- 4350 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ELVEDA GÜLSARI
Elveda Gülsarı
Ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un yine kendi kültüründen, gelenek ve göreneklerinden kesitler sunduğu; zaman zaman sistemin de eleştirildiği bir arkadaşlık öyküsüdür Elveda Gülsarı.
Aytmatov romanda hakim bakış açısıyla Tanabay; taypalma yorga ve su yorga mertebesine yükselmiş dünyanın en değerli yarış atı Gülsarı’nın öyküsünü anlatır. Olaylar geri dönüşlerle bir noktadan yıllar öncesine gidecek şekilde ustalıkla verilir ve zaman zaman o noktaya tekrar gelinir..
Bir yolculuk sırasında yaşlı Gülsarı takatsiz kalır ve artık yürüyemeyecek bir hal alır. At çobanı Tanabay tıpkı “Gün Olur Asra Bedel” de ve daha bazı romanlarında olduğu gibi geri dönüşlerle Gülsarı’nın hayatını gözünün önüne getirirken aslında kendi hayatını da özetlemiş olur. Gülsarı’nın nasıl doğduğu, nasıl yetiştirildiği, ne kadar özel bir at olduğu, başarıları, namının dilden dile dolaşması ve akabinde bu muhteşem atın at çobanından alınması ve gelişen olaylar anlatılır.
Romanda Tanabay’ın başlangıçta komünist devrime gönülden inanması ve bu inancın zamanla hayal kırıklığına dönüşmesi çarpıcı bir dille anlatılır. Yönetenlerin olduğu bir sistemden tam adaletin beklenemeyeceği vurgusu da ön plana çıkan önemli bir düşüncedir. Tanabay’ın zatında tüm Kırgız gençlerinin hayal kırıklığıdır aslında bu kolhoz. Sistemin acımasızlığından dolayı kadim dost Çoro, Tanabay’ı savunma hakkını kendinde bulamaz ve vicdan azabıyla gider ölüm döşeğine..
Roman komünist sistemin kırsal alanda halkın yaşayışını nasıl etkilediği üzerine düşülmüş tarihi bir nottur. Kolhoz , devrimden sonra halkın birlikte ve örgütlü bir şekilde üretime dahil olması ve kendilerine yetecek kadar tüketme hakkına sahip olmasının adıdır. İşte tam da bu sistemde yılkıcılık ( at çobanlığı) yapan Tanabay’ın koyun çobanlığı ile görevlendirilmesi ve yaşadığı akıl almaz rezaletin de öyküsüdür aslında Elveda Gülsarı..
Tanabay, eşi Çaydar ve iki çocuğuyla dağlarda koyun otlatarak kolhoza katkısını sunmaktadır. Kışın gelmesiyle mücadele daha da akıl almaz boyutlara ulaşır. Kendi hayat mücadelelerine bir de koyunları koruma mücadelesi eklenince gerçekten dayanılması güç günler kahramanımız ve ailesini bekler. Kışın uzaması koyunların doğumunu geciktirmez. Günü geldiğinde koyunlar yavaş yavaş kuzulamaya başlar. Sürünün büyük bir kısmı soğuğa ve zor şartlara dayanamayıp ölür. Hatta bir sahneyi hiç unutamam: Anne koyunlar o kadar aç kalmıştır ki değil memelerinde süt kalması kemiklerinin üzerinde et kalmamıştır açlıktan. İşte bu durumda iken yeni doğmuş yavrusunun emme refleksini geri çeviren anne koyunun ibretlik anlatımıdır Gülsarı.
Bu ahval ve şerait içinde kendilerini denetlemeye gelen kolhoz müfettişinin kendisine bağırıp çağırmasını hazmedemeyen Tanabay’ın da üslubunu sertleştirmesi, parti temsilcilerine sayıp sövmesi, gübre atmakta kullandığı üç dişli aletle elemanları kovalaması başını derde sokacaktır.
Tanabay yaptığı iş ve eylemlerden dolayı partiden atılarak ( bu büyük bir cezadır) cezalandırılır. Kendisini savunan genç bir delikanlı sayesinde hapis cezasından son anda kurtulur. Bu sırada yukarıda bahsettiğim sebepten parti üyesi yegane dostu Çoro ile de araları bir hayli açılır ve dostlukları biter.
Can çekişen atının başında bir nevi geçmişiyle hesaplaşır Tanabay ve ölüm gerçeğinin kaçınılmazlığını gözler önüne serer. O birkaç saatlik süre içinde kendi çocukluğunu, gençliğini ve yaşlılığını, sevinç ve acılarıyla, umut ve umutsuzluklarıyla sevap ve günahlarıyla yeniden yaşıyormuş gibi hayalinde canlandırır. O kendini devrime, mutlu yarınlara adamış, ama siyasi rejim onun ömrünü mutsuzluklar ve sıkıntılar içinde geçirmesine sebep olmuştur.
Aytmatov öyküyü okuyucuya sunarken çoban hayatının bütün inceliklerini gözler önüne serer. Sanki anlatıcı da iyi bir çobandır imajı uyanır okuyucunun zihninde. O muhteşem manzarayı eşsiz bir güzellikle anlatmıştır. Keyifli bir romandı.
“İyi bir kadın, kötü bir adamı orta halli; bir orta halli adamı da iyi bir duruma getirir. Ve iyi bir adamı da dünyaya ün salar bir duruma getirir”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.