Meselci'ye Mektuplar 4
.......................
Mutlu akşamlar meselci.
Nihayet soğuk havalar ve şiddetli kar yağışı dindi. Bu kış, başka bir iklimdeydi sanki. Sanki gök yarılmak istiyordu. Yeryüzü de doymak nedir bilmiyordu maşallah...
Yeterince üşüdüm. Yeterince ıslandım. Yeterince nezleyi kaptım. Yeterince beyaz tanelerle renk oldum meselci. Hava durumundan bazen şikayetçi oldum. Bazen de ben de eşlik ettim deli ve dolu esintisine...
İki üç gündür güneş var. Sıcaklık güzel bir nimettir. Güneş de olmasaydı halimizin perişan olma ihtimali yüksekti. Çok soğukluk da bünyeye zarar, her şeyin fazlası ziyana karşılık geldiği gibi. Bu konuda seninle hemfikir olmak istiyorum. Çünkü bu mektubumuzda yalansız konuşmaya gayret ediyorum. Çünkü değer verdiğim, güvendiğim, kendisini gözlerim kapalı dinlediğim yegane bir insansın.
Benim için basit biri değilsin...
Her şeyden önce ve her şeyden öte cansın. Seni can kabul etmişim her an baskıya hazır kitabımda. Seni kendime yakın sırdaşım, şaşmaz yoldaşım ve biricik dostum ilan etmişim ülkelerin akşam bültenlerinde...
Daha fazla duyguyla sana sevgi besliyorum. İster buna ’aşk’ de. İster sadece hevesten say sana karşı kurduğum bu tümceleri. İster de hiç mi hiç kaale alma beni. Gücenmem. Küsmem. Darılmam şahsiyetine. Alizatın zenginliğim. Varlığın mutluluğum...
Kıymetlisin ki şahsına nameler yolluyorum. Kıymetlisin ki sana dair ’kızgın’ cümlelerim yok. Olsa da öylesinedir. Ya sitemdir, ya nazdır...
En deruni kalbimle kendine çok iyi bak diyor,
selametle ve afiyetle kal meselci...
...............................
Mehmet Selim ÇİÇEK
4 Şubat 2012, Kerboran