Sen(sav), yetimler yetimiydin..!
Kainatın mayası doğmuştu rebiülevvel’de..Kainat beklediği gıdaya son deminde kavuşmuştu ve kainat, atan kalbine yepyeni bir kalp yüklemişti.Semalar sonsuz takıya yörüngelenmiş süsleriyle kırmızı gül halinde O(sav)’na hoşamedi sunmuşlardı.
Ne tatlı demdi bu viladet/doğum..Ne unutulmaz ve nurlu andı bu tarihin belkemiği.Kıyamete kadar sunulması gereken hediyeler kesilip de yolda kalsa bizler yılmayacaktık:sözlerimizle,davranışlarımızla ve hayatımızla:
Hoş geldin Ya Rasulallah!Geldin de şeref verdin içimize!..Hoş geldin…
Şu ağlamalı ve dağdağalı hayatımıza eşsiz renk veren bu doğum,insanlığın en makus talihinin bulunduğu anda gerçekleşmişti.Beşer tarihinin en karanlık döneminin merkezinde otağını kurmuştu adeta.Yılmamanın,darılmamanın,geri adım atmamanın ve kalbiyle şefkati dile getirmenin temelleri atılmıştı.
Efendiler Efendisi(sav)’nin “çocukluğunu” anlatırken bile O(sav)’na “çocuk” ifadesini kullanmanın keyfi olamayacağını belirtmek istedim aynama.Aynam hıçkırıklarına mağlup oldu ve hak verdi bana.Rikkate geldi kendi çerçevesinde:
Hoş geldin Ya Rasulallah!Geldin de şeref verdin içimize!..Hoş geldin…
Evet,evet..O(sav) “çocuk” iken bile insani yönden kemalat mertebesinin en zirvesinde dolaşmaktaydı.En büyük insan olmaya doğumundan önce adaydı.En önce Efendimiz(sav)’in ruhu yaratılmış ve kainat, yaratılmasını bu övünce borçlu olarak devam ettirme yeminini vermişti.Bu bir sıkıntı değildi ve olamazdı.Kalp bahçesinde En Güzel Kalb(sav)’in hilkati,kalbi olanlar tarafından hep ayakta karşılanmıştı.Ayakta karşılamak ve ayağa kalkmak,O(sav)’na yapılması gerekli olan bir davranıştı.
Kalbi yetim olarak doğmuş olanlar da nasibini almışlardı.Yetimi yetim olanlar anlardı.Anasızlığı anasız olanlar..Şefkati annelerden de üstün olan Allah’ın Rasulü(sav), bir savaş sonrasında yavrusunu arayan anneyi gözüyaşlı bir şekilde takip etmemiş miydi?Taif’te mübarek vücuduna nasipsiz taşlar atıldığında ve vücudundan bir kan damlası akmaya yeltendiğinde sabır temennisinde bulunmamış mıydı?Taif halkının helak olmasını istememesi ve içlerinden yıllar sonra da olsa birkaç nasipli insanın hidayete girmesini herşeye denk saymıştı.Bu,O(sav)’nun şefkatiydi.Şefkatin zirve seviyeye yükselmesi Gül İnsan(sav) vesilesiyle olmuştu..
Mekke’nin Fethi’nde şehre girişi olağanca vakar ve tevazusuyla gerçekleşmişti.Kendisinin mübarek dişlerini kıranları,en kutsi ibadeti yaparken üzerine deve işkembesi koyanları,binbir işkenceleri rafa kaldırmadan reva görenleri ve doğduğu yerden bir daha dönmemesi niyetiyle çıkartanları bir anda affedebilmişti..
O(sav)Haris’ti..Rauf’tu..Rahim’di…İlahi Beyan O(sav)nun zatına ilahi bir hediye sunmuştu..
Ey yılmayan,hayata küsmeyen şefkatin yüce timsali Efendim!..
Kendi benliğimizdeki yaralar ve hatalar gün geçtikçe büyürken,kendi küçüklüğümüz ölçüsünde Sen(sav)’in büyüklüğünü anlayan bizlere şefaat kıl!.Bu ne büyük nasiptir ki,küçüklüğümüz Sen(sav)’i az da olsa anlayabilmemize siper olamadı..
Hoş geldin Ya Rasulallah!Geldin de şeref verdin içimize!..Hoş geldin…
Tarih,Sen(sav)’in şefkatini yazarken ve konuşurken lal olmayı bir şeref bildi..Mübarek gölgene basıp da dile gelmeyi edebe aykırı bir davranış addetti..ve daha da önemlisi,daha henüz “bebeklik” safhasındaki “ümmetim” sözlerini hiç ama hiç unut(a)madı!Unutmadık Sen(sav)’i ve unutmayacağız şefkatini..
“Benim şefaatim ümmetimden günahı büyük olanlara olacaktır” sözünde bile garanti kıvılcımını özümüze haykırarak anlattık.Garantimiz yoktu ama içimizi sıvazlayan öz ifadelerin vardı.Sen vardın içimizde;çünkü Sen(sav) biz doğmadan içimizde doğmuştun!
Ey açılmaz kapıların Sen(sav)’in varlığının hürmetine açıldığı nurdan insan!.Nurunu ruhumuza komşu eyle!.Bizi daha büyük hasret hüsranına düçar eyleme!..Ruh ajandamıza en son şunu yazabilmiştik titrek ellerimizle:O’nun(sav) kalbimizden yokluğu en büyük yıkımdır!..
Virane gönüller hep kazançlı çıkmışlardı bu bahçede..İki korku ve iki ümit bir anda verilmemişti;sonsuzluk sayhaları kulağa latif enstantaneler yaşatmıştı.O(sav)’nu hayatımızda yaşadıkça hayat bulduk ve hayatımız ölümsüzlük buselerini tattı..
Hoş geldin Ya Rasulallah!Geldin de şeref verdin içimize!..Hoş geldin…
Sen(sav)…
Varlık ağacının sonsuz gıdası,özü,usaresi…
Bir ömür boyu hata işleyen cürüm bekçileri dahi açtı gözlerini Sen(sav)’in yolunu bulunca…
Sen(sav)…
İnsaniyet çapında arayarak bulunmayı en çok hak eden!..
İnsanlığın yıkılan surlarını tamir etmede en büyük kurtarıcı sermayesi!..
Kayıpsız hazinede, dünyada cenneti yaşatacak bir ufuk kaynağı!..
Hoş geldin Ya Rasulallah!Geldin de şeref verdin içimize!..Hoş geldin…
Nasipli günlerimizi yad ederek söz istiyoruz Sen(sav)’den..Sözün ruh kazandığı bir helezonda bir kepçe ümidimizle dilbeste oluyoruz mübarek adımlarına..Sen(sav)’in adımlarına yüz sürmekle iftihar ediyoruz ah Efendim!..Ayak izlerinin bizlere doyumsuz seviye kazandıracağını da bilerek doğruluyoruz.Güneş’in dahi bu Sonsuz Işık(sav) halesinde aciz kaldığını görüyoruz.En Büyük /Sonsuz Güneş(sav)’sin bize Efendim!..Canım Efendim!...
Bağrı yanık bir şair edasıyla kapına gelemesem de..sultanına sadece ve sadece kırık testi ikram edebilen yetisiz bir boynu(kalbi) tasmalı olsam da..kırık bir nefesle de olsa kapının tokmağına kadar geldim..Sana gelirken gitmenin bir zillet olduğunu bildiğim için kıyamate kadar burada kalmaya razıyım..Milyarlar bu düşüncede,milyarlar bu kalp atışında Canım Efendim!..
Sen bizden razı ol Ya Rasulallah!..Sen bu çaresiz ümmetinden razı ol Ya Rasulallah!..Rıza okunu bizim ülkemize,evlerimize,kentlerimize ve kalplerimize de at Ya Rasulallah!Atını bizim çaresiz kalmış yitik topraklarımıza da sür Ey Yetimler Padişahı!
Gel ki her yere baharı aratmayan sonsuz cemreler yağsın!
Gürsel ÇOPUR
YORUMLAR
Kaleminiz nurlanmış ne güzel alemlere rahmet yüce efendimizin s.a.v.nuruyla..Kandiliniz mübarek olsun.