- 406 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İnancın Reklamı mı, Din Propagandası mı, Tebliğ mi?-II
Mümin, Hurafe Değil, Kur’an’da Tarif Edilen Gerçek Dini Anlatır
Din dışı felsefeleri benimseyen inkarcılar, insanlara ideolojilerini telkin ederlerken, dine karşı olumsuz eleştirilerde bulunur, saldırgan bir davranış sergilerler. Bu kişilerin dine saldırı malzemeleri, genelde Müslümanlık adı altında yaşanan, ancak içine hurafelerin, adet ve geleneklerin katıldığı, dinin özünden uzak olan anlayışlardır. Gerçek Müslümanlık, hedef alınan bağnaz din anlayışına tamamen zıttır. Bu yüzden eleştirilenin gerçek değil hurafe dini olduğu, Kur’an’da bildirilen gerçek dinin ise bundan çok farklı, insan yaratılışına uygun ve kolay olduğu insanlara etkili bir şekilde anlatılmalıdır. Kur’an, içinde hiçbir çelişki bulunmayan Allah kelamı olan kitaptır. Bu, kanıtlarıyla ortaya konduktan sonra, Kur’an ayetlerinde haber verilen olaylar insanlara aktarılır.
Sonuç Olarak; Bediüzzaman’ın ifadesiyle; “Sarsılmaz bir iman isteyen ve dinsiz anarşistliğe karşı kırılmaz bir kılınç arayanlar, Büyük alamete (Kur’an’a) müracaat etsinler” (Şualar, 599) Dolayısıyla, Kur’an yaşandığında fitne yeryüzünden kalkacak, din tamamen Allah’ın olacak, Kur’an ahlakının sıcaklığı, barış, huzur, adalet, merhamet, mutluluk ve sevgi bütün insanlığı saracaktır.
Tüm peygamberler, müşriklerin alay etmelerine, baskılarına, hakaretlerine ve iftiralarına rağmen, tebliğ ibadetini yerine getirdiler. Deli, büyücü, çıkarcı hatta sapık gibi sözlerle kendilerini küçük düşürmeye çalışanlara rağmen. Bizler de onların izinde aynı görevi kınayıcının kınamasından korkmadan yüklenmeliyiz. Ki O’nun dilemesiyle rızasını kazanıp, gerçek kurtuluşa ulaşalım.
Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır. (Ali İmran Suresi, 104)
Fuat Türker