- 1142 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KİBRİTÇİ GÜZELİ
Birileri varken birileri yokmuş. Allahın akıllı deli kulları pek çokmuş amma bizim gibi delisi hiç yokmuş. Ağaçlar çiçek iken, çiçekler böcek iken ben hem yalan hem gerçek iken bu masalı uydurdum adını da kibritçi güzeli koydurdum.
Zamanın birinde bir padişah varmış, onun öyle güzel mi güzel ay mı desem güneş mi desem bilemedim pırlanta gibi bir kızı varmış. Bu kız öyle bir kızmış ki gören aşık oluyor. Onun aşkıyla tutuşup kül oluyormuş.Ama padişahın kızıdır bu beri benzeri beğenmez, hiç çarşıda pazarda eğlenmezmiş. Bu kızın güzelliğini de duymayan kalmamış. Ta çine maçine kadar duyulmuş dillere destan güzelliği. Bu kız eline kirbit çöplerini alır akşam sabah onla oynarmış. Oynarmış amma bir türlü oyuna doymazmış. Kaf Dağı padişahının bir de oğlu varmış. Bu oğlan ata biner cirit oynar, dağa çıkar geyik avlarmış. Bir gün o bucak benim şu bucak senin gezinirken, ömrü hayatında görmediği bir kuşla karşılaşmış. Kuş oğlana diyormuş ki erim yiğit pirim yiğit, hadi artık kibritçiye git. Oğlan bu işe hiç anlam verememiş, ne demek istedi bir türlü anlamamış.Kuş uçup gitmiş. Saraya varınca lalasına sorar, başına gelenleri bir bir anlatır amma bir türlü bu işe cevap bulamaz. Oğlan sabah olunca yine dağa çıkar ve kuş yine gelir. Erim yiğit pirim yiğit hadi çabuk kibritçi güzeline git der ve çeker gider. Oğlanın söyleyeceği sözler lokma gibi boğazında kalır. Bir düşüncedir ki şahzadeyi içerisine alır, bir ateş gibi yüreğini kasar kavurur.Oğlan yarın yine gider ve kuş yine erim yiğit pirim yiğit çabucak kibritçi kıza git der. Oğlan yeter artık der ve kuşu okla vurmaya çalışırken dur güzel yiğit der kuş.
Ben Anka kuşuyum senin gibi bir oğlana filan yerde bir kız var ancak o yakışır dedim. onun için geldim haber verdim. Tezden gidip onu alasın. Fakat çok dikkat et bu yollar çok tehlikelidir der.Anka kuşu kızı öyle bir anlatır ki şahzade oracıkta kıza vurulur. Bin şevkle aşık olur. Anka kuşunu vurmaz kuş uçar gider. Saraya dönünce şahzade derdini anlatır babasına anasına. Babası tabi kıyamaz gözünden sakındığı oğlunu uzak diyarla tehlikeli yollara göndermeye. Amma bu gönül işi dur cır dinler mi gideceğim diye gideceğim diye tutturur. Neyse padişah oğlum gidiyorsun gitmesine bari yanına bir kaç tane adam vereyim onlarla git der. Şahzade yok ben tek giderim diye tutturur. Atına biner az gider uz gider dere gider yokuş çıkıp düz gider bir kuyu başına varır. Burada biraz dinleneyim bir su içeyim der ve kuyuya helkesini atar. Çeker helkeyi helke çıkmaz. En sonunda kılıcını alır kuyunun kuyunun içine iner. Bir de ne görsün kırk tane dev yavrusu etrafını sarmasın mı? Şahzade ne yapacağını ne edeceğini şaşırır. Tam dev yavruları şahzadeyi yiyecekken dev yavrularına bakan kız çıkıvermiş taşın deliğinden. Kız öyle güzelmiş öyle güzelmiş ki ay gibi yüzü güneş gibi sacı varmış. Kız oğlana deniş ki ey er yiğit pir yiğit,buralar kuyu devine ait. Seni bir lokmada yerler üstün de akan kanını içerler. Şahzade niyetinin su içmek oldugunu anlatır kıza. Ama devler aç hadi yiyelim diye sabırsızlanıyorlarmış. Kız altın helkede gümüş bardakla su getirmiş oğlana vermiş.Oğlan kana kana suyu içmiş, kız demiş ki şimdi koca devanası gelir seni yer. Karnı burnunda şimdi gelir, sen bu gümüş bardağı sakla deve verirsin. Dev bir gürültü ile içeri girmez mi? Hemen geldim burda insan eti kokuyor. Demeye kalmaz şehzadeyi görür. Şahzade efendim buyrun der ve elindeki gümüş bardağı deve sunar.Dev bu güzel şeye baka kalır. Ey er yiğidim buraya şimdiye kadar insan hiç gelmedi, sen geldin ve bana birde hediye getirdin ben senin etini yemem der ve dev yavrularına bu insan sizin kardeşiniz der ve şahzade deve yem olmaktan kurtulur.Er oğlum pir oğlum nerden gelir nereye gidersin der. O da kibritçi güzelini almaya giderim anam der.
Devanası der ki oğlum orası çok uzaktır.Yolda ifrit var seni kandırır ha sakın kanma çok ilerde görürsün iki yol ayrımı göreceksin ona sor gideceğin yeri fakat demediği yola gidesin der.Yalnız bu gün çok geç oldu yarın gidersin der ve o geceyi orada geçirir. Gözünü bir türlü uyku tutmaz şahzadenin, hemen kuyu devinin yavrularına bakan kızın yanına gelir. Fısır fısır konuşurlar aralarında. Kıza sorar buraya nasıl düştün der. Oda başından geçenleri tek tek anlatır. Kırk kardeşim vardı benim onlarla yaşıyordum bizim kuyunun suyu kuruyunca bu kuyuya geldim. Tam suyumu dolduracak zaman devi gördüm saklanmak için kuyunun içine indim. Bir de ne göreyim devin burası evi imiş.Beni yiyecekti.Bende yavrularına bakarım beni yeme dedim, kıyamadı bana yemedi ben devin yavrularına bakar dururum. Beni sen bırak sabah olunca git. Dönüşte yine uğrarsın eğer beni evime yollamazsa o zaman yardımcı olursun der. Oğlan sabah olunca atına biner gider. Yol ayrımına varır ki ne görsün bir ifrit karayı bağlayıp akı bırakıyor. Bazen çuvalından bir fıstık çıkarıyor yiyor. Şahzade gelir ifritin yanında durur. Ey ifrit ey ifrit kolay gelsin sana bu kibritçi güzelin ülkesine nereden gidebilirim der. İfrit karayı çözer atar aşagı yola der gidesin bu yola. Şahzade gitmemiş gösterdiği yola yukar ki yoldan devam etmiş yoluna devam ederken de ne bakmış arkasına ne de sagına soluna.Şahzade akşam el gibi sabah yel gibi, dagdan ovadan geçmiş billur pınarlardan geçmiş bir şeçme başına gelmiş. Bir koca karı ırbığına su doldururken kibritçi güzelin ülkesini sorar. Kocakarı ey er oğlum yüzü temiz ay fer oğlum daha çok vardır oraya varmana benimde kötü bir kulübem var benim bile yarı yanım açıkta kalıyor der demez koca karının eline çil çil altın atınca gel oğlum der koca karı.
Eve varırlar, koca karı der oğlum ne bu derdin nereye gidersin böyle kibritçi güzelini ne yepecaksın. Bu yoldan her gün bir kaç atlı geçer ve hep orayı sorar. Onlar bu kızla evlenmek için derler giderler sende mi onun için gidersin yoksa? diye sorar. Bende onun için der şahzade. Aman oğlum dikkat et kendine bu yoldan gidipte gelen görmedim gel bari sen gitme bu güzel canına bile bile kıyma. Yok anam benim gitmem gerek kibritçi kızıyla evlenmem gerek. Onun aşkı beni benden etti der. Sabah olunca doğru yola düşer gider. Bir gezden geçerken bir ejderha görür ve şahzadeye seslenir nereye gidersin insanoğlu şahzade de kibritçi güzelini getirmeye gidiyorum demiş. Bana ne getireceksin gelirken deyince ateş demiş. Ejderha meğerse su diyeni ya da başka cevap vereni öldürüyormuş. Tamam insanoğlu bu zamana kadar buradan bir tek sen geçtin. İleride bir çeşme var onun suyunda üç defa iç sana kibrit verecek cadının birisi yalnız selamımı söyle söylemezsen senin canını alır demiş. Neyse yel gibi pınarın başına gelir. Üç defa içer ve bir cadı çıkar ki gören oracıkta ölecek kadar korkunçmuş. Buyur yavrucuğum demiş hemen şahzade ejderhanın selamı var demiş. Hemen tamam demiş buyur demiş bir kutu kibrit vermiş. Bu kutu kibritin kutusu bakır çubukları altınmış. Az gider uz gider dere çıkar düz gider, üç mevsim bir güz gider kibritçi güzelin memleketine varır. Orada gezinirken bir ak sakallı dede buyur yavrum yorgunsundur yoldan gelmişe benziyorsun deyip evine götürür, ak sakallı dedeninde evinde iki kızı varmış ki güzellikleri dillere destan amma bu şahzade kibritçi sultandan başka kimseyi yüreği görmezmiş bile.Ama kızlar bu gelen misafir kim deyip kapının deliğinden bakmışlar iki kızda bu oğlana aşık olmuş. Yemek vakti şahzade kalmış ve yemeğini yerken ak sakallı dede sormuş oğlum hayrola nereye gidiyorsun böyle demiş. Şahzade durumunu anlatmış.
Ak sakallı dede bir içini çekmiş vay yavrucuğum, kibritçi kız bana kim bir hediye getirir ve onu beğenirsem onunla evleneceğim diye tellal çıkardı. Ben de veririm dersen hadi seni götüreyim demiş. Şahzade ile ak sakallı adam kibritçi kızın sarayına varmışlar. Sıra çokmuş tabi herkes en kıymetli eşyalarla gelmişler, ama kibritçi kız hiçbirini beğenmiyormuş. Sıra şahzadeye gelmiş o da gümüş kaplı altın çöplü kibritleri verince kız işte demiş benim aradığım kişi bu benim halimden tek bu kişi anladı, bu andan tezi yok düğün hazırlıklarına başlansın demiş. Ve düğün başlamış. Herkes gülüp eğlenirken cadı gelip kibrit kutusunu geri çalmış, akşam olunca gelen kibritçi kız şahzadenin verdiği hediyeyi bulamamış, düğün derhal durmuş ve herkes kızın kibrit kutusunu aramışlar orayı aramışlar şurayı aramışlar ama bir türlü bulamamışlar sırra kadem basmış kibrit kutusu. Kibritçi bu duruma üzülmüş ve şahzadeyle evlenmekten vazgeçmiş, meğerse ak sakallı dedenin kızı bu cadıyı çok iyi tanıyormuş şahzadeye aşık olduğu için geri çaldırmış kibrit kutusunu. Şahzade ne yapacağını şaşırmış kalmış. Akşam ak sakallı dedenin evinde yatarken pencere bir kuş gelmiş. Erim yiğit pirim yiğit cadı da bir kibrit kutusu var sana ait demiş uçup gitmiş. Sabah olunca yine gelip erim yiğit pirim yiğit cadı da bir kibrit kutusu var sana ait demiş uçup gitmiş. Bu olayı ak sakallı dedeye anlatır şahzade, anlatır amma bir anlam çıkaramaz şahzade pencere parmaklıklarına macun çalar ve anka kuşu yine gelir aynı söyleri söyler ama uçamaz geri. Şahzade işin aslını asdarını iyice öğrenir ve bu kuşu serbest bırakır. Hemen vakit geçirmez çeşme başına tekrar gider ve üç defa su içer yine cadı çıkar. Ne dersin gene der aldığın kibrit kutumu ver der. Ben almadım git başımdan der ve kaybolur cadı. Şahzade doğru ejderhanın oraya gider, ne dersin insanoğlu diye sorar ejderha. Başına gelenleri bir bir anlatır, ve ejderhada onunla çeşme başına gelir şahzade su içer üç defa kana kana ve cadı tekrar çıkar birde ne görsün ejderha karşısında. Cadı korkar ama ejderha cadıya kızar hatta o kadar kızgındır ki küpünü bile kırar cadının. Cadı korkar ve kibrit kutusunu verir şahzadeye, şahzade geri gelir düğün devam eder kırk gün kırk gece. Kibritçi güzelini atın terkisine alır doğru kendi ülkesine yolda ejderha sorar bana ne getireceksin diye o da ateş demiş çekip gitmişler. Az gidip uz gidip sonunda kuyu başına varmış bakmış ki dev yok yavrularını gezdiriyormuş orada kendine yardım eden kızı alır ardına bile bakmaz abilerine teslim eder. Dev bunu görünce kükreyerek şahzadenin arkasına gelirken kibritçi sararmış otlara bir kibrit çakar. Dev yanarım diye geri döner kaçar gider.
Şahzade artık ülkesine varır babasını anasını görür. Onlar sevinir tekrar kırk gün kırk gece düğün yaparlar. Hatta bana da davetiye yolladılar bende gittim pek gösterişliydi. Şimdide komşum olur mutlu mesut bir şekilde yaşiyorlar artık darısı bizlere…
NOT; BU MASAL SİNAN İSPENOĞLU TARAFINDAN TÜRK MASALLARI MOTİFLERİ DİKKATE ALINARAK YAPILMIŞ BİR MASAL DENEMESİDİR.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.