- 779 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Mavi Sakal / V
Jack halıyı kapının üzerine kapatıp ve anahtarı cebine koydu. Ağır ağır basamakları çıkarken yalnızdı.
....
Chloe, içeriyi havalandırmadan dolduran bayıltıcı gazın etkisi geçince ayıldı. Kapalı kapının arkasını yumruklamak için merdivenleri sendeleyerek çıktı. Odanın havası temizlenmişti. Kapıya birkaç kez vurdu ama bunun yararı olmayacağını biliyordu. Vazgeçti.
Jack’in ruhunu kaybediş hikayesine yoğunlaştı. insan kalbi kaldıramayacağı acıları yaşadığında çelikleşebiliyordu. Babasını düşündü ve kendi kalbini yokladı. Elini siyah bluzunun ensesinden sokarak sırtındaki yarasında parmaklarını gezdirdi.
“Yaram var, kalbimse yok...” dedi.
Chloe Jack’in kendisini öldürüp öldürmeyeceği hakkında akıl yürüttü. Öldürecek olsa bunu bayıldığında da pekalâ yapabilirdi.
“Neden beni öldürmek yerine sakladı?”
Her şey gözüne karmakarışık görünmeye başlayınca önce çığlık çığlığa bağırdı. Kimse duymuyordu... duymayacaktı.
Lahitin kapağının üzerine çıktı.
“Hey Jack... ruhunun üzerindeyim Jack. Ruhun ayaklarımın altında.”
Kollarını iki yana açtı. Jim Morrison’un The End şarkısını dönerek söylemeye başladı.
Kendinden geçti ve lahitin üzerine bayıldı..
***
Genç bir kadın tek başına pencere kenarında oturuyordu. Geceydi. Yağmur olanca gücüyle yağıyordu. Kadın başını çevirip bahçeye baktı. Yağmur damlaları uzun mermerin üzerine çarpıp, dağılıyor toprağa saçılıyordu. Mermerin üzerindeki yazılar okunmuyordu. Bir süre sonra mermerin kapağı açıldı ve içinden çıkan oldukça güzel bir kız kendisine seslenmeye başladı.
“Hadi buraya gel Chloe, senin burada benim yanımda olman gerekiyor.”
Chloe ayağa kalktı, gitme ile gitmeme arasında bocaladı. Bir an, pencere camındaki yansımasına baktı.
“Gece bahçeye çıkmam uygun değil, ne diyeceksen oradan söyle.”
“Hayır, Chloe buraya gelmelisin.”
Chloe pencerenin yanından kalkıp ara koridoru geçerek merdivenlerden indi. Evin kapısını açıp bahçeye çıktı. Ayaklarına çamur bulaşmıştı. Neden bahçede olduğuna anlam veremedi. Yağmurluğunu unuttuğunu farkedip geriye baktığında kapı üstüne kapandı. Önce ayaklarındaki çamura baktı. Geri dönmek istedi...
Genç kıza doğru yaklaştı. Korkuyordu. Birden bahçede siyah bir at belirdi. At arka ayakları üzerinde şahlandı. Boynundaki kalın bir iple mermerin yanındaki ağaca bağlanmıştı.
Chloe, kıza yaklaştı; titriyordu.
“Korkma Chloe…”
“Ne istiyorsun?”
“Kurtar onu.”
“Kimi?”
“Atı.”
“Neden yapayım bunu?”
“Soru sorma da kes şu ipi... o uçmak istiyor, ruhunun yanına gitmek...”
***
Chloe kendine geldiğinde ne kadar süre baygın kaldığını anlamaya çalıştı. O baygınken biri gelip mumları değiştirmişti. Yavaşça doğruldu. Gördüğü rüyanın etkisi halâ üzerindeydi ve daha çok korktu. Ayağa kalkmak istedi ama bunu başaramadı.
Jack oteldeki odasına çekildi. Kendini yatağın üzerine atmış düşünüyordu.Yerinden doğrulup banyoya yöneldi.Uzamış mavi sakallarını traş etti. Görünen sakal uçları, cildine mavi ve hastalıklı bir hava veriyordu. Duşa girdi. Sıcak suyu sonuna kadar açtı, derisi haşlanana kadar suyun altında kaldı.
Dolaptan çıkardığı siyah takım elbisesini büyük bir özenle giyip aynada kendine baktı. Yüzü, göz kapakları su toplamıştı. Kapanmak üzre olan gözlerinde mutlu bir ışık vardı. Çekmeceden siyah eldivenini çıkardı. Gümüş rengi Magnum Desert Eagle’ını beline sokarken canı acıdı..
İtalyan ayakkabının köselesi merdivenlerde ağır fakat ritmik bir ses çıkartıyor, ses Chloe’ye kadar gidiyordu. Chloe sese kulak kesildi.
Anahtarı halının altındaki kapı kilitine sokan Jack, gizli bölmenin kapısını çekerek içeri girdi.
Chloe kapana kıstırılmış bir fare gibi hissetti kendini. İyice köşeye çekildi.
“Demek benim hangi işle uğraştığımı ve senin peşinde olduğumu biliyordun.”
“Bunları konuşmaya gerek yok. Hakkında her şeyi biliyorum. Nevrozlarını, adet sancılarının ne zaman başladığını, hangi pozisyonda sevişmeyi hayal ettiğini ve hatta demir bakire olduğunu... Bunların tümünün sırtındaki sahra olduğunu da biliyorum.”
“Yalan söylüyorsun.”
“Yo hayır söylemiyorum. Ruhumun üzerinde dansedişini izledim. Seni hep izledim Rapunzel. Yaşadığın kaleden seni kurtaracak prensim ben.”
“Beni öldüreceksen öldür. Neden oyalanıyorsun?”
“Sen delisin ufaklık. Halâ seni öldüreceğimi sanıyorsun.”
O ana dek yüzünü gölgede saklayan Jack bir adım öne çıktığında yüzündeki görüntü ile Chloe’nin korkmasına neden oldu.”
“Seni öldürmeyeceğim. Zira içinde bir çocuk taşıyor olmalısın. Bana ait bir çocuğu.”
Gözleri öfke ile açılan Chloe “Alçak herif... bana tecavüz ettin.”
“Asla... Sana yalnızca ruhsuz bir adamın yalnızlığını enjekte ettim diyelim. Azize Meryem gibisin Chloe, tek farkla... sen İsa’yı doğurmayacaksın.”
Söyleyecekleri boğazında düğümlenen Chloe kusmak istiyordu.
“Baban en çok hanginizi seviyordu Chloe?”
Gözlerinden yaşlar süzülen Chloe, çevresinde Jack’e vurabileceği bir şey aradı. “Çocuğumun babası ruhsuz olmayacak. Onu aldıracağım.”
“Seni benden başka kimse olduğun gibi sevmeyecek Chloe. Kimse sırtına benim kadar sevgiyle yaklaşamayacak, kimse acılarını benim kadar bilip de sindiremeyecek. Sana olan saygım yüzünden seninle birlikte olmadım Chloe, çirkin bulduğumdan değil.”
“Adi herif...”
“Sırtını bir kez öpebilmeyi isterdim... acılarının merkezini...”
“ADİ HERİF, SENİ ÖLDÜRECEĞİM!!!”
Belinden magnumu seri bir şekilde çıkartıp Chloe’nin eline tutuşturdu. Cebinden çıkardığı anahtarı görebileceği bir yere attı.
Şimdi birbirlerinin gözlerine bakarlarken Jack’in Chloe’nin eliyle doğrulttuğu namlu alnındaydı.
Chloe’nin tetiği çekecek parmağı tereddüt halindeydi. Jack’in söylediklerini düşünüyordu. Biyolojik sürecine kadar her şeyini biliyor ve sevdiğini söylüyordu.
“Tanrım...” dedi ve gözlerini Jack’in yanık yüzünden kaçırıp yere baktığı sırada Jack, baş parmağını Chloe’nin işaret parmağı üzerine bastırdı.
Sesi kimse duymadı...
* * *
9 Ay Sonra ...
“Tebrik ederim Chloe, babasını tanıma fırsatımız olmaması kötü...” dedi Jeff. Hastane yatağında kucağında oğluyla yatan Chloe’ye.
“Bir an önce bunu büyüt Chloe. Senin gibi iyi biri olsun mutlaka...” dedi şef Cape
“Bu bebeğin gelişini mutlaka kutlamalıyız. Heey... bir bebek, demişken sorayım: adı ne olacak?”
“Jack...” dedi Chloe bebeğine sarılarak. “Jack...”
lacivertiğnedenlik / chaotica
YORUMLAR
lacivertiğnedenlik
teşekkür ederiz.
Davidoff
Jack ölmez diye düşünüyordum. Yanılmışım. Bitti mi devamı var mı?
Elbette kutluyorum. Sevgiler her iki yazara yine.
Not: Toprak kokulum, sen serileri sevmezdin ama bak, olunca ne güzel oluyor.
lacivertiğnedenlik
Aynur Engindeniz
Altı boyutlu bakabilme özelliğini kapmışsan yazardan ne mutlu sana derim artık:) O zaman seni daha çok öyküde göreceğiz demektir.
Chaotica kesinlikle bu sitenin en özgün ve en okunası yazarlarının en başında geliyor. Bazen bazı cümleleri benim düşünce siztemime uymasa da onu okumayı seviyorum. Yargılamadan yadırgamadan. İlk başlarda bu zordu. Ama şimdi değil. Bu arada bunları da söyleyeyim dedim:)
Tekrar sevgiler güzel kuzum.