- 961 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
İLERİ DEMOKRASİ DE DİNDAR GENÇLİK.
Ne ararsın Tanrı ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda
Başı açığa neden türban sorarsın?
Rakı, şarap içiyorsam sana ne
Yoksa sana bir zararı, içerim
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
Esir iken mümkün müdür ibadet
Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et...
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet.
İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk’e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine çıkardın amma
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz
Ne güzel dile getirmiş üstad Neyzen Tevfik.”Ne ararsın tanrı ile aramda.”Elbette ki iman ve ibadet Allah ile kul arasında gerçekleşmesi gereken ve Allah ile kul arasında kalması gereken bir maneviyattır. Bunu cümle aleme reklam olsun diye yapmak sadece kişinin kendini kandırmasıdır.Bazı gerekli durumlarda da bilgi eksiği olan kişilerin kullanmasına sebep olur.
Dindar bir gençlik yetiştirilmek isteniyormuş. Bu demek oluyor ki bu ülke de ateistliği tercih eden belli bir kesim var.(Gerçi bu da dile getirilmişti) Acaba yetiştirilmek istenen dindar gençlik hangi kıstaslara göre belirlenip yetiştirilecek.Allah’ın Kur’an-ı Kerimde buyurduklarına göre mi yoksa büyük lider Fethullah Gülen’in buyurduklarına göre mi? Diğer taraftan kafa karıştırıcı bir unsurda hangi dine mensup dindar gençliğin yetiştirilecek?
Atatürk’ün kurduğu partinin yolundan gidenler olsa olsa ateist olurmuş. Gerçi CHP nin gittiği yolda Atatürk yolu falan değil ama bu şekilde önyargıyla karar verilip ipin çekilmesi hangi demokrasi kitabında yazılı diye düşünmeden edemiyor insan.Sanırım ileri demokrasi bu olsa gerek.
Bilindiği üzere Atatürk koministlikle ateistlikle sürekli bombardımana tutulmuştur.1926 yılında Suudiler’in Kabe’yi yıkma haberi gelince ateist olarak suçlanan Mustafa Kemal tek bir cümle ile Kabe’nin yıkılmasını önlemiştir.” TEK TAŞINA DOKUNURSANIZ ORDUMU GÖNDERİRİM” Bunun yanında büyük İslam lideri Fethullah Gülen acaba kaç defa kabe’ nin yolunu tutmuştur ve hala neden bir İslam ülkesinde değil de Amerika da ikamet etmektedir. Kıyaslama yapma ve sorgulama gereği duyuyor insan doğruları bulmak ve görmek için.İçi boş sözlerle beyinlerimizi karıştırmamaları için…
Laikliği bir türlü kabul edemediler, sindiremediler. Laikliği savunan herkesi de ateistlikle suçladılar. Dindarlık başımızdaki bir avuç kılı örtmekle ya da yüzlerde 5-10 cm sakal bırakmakla mı oluyor?Ya da insanları Allah korkusuyla sindirip her istenileni yaptırmakla mı dindarlık oluyor? Bırakın beyler kişinin Allah ile arasındaki muhabbetini ,yakarışını…Bu bir gönül işidir, hesap kitap işi değil.
Son yıllar da kapatılan kiliselerin manastırların tekrar hızlı bir şekilde açılıp, faaliyet göstermeye başladı. Hıristiyanlığı yayma çalışmaları dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de hızlandırılmıştır. Korkarım ki dindar bir gençlik yetiştirilme isteği bu yönde olacak.
Bu ülkenin din tüccarlarına değil sadece ülkesini, vatanını, halkını düşünen liderlere ihtiyacı vardır.Sizler tarafsız olarak doğru bilgileri halka verin,halkın hakkını yemeyin,kişisel çıkarlarınız için dini kullanmayın,halk nasıl ne şekilde ibadet edeceğini bilir..Sonuçta herkes kendinden sorumludur.Yeter ki insan olmanın kurallarını öğrenelim…
YORUMLAR
Zamanında dindar olanlar İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanıyordu.Sırf tüzüklerinde her dine saygı duyduklarını belirttiler diye partileri kapatılıyordu insanların.Yapılanlar haksızlıktı.
Peki şimdi ne oluyor?Kendilerine o gün yapılanların cezasını başkalarına mı kesecekler?Ateist olmak suç mu sayılacak?Bahsedilen ileri demokrasiye rastlayan var mı?Yoksa hala bize uğramadı mı?Gidişat pek ileri demokrasi gibi durmuyor.Artık durum bizden olmayan herkes suçludur raddesine vardı.Tıpkı bir zamanlar olduğu gibi...
Yani dine de gerek yok aslında, Neyzenin de dediği gibi "benim kalbim temiz abi ben köprüden kalbimin temizliğiyle geçerim" anlayışına da uygun olarak yaşamını sürdürebilir insanımız.
Dindar gençlik denildiğinde yukarıda okuduğumuz muhtevada bir dindarlık anlaşılıyor herhalde?
Sahi "dindar" kelimesi çok mu ürkütücü, her söylenildiğinde bu yazıda yazılan türden şeyler mi çağrıştırıyor bize?
Neyzenin "Tanrısı" ile arasındakilerden ilham alınacaksa gerçi ölçü az çok belli sayılır.
"Sen anandan yine çıkardın ama
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz"
BU mu ifade edilmek istenilen zihin gerisindeki düşünce?
Hani sitayişle, övgüyle, iştiyakla ve belli ki iştirakle de paylaşacak ne güzellik buldunuz diye gerçekten merak ettim bu cici şiirde?:)
Birileri birilerine nasıl dil uzatır? hani anası babası belli değil diye birisine küfür edersiniz de cevabını bu dörtlük olarak hakeder diyelim? Öyle midir?
Dine dindara dil uzatanlar için de aynı anlayışı uyarlayarak kulanabilir miyiz?
Yakışık alır mı?