- 847 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
HAYVANIN TEKİYİM
Daha çocukluğumda, çocuğum ya, o ufacık yaşımda, bazen yaşıtlarıma bazen de benden yaşça büyük olanlara, (çoğu zaman kızdığımda) kulağımdan geçip dilime yerleşen hayvan isimleriyle seslenirdim. Sadece ben değil çevremdeki pek çok insan da aynı seslendirmeyi kullanırdı.“Kuş” beyinli, “Öküz” gibisin maşallah, “İt” herif, “Eşek” herif, eşoğlu “Eşek”, “Maymun” suratlı, “Keçi” gibi, “Katır” gibi inatçı vb. seslenişler, kullanılanlardan bazıları. Bazen cümle içinde bazen de tek başına “İnek”, “it”, “Eşek” vb. sayısı beşi geçmeyen hayvan isimleri bazen şaka amaçlı, alaycı, çoğu zaman da öfkelenildiğinde, küçük düşürme niyetli söylenirdi.
Günümüzde, geçmişten kalan alışkanlıkla, çoğu küfür olarak tanımlanan “İt” herif, eşoğlu “Eşek”, önüne baksana “Öküz”, “Maymun” gibi sırıtma vb. seslenişler hala devam ediyor. İnsan yaşamı gelişim içinde ya! Tabi ki bu seslenişlerde gelişime girdi ve artık ayrı ayrı hayvan isimleri yerine, (zamandan tasarruf mudur bilemem) kısaca “Hayvansın hayvan”, “Yuh hayvana bak”, “Hayvan oğlu hayvan” seslenişlerinden oluşan bir genelleme var. Bu genellemenin içinde hangi hayvanı görmek istiyorsan o alınabilir kullanıcıları tarafından. E tabi, 21. yüzyılda birkaç hayvanı kullanıp diğerlerini dışarıda bırakmak olmaz. Buna rağmen “İt, eşek, öküz, inek” isimleri seslenişlerdeki yerini, önemini hala korumuyor değil.
Hayvan isimlerinin, insanların birbiriyle olan iletişim ve etkileşimlerinde, birbirlerine karşı seslenişlerinde, söylemlerinde bazen şaka bazen ve çoğu zaman da kızgınlık anlarında neden kullanıldıkları ile ilgili psikolojik, sosyolojik açımlamaya girmeyeceğim. Kullanılan her hayvan ismi geçen seslendirmeleri ayrı ayrı açsam, kullanılma nedeni her ne olursa olsun bu işten sanırım en fazla hayvanlar karlı çıkar her ne kadar isimleri çoğunlukla kötü amaçlı kullanılsa da.
“İt” herif lafı, çoğu zaman kızgınlık anında kullanılır. İt, diğer adı ile köpek, nasıl bir hayvan, ne gibi bir kötülük barındırmış ki kendisinde, kötü seslendirmeler içinde kötü anlamda yer bulur anlayamam. Köpeği anlamadan, düşünmeden, geçmişten günümüze uzanan kötü söz kültürüyle, alışkanlıklarımız içinde yer almış ya bir kere bu seslenme, kötü amaçlı kullanıver, söyleyiver gitsin. Köpeğin aklı olsa ve isminin kötü amaçlı kullanıldığını bilseydi ne düşünürdü acaba? İt-köpek yerine kendi ismim ile örnekleyecek olursam (siz de benim ismim yerine kendi isimlerinizi düşünerek örnekleyebilirsiniz!); İsimlerinizin kötü, kaba, küfür amaçlı kullanılarak “Şeref” herif, Şerefoğlu “Şeref” ya da “Şerefin” tekisin dense, ne düşünür ne yapardınız? İt-Köpek, eşek, inek, köpek, öküz yerine Şeref …
Etinden, sütünden yararlanılan ya da onlarla birlikte olmaktan, onlara bakmaktan, sevmekten, okşamaktan, konuşmaktan, oynamaktan vb. zevk aldığımız bu canlılar için neden kötü amaçlı seslendirme içinde olur ki insan?
Hayvan isimlerinin hiç de iyi amaçlı kullanıldığı olmaz mı? Elbette olur “kuzum”. “Kuzum” benim, minik, cici “Kuşum; kanaryam, serçem”, “Tavşanım”, uysal “Kedim”, “Aslanım” benim, “Aslan” oğlum, azgın “Boğam” vb.
Yıllar öncesinde (1786’da doğmus, 7 Haziran 1866’da ölmüş) bir Kızılderili, Suquamish Kabilesinin lideri olan Sef Seattle, “… Güzel kokan çiçekler bizim kız kardeşlerimizdir; geyik, at, büyük kartal, bunlarsa bizim erkek kardeşlerimiz, kayalık tepeler, çayırlardaki ıslaklık, tayın vücut ısısı ve adam, hepsi aynı aileye aittir. … Bir gün bakacaksınız gökteki kartallar, dağları örten ormanlar yok olmuş, yabani atlar ehlileştirilmiş ve her yer insanoğlunun kokusuyla dolmuş. İşte o gün insanoğlu için yaşamın sonu ve varlığını devam ettirebilme mücadelesinin başlangıcı olacak. Unutmayın bugün diğer canlıların başına gelen yarın insanın başına gelir. Çünkü bütün hepsinin arasında bir bağ vardır.” sözleri şimdiki yaşama ne kadar anlam yükleyebiliyor ve bu anlamdan nasıl sonuçlar çıkartabiliyor ki insan?
Ben Şeref’im, “Şeref” herifim, hatta Şerefoğlu “Şerefim”. 21. yüzyılın gelişmişliğinde “HAYVANIN TEKİYİM”. Kalabalık sokaklarda, caddelerde birbirini kandıran, aldatan, yaşamı zorlaştırarak yaşanmaz hale getiren! İyilik, doğruluk ve güzellik yerine kötüyü büyüten, savaş çığlıklarını artıran, yok eden, tüketen insan çoğunluğundan yorulmuş, insan arayan, insana hasret, insana özlem duyan “HAYVANIN TEKİYİM”.
Günün karmaşasında, insanların kalabalığına sıkışmış ve kalabalıktan, kargaşadan, insandan kaçan hayvanları görünce heyecanlanıyor, beni anlayacaklarını, konuşacaklarını, dinleyebileceklerini varsayıp ama yakından, ama uzaktan onlarla iletişime geçiyor, kendini korumaya çalışan kedilerle, şaşkın, bitkin köpeklerle, karıncalarla, gömleğime, elime, kafama konan sineklerle bir olmaya çalışıyorum.
“HAYVANIN TEKİYİM”; Canlılarla bir olma kardeşliği, insan aklının olumsuz-kötü kullanılması ile bozulmuş ya bir kere, on kere, milyon kere, sonsuz kere, hayvanlarda uymuş bu düzene ve kolay kolay yaklaştırmıyorlar kendilerini insan denilen canlıya, dolayısıyla bana da.
Arkadaş, dost olsun diye bir hayvanı davet etsem evime,; “hayvanın yeri ev, bina, kafes, kulübe mi?” diye soruyor, duruyor, donuyorum. “Ormana gitsem ve hep orada kalsam, orada yaşasam!” diyorum, diyemiyorum, yanıyorum, yapraklarım, dallarım kül oluyor bitiyorum.
İnsanın tekiyim demek bile gelmiyor içimden. Ne insanla olmayı, insanlığı yaşayabiliyorum ne de hayvanla olmayı hayvanlığı.
“Hayvanın tekiyim” demeyi, “insanım” demeye tercih etmem bile bir şeyleri değiştirmiyor.
Ne insanlarla, ne de hayvanlarla barınabiliyorum.
Tekim; Sahipsiz, kimsesiz bir başıma “Şerefim”, “Şeref” herifim hatta ve hatta Şerefoğlu “Şerefim”.
09 Haziran 2008 - İZMİR
YORUMLAR
Merhaba Şeref Bey,
Değişik bir konuyu güzel işlemişsiniz. Kızılderili reisin öngörüleri çok gerçekçi.
İnsanlar insanları hayvanlaştırırken, hayvanları da kendilerini suçlar gibi suçluyorlar.
Cuma sabahı, karşısımızdaki site marketine ekmek almaya gitmiştim. Çıkışta, bir erkek kedi, dişi kediyi kara yan yatırmış, boynundaki bir kıvrımı ağzına almış, üzerine abanıyordu. Çocukluğum kedi-köpek arasında geçmesine rağmen kedilerin bu şekilde çiftleştiklerini ilk defa görüyordum. Kar yatağına yatmış dişi kedinin bana bakışından ve
hiç hareket etmeyişinden hayatından memnun olduğu belli oluyordu. Onların o haline sessiz güldüm. Ayrılıp iki-üç adım atmıştım ki, "Tüh utanmazlar!" sesiyle durup başımı çevirdim. Marketten çıkmış altmış yaşlarındaki zayıftan bir adamın kedilere ayak salladığını ve onları kaçırdığını gördüm.
"Hayvanların keyfini niye kaçırdın? Geçip gitseydin ya!" dedim biraz sertçe. Adam, benden çekinmiş olmalı ki, yanıt vermeden uzağımdan geçip gitti.
Hayvanların çiftleşmesini bile ayıp, edepsizlik, günah gören; yeri geldiğinde onlara benzetilen, canavarlaşan insanoğlu garip bir yaratık.
Başarı dileklerimle saygılar.
Şeref İzgü
düzeni kuran böyle kurmuş, bize mi kalmış eleştirmek...saygıyla
ek: yazı, aslında çok hoşuma gitmişti, hatta not aldım, bu konuda bir inceleme ya da deneme yazmak için... yukarıda ki tümce ise biraz daha üst düzeyde bir itirazı Hayyam ağzı ve mantığı ile dile getirmek içindi..saygılarımla
kemnur tarafından 2/15/2012 12:29:20 AM zamanında düzenlenmiştir.
Şeref İzgü
Düzeni kuran böyle kurmuş, diyerek susmak olmaz. Sayfanızdaki yazılarınızdan bazılarını okudum; susmadığınız ve eleştiriniz için teşekkür ettim; sağlık ve sevgiyle.