NEY VE ŞİKAYETTEKİ EDEP
Ney sıcak sesi, ılık nefesi, edep rengindeki sesi ile süküta erdirmek ister gibi ruhları... Penceremin önünde nara atan şikayet ehli insanların dağılmış saçlarını tarayası bir ses...Dökülen terleri usulca silesi ses...Yorgun zihinleri dinlendiresi ses...Neyzen üflesin, ben açayım penceremi, kapımı...Ruhumun çığlığı ile elele versin ney sesi...Alem şikayet etmede çığlıklarındaki edebin siyah renginden utansın...Neyin düzenli bahçesinde sesini toplasın, kendine gelsin...
Neyin derdi en büyük derttir oysa... Vatanından yurdundan ayrılan kamışın vuslat için ebediyyen inlemesidir hikayesi... Derdini dillendirirken binbir şekle girerek, edep dışı bir ses duyurmama telaşı, neyin sesinin güzelliğinin ıspatıdır...Bu sadette şikayet ehli insanların kulaklarına dinlence, devanın imkansızlığına denk, devanın derdin ta kendisi olduğunun da yüreklerdeki sırrıdır...
Sabrın tüm ömre eşit dağıtıldığını ve bu yüzden sabrı da vasatı ile göstermemiz gerektiğini neyin ahenginden anlamak mümkündür... Bizler yazarken, çizerken, söylenirken, ney tadında dertlenebilse idik, zehirden şifa çıkarabilme zenginliğinde olabilecektik belki...Zira alçalıp yükselen sesi ile sabrın dem(kalın)sesi, şikayette ise tiz sesinden rahatsız olunmaz... Rahat olunur...Derdimiz, ızdırabımız kendimizden kentimizden veya ülkemizden her ne var ise süzülüp aciz ruhlarımızı ağırlığı altında ezme gayretinde iken ney edasında ruhlar bu ağırlıkların altında acıyı yudumlama ile beraber erdemi de yudumlayabilirler...
***
’Ney zehir, hem panzehir, ah nerde var,
Böyle bir dost, böyle bir özlemli yar?’
( mevlana celaleddin rumi)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.