- 1200 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
FÂ'İL OLAN ALLÂH'TIR
Huuu...
Sevgili kardeşlerim,değerli can lar bugünkü sohbet konumuz Allâh’ın Ef’âliyeti hakkında olacaktır.Kıymetli can dostlarım güzel dervişler,Allâhü Teâlâ her şeyin yaratıcısı olduğu gibi yarattığı bütün mahlukatından tek işleyendir. Yani Allâh, her yarattığından cümle işleri yapandır. Çünkü Allâh,tek muhtar ve tek işleyendir. Şimdi diyeceksiniz ki, bizler de varız ve Allâh bizlere de kudretinden verdi ve bizler de kendi çapımızda işler yapmaktayız.Hayır kardeşlerim hayır! Hakikat’te iş böyle değildir. Cümle işlerin fâ’ili (İşleyeni) bir tek Allâh’tır. Eğer her kim ki ben işliyorum ben yapıyorum diyorsa o kişi yalancının önde gideni ve şirk ehlidir. Neden böyle? Çünkü hangi kudretinle iş yapabiliyorsun? Biraz başın sıkışsa hemen "Lâ havle velâ kuvvete illâh billâh" lafzı şerifine sığınıyorsun.Yani Kuvvet ve Kudret sahibi Allâh’a sığınırım diyorsun. Eeee... hani sen kuvvet ve kudret sahibiydin, hani tüm işleri sen işliyordun? Ne oldu da şimdi "Lâ havle velâ kuvvete illâh billâh" diyorsun?!. Demek ki yalancısın,yalanın ortaya çıkı. Demek ki, sen işlemiyormuşsun çünkü kuvvet ve kudret sahibi değilmişsin.Senden ve cümle yaradılanlardan Fâ’ili mutlak olan, yani tek iş yapan Allâhmış. Bunu böyle bilecek yalan söylemeyeceksin,şirke de girmeyeceksin.
Değerli canlar,sevgili sultanlar, bakın Allâh, bütün işlerin tek fâ’ilinin sen değil kendisi olduğunu âyetleriyle söylüyor ama sende duyacak kulak,görecek göz var mı?. Hemen bir örnek verelim. "32 Secde 5: Allâh gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetendir." diyor! Şimdi bu âyete göre Allâh, gökten yere kadar olan bütün âlemlerin enfüs ve afaklarındaki cümle işleri kendisi düzenleyip yönetiyorsa ki öyle. O zaman biz kulların bu konuda her hangi bir iddia da bulunmamız ne kadar doğru olur ve abes kaçmaz mı? Sevgili derviş kardeşlerim, Allâhü Teâlâ başka bir âyetinde de şöyle buyuruyor. "11 Hud 56: Kımıldayan hiç bir varlık yoktur ki, O’nun alnından yakalayıp hükmü ve tasarrufu altında tutmasın." Bakınız canlar,sultanlar,bacım sultanlar. Bu âyete göre de tüm yaradılan evren de Allâh’tan bağımsız, onun kontrolü dışında yaradılan hiç bir şey yoktur. Gökten yere kadar olan bütün fiiliyatlar Allâh’ın emri ve kontrolünde gerçekleşir ve bu işleri gerçekleştiren de Allâh’ın kendisidir.
Yani sevgili kardeşlerim O, bütün var ettiklerinin bir değil her türlü işlerinin tek yürütenidir. Çünkü yarattıklarını Hakk olarak kendisi yaratmıştır. Bakınız canlar bu konuda âyet şöyle der. "15 Hicir 85: Biz âlemleri Hakk olarak yarattık." değerli dostlarım, konu hakkında hemen bir kaç âyetle Allâh’ın fâ’ili mutlak olduğunu ıspatlamaya devam edelim. "37 Saffât 96: Oysa ki, sizi de ve yapmakta olduklarınızı da Allâh yarattı..." Eeee... madem ki bizleri ve yapmakta olduklarımızı Allâh yarattı. O vakit sen ne yaptığını zannediyorsun?. Bil ki sen ne yapıyorsan yap, senin elinden tek işleyen Allâh’tır, bunu böyle bilecek ve böyle kabul edeceksin bunun başka yolu yok. Bakınız sevgili kardeşlerim, sevgili dervişler. Yine Allâh, başka bir âyetinde şöyle buyuruyor."8 Enfal 17: Onları siz öldürmediniz, fakat Allâh öldürdü. (O kumları) attığın zaman sen atmadın, Allâh attı." demek ki Hakikat’te cümle işleri yapan eden Allâh’tır.Ankara’lı Aşık Niyazi Efendi hazretleri bir beyitinde şöyle buyuruyor.
Her fiilin fâ’ili olur ise Hakk,
Şöyşe böyle demenin manası nedir?
Maden kul fiiline olurmuş durak,
Su’da giden saman’ın manası nedir?
Değerli can kardeşlerim,sevgili can sultanlar,bacım sultanlar.Ankara’lı Aşık Niyazi efendinin dediği gibi her fiilin fâ’ili Hakk’tır!. Zaten âyetler de ortada. Eeee... o zaman bizler ne diye böyle diyoruz,neye göre işlerin sahibi olduğumuzu iddia edebiliyoruz, neden hâlâ Hakk’ın tek fâil olduğunu kabullenemiyor,kendimizi de araya koyuyoruz?!. Aklımızı başımıza devşirelim!.Ya işleyen sen olacaksın ya da Hakk!.Eğer sen hâlâ ben de varım, ben de işliyorum diyorsan Yalancı olduğun gibi Hakk’ın ortağısın ve sen de Allâh yok sen varsın. Eğer yok ben işlemiyorum Allâh işliyor diyorsan da, artık araya ne kendini ne de başkalarını koymaktan vaz geç. Çünkü sen hiç bir işi lâyıkıyla yapamayacağına göre bütün işleri yapan Allâh olduğunu kabul edeceksin. Ama sen gene de bunu ister kabul et ister etme bu böyledir.
Sevgili canlar, şimdi sorabilirsiniz, cümle işleri yapan neden Allâh’tır diye!.Bakın kardeşlerim.Melâmi Erenlerinden Hamza Kılıç Efendi; Zikir ve Tevhid eğitimi adlı kitabında konu hakkında şöyle diyor. "Neden işleri yapan Allâh’tır? Nedenini, Allâh bir örnek olarak şu âyeti ile bildiriyor. "16 Nahl 68 - 69: Rabb’in bal arısına; dağlardan, ağaçlardan ve insânların yaptıkları çardaklardan kendine evler edin. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabb’inin sana kolaylaştırdığı yayılım yollarına gir, diye öğretti. Onların karınlarından renkleri çeitli bir şerbet çıkar ki, o’nda insânlar için şifâ vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır." Ayrıca Allâh bu işi nasıl öğretti? Onu karşısına alıp konuştu mu? Cebrail’imi gönderdi? Hayır! onun vücûduna, bütün bu işleri yapabilecek harika sistemler yerleştirdi. Öyle harikadırlar ki, arının sıradan bir iş saydığı altıgen peteği bile bugünkü teknoloji aynı hassasiyette yapamamaktadır.
Yalnız arıya mı öğretti? Hayır! Bu ve buna benzer sistemleri insân da dahil, yaratılmış ne varsa, akıl sahibi olan ya da olmayan bütün insân, hayvan, bitki ve cemadat dediğimiz varlıkların tümüne yerleştirdi. İşte bu nedenle "Allâh gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetendir." (Secde,32/5) bu nedenle "O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez." (Enam,6/59) ve işte bütün bu sebeplerden dolayı bütün işleri yapan Allâh’tır. "Hamza KILIÇ. Zkir ve Tevhid Eğitimi."
Sevgili kardeşlerim, değerli canlar. Şimdi bir düşünelim bunca âyetler böyle söylüyorken sen nasıl, neyinle hangi kuvvet ve kudretinle işleyebilirsin? Peki öyleyse bu âyetlere göre gerçek fail kimdir? Bizler mi işlyoruz yoksa bizlerden işleyen biri mi var? Bu durumda bu âyetlere göre hâlâ fâ’il olan bizlermiyiz? Bakınız değerli canlar konu hakkında bir âyet daha okuyalım. ".... Elbet Allâh, kendi emrini yine kendisi yerine getirip gerçekleştirendir." (Talak, 65/3) değerli can dostlarım, sevgili kardeşlerim, bizler ister kabul edelim, ister etmeyelim bizler cümle işleri sahiplensek de, çaresiz, gerçek fâ’il Allâhü Teâlâ’dan başkası gözükmüyor. Yalnız şunu unutmayalım.Tevhid-i Ef’âl makamı, Tevhid eğitiminin çok zor anlaşılıp zevk edilen dersidir.Eğer bu makam da dikkatli olmazsak ayaklarımız kayar, Allâh’tan korkumuz, ibadetlerimiz, itaatimiz azalabilir, belki de yok olur gider. Bazen de olsa derviş, her hangi bir günah işlediğinde. Nasıl olsa bu işi de yapan Hakk’tır, nasıl olsa tek fail olan Allâh’tır o zaman ben her şeyi yaparım günahım da olmaz zannına kapılıp, Allâh korusun dinden, imandan çıkar da haberi bile olmaz. Değerli can dostlarım,sevgili derviş kardeşlerim. İşte bizler de böyle bir hataya düşmemek için bu işin özünü, espirisini çok iyi idrak etmemiz, düşünmemiz gerekir. Allâhü Teâlâ biz dervişlerin cümlesini böyle hatalardan muhafaza eylesin, korusun inşallah Amin.
Değerli gönül dostlarım, sohbetimizi, Pirimiz Seyyid Muhammed Nûrü’l Arabî sultanımızın güzel ve manidar bir sözü ile sonlandırıyorum. Bakınız ne diyor pirimiz bu mertebe hakkında. "Bu mertebenin gözetilen edebi şudur; fiillerin hepsini yani, bize nisbetle iyisini de kötüsünü de Hakk’a nisbet etmek esastır. Çünkü onların iyiliği ve kötülüğü bize göredir. Yoksa Hakk’a nisbet edildiğinde hepsi hayırdır ve isimlendirilmemiştir. Fiillerin iyiliği ve fenalığı, kul’a nisbet edildiğinde belirlenir ve bu zaman da, iyi ve kötü diye adlandırılır." (Pir Seyyid Muhammed Nûrü’l Arabî.) Değerli can kardeşlerim, sevgili sultanlar, değerli bacım sultanlarım. Allâü Teâlâ cümlenizden razı olsun inşallah. Bir başka sohbetimizde görüşmek dileğimle, hepiniz sağlık ve afiyetle kalınız. Cümlenize Aşk-ı Niyaz eder saygılar sunarım.Aşk ile huu...
Fakirullahmelâmî.
İstanbul.
01/06/2011/Çarşamba.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.