- 1524 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aşkın Düşer Sol Yanıma
Güneşler dönerken gözlerinin bakir koyaklarında
Dilindeki özleyişlerin cemreleri düşüyor şiirlerime
Göğümde bulut, ırmağımda su, toprağımda sevinçle
Ruhundaki şarkılarla çoğul sevinçlere doluyorum ben
Bütün acıların öğütüldüğü bir değirmende bile sevdayı gözler yorgun yürek. Yaşamın gizli bahçelerinde tüm sancılar bir gülden alır can suyunu bebeğim. Ak düşen saçlarımı okşarken, sür dudaklarını seni seven gönlüme. Gözlerini aydınlığıma çevir ve çıkar gönlünü sıkan askılarını bu gece bedeninden.
Bir sevdanın direnç kapsüllerini tüketti zaman. Bardakta rakı, tabakta kavunla nuru dişledi adam. Gönül labirentte aşkı buldu, nur bekleyişlerle yoruldu. Şiir küstü kağıtlara pusulasız, ihanet geceye sarıldı duldasız. Kadın içlendi, adam zevkle inledi, bardak kırıldı, tabaktaki kavun tutkuya dönüştü, mum söndü, gece bitti.
Alnımdaki kader yazgılarına gülüşünün ahengini işlemiş tanrı. Yalnız senin olduğun bir dünyada yaşamak mutlulukların en ulaşılmazı. Seni sevmek ölümsüzlüğün en tarifsiz tadı kadınım. Günlerinin sağrısından düşen hüzün damlalarında bile seni düşündüm gül dudaklım. Sesin can suyum, vefan avucumdaki umudumdu. Seni sardım gönlüme yüreğim acıyınca. Sevdam aşkınla anlam buldu özleminin her anında.
Ağrısını yürekten sağan dudak bükümlerinde sen ve ben kaldırım yalnızlığımızı adımlarız, biçare düşlerimizle. Mutluluk elim sendelerimizle çocukluğumuzu dişleriz şiirlerimizde. Kapıdan girmesini dilediğin vefa, sokakta seni kollayan kabadayı bir eda ve yatağında saçlarını ve gönlünü okşayan sefayım ben. Ruhundaki ölümsüz şarkıya güfte, yaşamının her anında seni saracak kutsal bir beste olmayı diliyorum yüreğimin sol ağrısı.
Gölge düşüşlerine sarılınca bahar, havalanır şiirlerimin ovalarına kuşlar. Fırtınaların kuytulara çekildiği dağlarda yaman hasretlerle yankılanır şarkılar. Sevdamızın sürgünleri büyüyor menekşe kokulum, geceler seninle aşkıma ruhuna dolar. Adımlarının yorgun tıpırtılarında özlemli bir gece düşer yüzünün zülfüne. Hayatın bütün yükünü sırtlayıp omzuna, geçersin sinsi kalabalıklardan yürekli şarkılarla.
Ben suya düşürdüğün sevda gülüşünle seni tanımlarım nurlu resimlerinden. Ellerine şiirler karalar, dudaklarını sevdamla aralarım. Her anlatımın doyumsuz nöbetlerinde şiirler dökülür katran karası gecelerden gündüzlere. Sevdanın mayınlarından geçince yürek, aşkın kanlı çitlerinde yüreğini dinler. Umutların alıcı beklediği köhne pazarlarda tependeki güneşle, ruhundaki şiirlerle bir başka döner bu anlamsız küre.
Gönlündeki ışığın kapılarını aralayan kandil yansımalarıyla, ferahlar giyindin bu gece bedenine. Avuçların umuda açıldı ve gönlüne huzurlar saçıldı. Bugün yeniden doğuş olsun şiirimizin adı, yenilenmiş bir sevdayla çalsın gönlümüzün sevda çanları. Sessizliğe gömülüp çakıl taşı umarsızlığımızın yorgun saatler düşüdür anımsadığımız. Kurgulu hayallerimizin ertelenmiş saatleri hızla atlarken zamanı, biz dizlerimizde yuvarlanmış, içimizde dinlenmiş duman iksirlerin keyfiyle çakır olmayı dileriz.
Göğsümüzdeki ruh çarpıntılarından sevdamızı süzer, sancılı bir günün sabır tasından kana kana aşkı içeriz. Kırmızıdır yaşam oysa gül bakışlım, biz bize yandıkça acıların sarmalını şiirlerle geçeriz. Suların okşadığı bedeninden kopup gelen terli özleyişlerle dudağın değer çakır keyif heybetime. Un ufak edip evrenin bütün eksik yaşanmışlıklarını dalarım amberli koynuna. Kollarında kaplan gürlemeleriyle inler, ruhundaki emsalsiz saraylarda gladyatör gürzü olurum. Mışıl mışıl uykularında bir tanem, ben seninle aşkın en bilgesi, senin sevdanla hiç bitirilemeyecek bir öykünün kutsal dizesi olurum.
Selahattin Yetgin