- 1139 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
İKİ GÜN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gecenin sabahı geleceğe saklamak istemesiyle sonsuzluk girdabında dönen rüzgâr kırmızıya kayan suya doğru elini uzattı. Dalgaların bitip tükenmeyen çığlıklarının yankısı ulaştı kulaklarıma. Tuzlu suyun tokatladığı taşlar ağladı hıçkıra hıçkıra. Sandılar ki güneş daha doğmayacak üstlerine. Her darbenin ardından döküldü yere birkaç damla. Gün boyu uçuşan karanlık sonuna uğurlanan yaşamın arkasındaki gözyaşlarıydı bunlar. Taşlar ağlamayı bilmezler sanırdım ki; bizler insanken ağlamaya ar ederken onlar ağladılar, ben de şahit oldum.
Sanki yıllardır kapalı kalan bir sandık açıldı önümde. Bembeyaz kelebeklerin kanadına tutunmuş uçuşan umutlar vardı tüller içinde. Kim açtı diye düşündüm bir an. Bulamadım, cevaplarımdan emin değildim belki de. Uçuşan umutlar silik izler taşıyordu gözlerimin önüne. Çoktandır unuttuğum, yok saydığım anılar ve mutlu bekleyişler…
Kimdi beni bu sahilde tefekküre daldıran, denizi saçlarından sürükleyip karanlığa hapseden kimdi? Kimdi avucumda sımsıkı tuttuğum gamları karşı dağın yamacına fırlatıp atan? Kimdi mısraları derime kazıyan, kimdi kırık nağmeleri dilim perçinleyen kim di ha, kimdi?
Bir hevesle başlamıştı, eğlence beklentisi, bir merak belki de. Maddi dünyanın manevi iklime adım atışının iki günlük masalı. Zamanı delip geçen üç yüzün üstünde çiftin nurlu bakışı ve geleceğin sevimli nur bekçileri. Şimdiye dek görmediğim dünya, varlığını bilip de yok saydığım, yok olmasını dilediğim dünya, anlayamadığım dünya…
Odamın balkonundan yıldızları izliyorum şimdi, her zamankinden daha parlaklar. Her yanıp sönmeleri zikir çeken dervişleri anımsatıyor. Bir anda ensemi bir esinti yalıyor, ürperiyorum. Tokat yemişim gibi, hem de çelik bir elden, alev sarıyor tüm bedenimi. Kanım çekiliyor parmak uçlarımdan. Utanıyorum insansı düşlerimden, bitmeyen hayallerimden. Yıllardır akışına aldandığım zaman, bir sis içinde kayboluyor. Haykırmak istiyorum, bütün suçlarımı dökmek istiyorum karanlıkların içine. Bir ses duyuyorum derinden “Sus! Sus ve unut! Geleceğe bak, hiçbir şey geç değildir son nefese dek.” Bir avuç gözyaşı geçmişe lehim vuruyor, demlenmeye bırakıyorum şiirlerimi. Ve tek bir beyit dökülüyor gecenin gizemine.
Alevlendi yüreğim titreyen mum ne yapar
Yaklaşan eriyecek içimde bir güneş var.
Milyarlarca su damlası bir avuç deniz suyu kadar yer tutmasa da yağmura rahmet denmesinin nedeni muhtacın ayağına gitmesindenmiş. Yüzlerce insanı bir araya toplayıp ayaklarına giderek ihtiyacı oldukları sözlerle onları yeniden düşünceye sevk eden bu insanlar rahmet gibidir. Yolları açık olsun.
Sürsün hizmet çabası sürdükçe hüsnü niyet
Başarı anahtarı sorgusuz teslimiyet.
Afet kırat
YORUMLAR
Cümlelere dans ettiren bir yazı. Paragrafların her biri kendi başına çok anlamlı.
Ancak bana gücenmeyin sakın, tam olarak ben anlayamadım anlatmak istediğinizi. O iki gün nerde geçiyor örneğin. Duygularınızı böyle taşıran sebep ne mesela? Üstelik Mersin'de yaşıyormuşsunuz. Ben de 5 yıldır aynı şehirdeyim :))
Afet İnce Kırat
Ne güzel bir yazı, okuması ayrı güzel, dinlemesi ayrı.
Tebrikler Arkadaşım, sevgilerimle.
Afet İnce Kırat
Afet İnce Kırat
Bence...
Kendinizi iyicene kaptırmışsınız hece şiirine, böyledir aslında. Bende bir ara denemek istediğimde konuşurken bile hece yapıyordum. Hece şiiri çok zordur. O dar kalıbın içine sığıp nefes alıp vermek, boğulmamak her ustanın harcı değildir. Bu sebeple hece şiirini sevmiyorum demiştim bir yerde ve siz de alınmıştınız. Demek istediğim şuydu aslında ki oraya eksik yazmışım. Heceyi de severim ama ehlinden, erbabından. Oysa siteye hece adı altında öyle olmadık şiirler asılıyor ki anlatamam. Belki bunlar beni heceden soğutan.
Sizin şiirlerinizi siz farkında olmasanız bile izliyorum, aslında siteye asılanların çoğunu izliyorum da, siz ve size benzer şairleri daha bir şevkle izliyorum. Bazı şiirlerinizi çok güzel buluyorum, bazılarında ise sizin nefes alamadığınızı gözlemliyorum.
Ne alakası var şimdi yazdıklarımın bu nesirin altında diyorsunuz değil mi? :)
Demem şu; Bakın burada öylesine serbest, öylesine özgün, öylesine avare olup dile getirmişsiniz ki duygularınızı, okuyanı alıp götürmüşsünüz istediği yere...
Netice itibari ile şunu söylemek istiyorum. Siz de arada serbest şiir yazın, bakın ne kadar rahatlayacaksınız. Heceyi tutturmak için kelime ararken şiirin ana temasından uzaklaşmadığınızı göreceksiniz.
Burada şunu dediğinizi duyar gibiyim "Be kardeşim ne yani, biz şiirlerimizde şiirin ana temasından uzaklaşıyor muyuz ki, böyle yazıyorsun?" Öyle değil! Hani bazı şeyleri anlatırken kelimeler kifayetsiz kalır ya! Bende o duruma düştüm şimdi. Siz en iyisi mi bir iki serbest deneyin, o zaman beni daha iyi anlayacaksınız.
Yazınızdaki yalnızlığınızı çok iyi hissettirdiniz. (Belki bu demek istediklerimin aynası bir cümle olmuştur.)
Saygımla...
Afet İnce Kırat
Harika bir anlatımdı. Güne düşmeyi fazlasıyla hak etmiş tebrik ederim yazan kalemi, yüreğine sağlık saygılarımla..
Afet İnce Kırat
Sanki yıllardır kapalı kalan bir sandık açıldı önümde. Bembeyaz kelebeklerin kanadına tutunmuş uçuşan umutlar vardı tüller içinde. Kim açtı diye düşündüm bir an. Bulamadım, cevaplarımdan emin değildim belki de. Uçuşan umutlar silik izler taşıyordu gözlerimin önüne. Çoktandır unuttuğum, yok saydığım anılar ve mutlu bekleyişler…
Kimdi beni bu sahilde tefekküre daldıran, denizi saçlarından sürükleyip karanlığa hapseden kimdi? Kimdi avucumda sımsıkı tuttuğum gamları karşı dağın yamacına fırlatıp atan? Kimdi mısraları derime kazıyan, kimdi kırık nağmeleri dilim perçinleyen kim di ha, kimdi?
Kim di annem kim di ?içimden yükselen çığlıklar ,ben utanmıyorum ağlamaktan annem :((
Odamın balkonundan yıldızları izliyorum şimdi, her zamankinden daha parlaklar. Her yanıp sönmeleri zikir çeken dervişleri anımsatıyor. Bir anda ensemi bir esinti yalıyor, ürperiyorum. Tokat yemişim gibi, hem de çelik bir elden, alev sarıyor tüm bedenimi. Kanım çekiliyor parmak uçlarımdan. Utanıyorum insansı düşlerimden, bitmeyen hayallerimden. Yıllardır akışına aldandığım zaman, bir sis içinde kayboluyor. Haykırmak istiyorum, bütün suçlarımı dökmek istiyorum karanlıkların içine. Bir ses duyuyorum derinden “Sus! Sus ve unut! Geleceğe bak, hiçbir şey geç değildir son nefese dek.” Bir avuç gözyaşı geçmişe lehim vuruyor, demlenmeye bırakıyorum şiirlerimi. Ve tek bir beyit dökülüyor gecenin gizemine.
Alevlendi yüreğim titreyen mum ne yapar
Yaklaşan eriyecek içimde bir güneş var.
slm lar olsun güzel yüreğine annem ...