doğru tartmasını sağlayamadım. Çünkü götürüp getirdiğim aracın içindeki sarsıntı nedeniyle ayarı yeniden bozuluyordu. Sonunda kaldırıp atmak zorunda kalmıştım.
Anayasa’da, HSYK Yasası’nda yapılan değişiklikler, yeni çıkarılan Özel Yetkili Savcılar ve Özel Yetkili Mahkemeler Yasaları nedeniyle, adaletin terazisindeki ibrenin doğru yerinde durması ve dengenin korunması oldukça zorlaşmış bulunuyor. Savcı ve yargıçların işleri gerçekten zor. Bu yüzden bazı savcı ve yargıçların görevleri değiştiriliyor, yetkileri kaldırılıyor, başka yerlere atanıyor ve yerlerine başkaları getiriliyor.
Bu koşullar içinde adaletin tecellisi yeterince sağlanabilir ve insanlar adalete inanabilir ve yeterince güvenebilirler mi dersiniz? Tabii ki inanacaklar ve güvenecekler. Yapabilecekleri başka bir şey var mı ki !...
Saygılarımla…
14 Şubat 2012
www.fikirplatformu.net www.sadikozen.com www.edebiyatdefteri.com www.antalyabugun.com
YORUMLAR
Sayın Sadık ÖZEN,
Adaleti Mülk'ün , yani Devletin temeli bilirdik. Anlaşılıyor ki ; güç'ün temeli imiş.
Denilir ki; İnsanlık, Mutlu, mesut, yaşarken ve herkes istediği gibi doğadan faydalanıp karnını doyururken, böylece İnsanlık, Altın çağını yaşarken, bir gün güçlü biri çıkar;
“Bu verimli topraklar benimdir” der.
Ve bu verimli toprakların etrafına kazık çakarak çevirir.
“Bundan böyle karnını doyurmak isteyenler benim olan bu topraklarda çalışacak, bende onların karnını doyuracağım.
Şimdi! Aç kalmak istemeyenler burada çalışmaya başlasınlar”
Böylece, Tanrının insanlara bahşettiği dünya nimetlerine el konulmuş ve nimet insan eliyle dağıtılır olmuştur.
Yine söylenir ki; İnsanlar arasında sağlanacak adalet, dünyaya çakılan bu ilk kazıklar çıkarılmadıkça sağlanamayacaktır. Bu kazıkların çıkarılması ve insanlar arasında adaletin sağlanması ise en son sağlanacak ve bu adalet sağlandığında İnsanlık yeniden Altın Çağa ulaşacaktır.
Yazınızı beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.