- 804 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yazar-lık Sultanlık
+ Kanka, git kıza ilanı aşk et şair adamsın bir de ben mi öğreticem :)
-- ...
Kendimi övmeyi sevmem.Arka saflarda kalıp her şeyi daha rahat görebilmeyi yeğlerim.Savunduğum görüşlerle hatta bazen kendimle bile dalga geçebilirim.Bu söylediklerimin yanlış olduğu ya da benim tutarsız olduğumu göstermez.Saçma gelebilir ama benim için yazdıklarım değil yazarken düşündüklerim önemlidir.Yazın işini de yazarken düşündüklerimi daha sonra kolayca hatırlamak için kullanırım.Söylediğimden çok düşündüğüm önemlidir ve bunu da benden daha iyi anlayabilecek yoktur.Bu yüzden kimine saçma,kimine boş gelebilir.Sonuçta bir denemedir bu ve Ben’in ülkesinde istediğimi düşünmekte serbestim.Kimsenin yargılama gibi bir girişimi olmamalıdır.Ve herkesin beğenmesi de gerekmemekte.
Sözüm meclisten dışarı
Kendinizi bir kadının yerine koyduğunuz oldu mu hiç ? Hiç özgürlük savaşçısı oldunuz mu ölüme mahkum ? Hiç çılgınca deneyler yapan çatlak bir profesörü canlandırdınız mı,hiç hayatınız da derin okyanuslarda mürekkep balığı kovaladınız mı ve koştunuz mu dik yamaçlarda nefessiz ?Kendinizi,bir prensesi, cam cam buzdan nefesli bir ejderhadan kurtarırken hayal ettiniz mi ?Peki ya idam edilirken ? Hiç...
Yazıma bu başlığı seçme konusunda tereddütlerim vardı,fakat son çelişki zincirlerini kırdıktan sonra kararımı verdim.O halde başlayalım.Ortak yargılardan bahsedelim biraz,ve onları delip geçen kalem dostlarından...
Sevmeyi kutsal bilen bir milletiz başta.Çoğumuz için vazgeçilmez.Bazılarımıza gelir kaynağı,bazılarımıza yaşam...Bu konuda da kesin ortak yargılarımız var.Gençliğin yaşanabilecek en güzel yanı belki de aşk.Yağız bir delikanlının sevgilisi olmaması gibi bir ihtimal çok düşük çevrelerde.Herkes aşkı bilir,herkes tanır ve nimetçesine sahip çıkar.Düşe kalka yaşam süreriz ömrümüzce onun eşliğinde.Sanat temel ihtiyaçların karşılanabildiği bir yerde gelişir lafını çok duymuşumdur hep.Temel ihtiyaçlarını karşılayabilen insanlar kendilerine yeni bir amaç edinirler böylelikle.Felsefe ve sanat bu nedenle üst bir etkinliktir.Eğer bir memlekette bunlar gelişmişse karınları doyuyor,saçlarına geceleri soğuk,gündüzleri derilerine kızgın güneş fazla dokunmuyor demektir.Belki sanatçıları aç kalıyor ama o da başka bir konu tabii...
Bir yazarın ya da bir şairin sevdiğini düşünün şimdi.Sevmişlerdir de.Söyleyeceklerim hepsi için geçerli olmayabilir.Çünkü hepsinin derdi farklıydı.Kavgalarını yazdı bazıları,bazıları mücadelesini dillendirdi,kimi ölümden yakındı dizelerce...Kimisi de aşklarını yazdı uzun uzadıya.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir,
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
A.İlhan
Aslında burada sanatçı fazla genel bir ifade oluyor, siz edebiyatla uğraşanları biraz daha ön planda tutarak okuyun. Peki sizce hepsi eşinimi yazmıştır ? Hepsi bir tek sevgiliden mi bahsetmiştir.Size şunu çok rahat söyleyebilirim hiç bir sanat adamından kolay kolay iyi bir eş olmaz.Evlilik onun hayallerini bağlar çünkü,düşüncelerini boğar.Kendi hayal dünyasıyla başbaşa kalmak isteyeceği zamanlarda ona köstek olacak her şeyden bir anda nefret bile edebilir.Özgürlüğüne düşkündür biraz.Sanatçı, diğer insanlar gibi bir şeye,herhangi bir tekliğe bağlanamadığı için sanatçıdır zaten.Çok dindar bir sanatçı gördünüz mü hiç ?Elbette sanatçı kişiliklerini çıkarıp bir kenara koyarsak geriye kalanıyla dindar olabilmesi mümkün.Çünkü her insan gibi onunda temel bir ihtiyacı inanma olgusu.Ancak sanata dini yansıtmak genellikle tercih edilmeyen bir temadır.Hani,burada sanatçı dinsizdir gibi bir yorumda bulunmuyorum,haşa bulunamam da zaten.Adamı tefe koyarlar vallahi.Sözü bağlamak istediğim yer sanatçının tekliğe kolay kolay bağlanamamasından geçmekte.Onlar kolay kolay bağlanamazlar tek ilaha.Çok emin olsalar bile her zaman bir köşelerinde boş birşeyler vardır.Din onların sanatında belli bir anlamda hayal sınırlarının dışına çıkmayı engellediği için çoğuna boyunduruktur bir anlamda.Tanrı’nın olmadığı bir ütopya yaratmak isteyen bir sanatçı düşünün mesela.Dinine çok bağlı bir insanda bunu düşünmek ve yaratabilmek, vicdani olarak o kişide elbet rahatsızlık yaratacaktır.Sanatçılar için zordur bu.Normal insan kılıklarında elbette inanma ihtiyaçlarını karşılamaları gerekir,ama iş sanata geldiğinde biraz terletir bu konu.
Din gibi bir kadına da kolayca bağlanamaz sanatçı, eğer gönlü elinde tuttuğu kaleme aşkı karalatıyorsa.Onlar aşkta mir ve pir görünürler.Aslında hiç biri tam olarak bilmez gerçek bir kadını sevmeyi.Gönüllerine söz geçiremezler.Hani böyle hikayeler vardır şöyledir onlar ;’ Genç adam gönlüne söz geçiremiyordu.Kalbi bir tek onun için,sevdiceği uğruna kanat çırpıyordu...’Sanatçı da gönlüne söz geçiremez çoğu zaman,ama söz geçiremediği gönül tutunacak tek bir dalla da yetinmeyecektir.
Nazım Hikmet’in Piraye’si vardır.Ve hapis yattığı yıllarda sevdiği ya da sevdiğini sandığı başka bir kadını daha.Birisi çocuklarının annesidir,ama gönlü diğerinden de taviz vermez.Baki’de sevgilinin bazen saçları gül ağacı bir tesbih tanesidir,bazen toprağı bile kıskandıracak kadar siyah.Atilla İlhan da her bir şiirinde farklı bir güzele vurulur,nice kadınlar sever,onlar aslında yoktur.
Kalem elinde aşk bekçiliği, harem kurmaktır.Aldatmayı meşrulaştırmaktır bir nevi.Sen bir kıza deliler gibi ve durmadan onu sevdiğini söyleyebilirsin.Ama ruhuna üflenmiş bir nefes sanatçılığın kabarır da, erkekliğinin kurbanı olur da,adem elman mekik dokurken boğazının altında aynı güzel sözleri başka bir gönül kuşuna fısıldarsan zararlı çıkarsın.Ayrılık koyarlar adına,arkandan denmedik kalmaz belki.Gönlüne söz geçirememişsindir bir kere.
Ve ben bir nebze de olsa bekçi diyebiliyorsam kendime ; Sevdiğimi hayallerimde yaşatıyorsam,her akşam farklı bir kızla,istediğim yerde,istediğimi yapabiliyorsam,gerçek kadını bilmesem de,gerçek kadını sevemesem de,senin kadar yakın olamasam da ,aşkta senden daha tecrübeliyimdir ya da öyle görünürüm bir anlamda.Nefeslerini omzumda hissedemem belki, lakin düşüncelerime dokunabildiğimde o kağıtlar üzerinde,onların nefeslerini içimde yaşıyorlarmış gibi hissedebilirim.Ve sevgililerim o kadar sadıktır ki bana, birine söylediğim aşk sözlerini diğeri duysa bile ağzımdan, adını ayrılık koyamayacaktır hiç bir zaman.Sen bunları yapabilir misin kolay kolay ? İşte bu sebepten (63 te girdim yire ) Yazarlık bekarlıktır, Sultanlıktır.
Bu yazı 6(Altı) manidar yorum aldı.
+Sevgili dostum,yazını pür dikkat okudum,üslubu beni benden aldı ancak fikirlerine zerre kadar saygım yok.Sen ve ben zıt tabanlıyız.Yine saçmalamışsın diyebilirim.Yunus diyarından selamlar sevgi ve dua ile ... (Hikmettin Reaya)
-Dostum,bugün internette dolaşırken bir söz görmüştüm aynen şöyle diyordu ’ Cahillerle girdiğim tartışmaları hep kaybetmişimdir.’ Kendine iyi bak.
+Serdar Bey,çok kapalı yazıyorsunuz bence,hiç birşey anlayamadım vallaaha.Yani şindi phen’m dört tane sefgilim var seveyim me ayrılayım mı bilemedim yaneee ? (Ece Gündüz )
- Allah yolunu açık,zikrini kabul eylesin.
+ GOD ! If facebook have a re-read or different like button, I’ll rape it u’re genius man ! Respect and Greetings From Greece.( Stavros Crienzekv)
- I’m english learner so my english not so good well,I have a literature webside you can see,visit.Greetings from The pearl of Turkey,Bartın.
YORUMLAR
Deneme türü için uzun bir yazı...Normali 3-5 paragraftır... Kendini anlatan bir yazı, o dört yorumu da reddediyorum, yazar Türkçeye ve yazım kurallarına hassas, en azından... (arada kaçaklar hoş görülebilir) Ben beğendim, beğenmeyenler okumasın...:) HOŞ GELDİNİZ EDEBİYAT DEFTERİNE VE KOLAY GELSİN...