- 604 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Oruç Baba’dan Aforizmalar-43
*İnanç kalesini, dışarıdan saldırarak yıkamazsın; ancak, belki içeriden fethedebilirsin.
*Hayat defterimde her insana beyaz bir sayfa açtım. Kimi bomboş bırakıp, kimi de karalayıp gitti. Geriye kaç sayfa kaldı bilemem, ama tüketinceye kadar açmaya devam edeceğim.
*Gönül kapını açık tut, gelmek için hazır bekleyen o kadar çok güzel insan var ki…
*Toplumsal yığınlara güvenip de bir maceraya atılanları bekleyen son, büyük bir hayal kırıklığıdır.
*Olağanüstü dönemlerde o kadar çok yüreksiz insanla karşılaşırsınız ki, sanki ortalıkta hiç “adam gibi adam” yok sanırsınız; tâ ki bir tanesi gökyüzünden parlayan bir güneş gibi çıkıncaya kadar!
* Toprağın suya olan aşkı; işte, hayatın sırrı burada.
* İnsanlar ya beyinleri ile ya da yürekleri ile severler; ikisi ile birlikte sevenler o kadar az ki…
*Özlem olmasaydı, vuslat olur muydu?
*Eğer bir kadın süslenmekten vazgeçti ise, bil ki ciddi bir sorun var.
*Bilmediğini kabul eden kişi, bilgiye giden yolda bir adım atmış demektir.
*Yargıçları adalet dağıtmayan bir ülkede, düzgün giden hiçbir şey olamaz.
*Evren karşısında önce hayret edip, sonra da hayranlık duyan kişi, varlığın sırrına ulaşamasa bile, bu konuda önemli bir mesafe kat etmiş sayılır.
*Kader, bir tercih meselesidir. O yüzden bazı insanları hep kötü olayların bulmasının nedeni kendileridir.
*Taklit belli bir yaşa kadar olmalıdır. Yaşamlarının her döneminde başkalarını taklit edenler bir şey olamazlar.
*Her aşk en büyüktür. İnanmazsanız âşıklara sorunuz!
*Dünü bırak, bu güne bak!
*İlhamsız bir sanat; yağsız, tuzsuz, salçasız, baharatsız bir yemek gibidir. Yemesine yersin de zevk almazsın.
*Bir ülkenin en kötü günleri “kalemlerinin yazmaktan korktuğu” günlerdir.
*Silinen olmak istemiyorsan, silmeyi bileceksin.
*En kötü olduğunda bunu açıkça her yerde söyler miydin? Hayır mı? Öyleyse en iyi olduğunda da lütfen sus!
*Yalansız politika hayali ile insanları kandırmanın âlemi yok!
*”Aydınım” diye ortalığa çıkıp da ülkeyi karanlığa boğan o kadar çok insan var ki…
*Çağımızın vebası: Yararcılık. Bu felsefe, doğayı ve insanlığı yok etmeden bir çare üretilmeli.
*Çocuğunuza öğreteceğiniz ilk ders; verme, paylaşma olmalı. Aksi takdirde hayata dair söyleyeceğiniz her şey laf kalabalığından başka bir şey değildir.
*Alt ve üst gelir grupları arasındaki uçurum bu şekilde açılmaya devam ederse, yakın bir gelecekte tüm dünyayı bir yoksul isyanı saracaktır.
*Hayatı fizyolojik güdülerinin tatmininden ibaret gören kişiye, toplumsal değerleri benimsetmeye çalışmak boş bir çabadan öteye gidemeyecektir.
*Bir bilge kişiye rastlarsanız, onun yanından ayrılmayınız. Çünkü böyle bir şans tüm yaşamınız boyunca tek bir kere karşınıza çıkmış olabilir.
*”Erdemliyim” ya da “Erdem önemlidir” diyerek erdemli olunmaz; eylem ile de bunun kanıtlanması gerekir.
*Kötü, kötü olduğunu bilmeden de kötülük yapabilir. O nedenle çocuklara neyin iyi neyin kötü olduğunu iyice öğretmeli. Hatta bu da yetmez; iyiyi davranış olarak ortaya koymalarını sağlamalı.
**Hayvan bilerek kötülük yapmaz, içgüdüsel olarak tepkide bulunur. Oysa insan bilerek de kötülük yapabilen bir varlıktır.
*Güçsüzü, güçlünün zulmünden korumayan adaleti ben ne yapayım?
*En zor keşif, kendimizle ilgili olandır.
*Evrende durağan hiçbir şey yoktur. Çünkü her şey her an değişiyor. Evrende her şey durağan olduğunda ise kıyamet kopmuş demektir. Değişme hareketliliktir; hareketlilik de var olmaktır.
*İşine gelmediği için kulağının dibinde bağıranı duymazsın da, hoşuna gittiği için metrelerce ötedeki fısıltıyı duyarsın!
*Çoğunluğun ortak düşüncesi, her zaman doğru ve geçerli değildir.
*Ölçü dengedir. Denge, mutluluğa götüren en doğru yoldur.
*Hayatta karşılaştıklarımızdan dolayı başkalarını suçlamayalım. Çünkü her insan hak ettiğini yaşar.
YORUMLAR
bencil olduk kendimizden başka kşmseyi düşünmüyoruz malesef çocuklarımızı düzgün yetiştirmemşz lazım çok güzel bir yazı tebrikler
Ömer Faruk Hüsmüllü
Değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Maalesef haklısınız. Çocuklarımıza verdiğimiz eğitim oldukça yetersiz.
Bunun vebali sanırım çok ağırdır.
Selam ve saygılarımla.