- 1184 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kendinizi Resetlemeyi Unutmayın!
Resetlemek, bir bilişim terimi. Bilgisayarı ilk durumuna getirmek, sıfırlamak, yeniden başlatmak anlamında. İnsan da adeta bilgisayar gibi kendisini resetleyebilir. Samimi bir niyetle yeni bir sayfa açabilir, yeniden başlayabilir.
Bizler hata yapabilen varlıklarız. Hayat boyu sürekli hatalar yaparız. Hatta aynı hatalara düşer, aynı günahları tekrarlarız. Ancak Allah’tan saygı ile korkuyorsak ve O’nun sevgisini yitirmekten şiddetle kaçınıyorsak hata yaptığımızda huzursuzluk hissederiz. Yaşadığımız sıkıntı Allah’ın hoşnut olmayacağı bir davranış sergilemiş olma düşüncesinden kaynaklanır. Bunun çözümünün Allah’a sığınmak olduğunun bilincinde olmamız önemli. O zaman yaptığımız hatayı duygusal bir bakış açısıyla değerlendirmez, sıkıntı, karamsarlık veya bunalım yaşamayız. Hissettiğimiz yalnızca derin bir pişmanlık duygusudur ancak bu rahmani bir pişmanlıktır.
Allah’tan uzak yaşayan insan ise hata yaptığında hatayı düzeltmek yerine, ömrünün sonuna kadar bu suçluluk duygusuyla yaşamayı seçer. İşte bu şirke dayalı şeytani bir pişmanlık duygusudur.“Eğer şöyle yapsaydım, böyle olmazdı” gibi anlamsız sözler söyleyip, üzüntü, stres, korku gibi duygulara kapılmak yersizdir. Allah’tan razı olmalı ve O’nun her olayı hayırla yarattığının bilincine varmalı.
Yaşadığımız her şey kaderde hayırla yaratılmıştır. Yapmamız gereken Allah’a sığınmak, yapılan hata için bağışlanma dilemek, samimi tevbe etmek, bir daha o günahı işlemeyeceğine dair Allah’a söz vermek ve bunun için O’ndan yardım dilemektir. İşte bu durum insanın kendisini resetlemesidir.
İşlediğimiz günah için tevbe edebilir, ardından gaflete kapılıp aynı günahı tekrar işleyebiliriz. Ancak Allah’ın kucaklayıcı rahmeti nedeniyle defalarca tevbemizi bozmuş da olsak, gerçekten nasuh/kesin bir tevbe ile Allah’a sığınabiliriz.
Allah, "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir." Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. (Zümer Suresi, 53-54) buyurur ve biz kullarını sonsuz rahmetiyle müjdeler.
Pişmanlığın getirdiği içli bir ruh haliyle bağışlanma dilemek ve tevbe etmek, kulluğun en katıksız ifadelerinden. Tevbe, insanın sonsuz kurtuluşu için kapanmayan bir rahmet kapısı.
Allah sonsuz merhamet sahibi ancak kabul etmeyeceği bir tevbe de var. Ölüm anı geldiğinde samimiyetsizce yapılan tevbe...
Allah’ın üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azab hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 17-18)
Firavun gibi... Hz. Musa ve müminleri öldürmek için peşlerine düştüğünde tam denizde boğulmak üzereyken, ’İsrailoğullarının kendisine inandığından başka ilah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım" der Firavun. Ancak, "Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın." cevabını alır.
Allah’ın rahmeti çok geniştir, rahmeti üzerine yazmıştır ve samimi tevbenin karşılığını verir. "Her sabah yeni bir başlangıçtır" denir ancak sabahı görebileceğimizin garantisi yoktur. Bu yüzden hemen bu gece yatağınıza uzandığınızda samimiyetle tevbe edin, kendinizi resetlemeyi unutmayın.
Cemaat.com