- 768 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ROMANIMDAN ALINTI…
…….
Menderes’e de acırdım. Savunmalarına ezik, buruk ve mahcup ses tonuyla “Arz edeyim efendim” diye başlayışı; günlük gazetelerdeki, parmaklıklar arasında, elleri önünde kavuşmuş, başı yine mahcup bir edayla, sağ omzuna doğru hafif eğilmiş durumdaki görüntüsüyle birleşir, iyice bir acırdım çocuk aklımla ve de ne kadar zarif adam diye hayranlık duyardım. Sesi hâlâ kulağımda, “Arz edeyim efendim”
Bir ara da “Go Home Amerika” haykırışları çalınıyor kulağıma; 6. Filo görüntüleri eşliğinde!
Henüz ne o haykırışların ne anlama geldiğini de, haykıranların kimler olup neden haykırdıklarını da anlayacak yaşta değildim o zamanlar tabii. Sadece bildiğim Kıbrıs sorununun milli bir dava olduğu ama milli dava ne demek onu da bilmiyorum lakin ABD’nin Türkiye Kıbrıs’a çıkartma yapmak istediğinde, 6.FİLOYU ÜZERİNİZE YOLLARIZ dediğini biliyorum, haberler ve gazetelerden edindiğim bilgi kadarıyla. Milli dava ve 6. Filo ne demek, anne babama sorarak anlamaya çalışıyorum.
O zaman aklıma bile gelmeyen sorular ise, yaşımın her biraz daha ilerleyişinde birer birer aklıma gelip yanıt aramaya başlıyorum her birine. Öğrendikçe, buluncuna vardıkça da her birinde biraz daha artıyor hayretim, bir yandan da daha başka ve pek çok soru daha ekleniyor zihnime.
Madem milli dava da, neden milliyetçiler değil de, devrimciler karşı çıkıyor 6. Filoya?
Neden bir de devrimcilerin bu protestosuna karşı çıkıyor milliyetçiler?
Madem devrimci gençlerin amacı ülkeyi ABD belasından kurtarmak, bağımsız kılmaktı ve bu gençler kendilerince vatanperverdiler!.. “ Tam bağımsız Türkiye” idi sloganları ama “Yaşasın Marksist, Leninist düşünce” de diyorlardı ki bu da tam bağısız sözüyle çelişki de uyandırmaktaydı ve ellerindeki de Türk Bayrağı ve Atatürk’ün resmi değildi, “Yaşasın Atatürkçü düşünce” de demiyorlardı!.. Atatürk gibi dünyanın örnek aldığı bir lideri bırakıp başka liderleri neden örnek gösteriyorlardı?!
O zaman adını bile bilmediğim, ne olduğundan haberim olmayan, İzmir ve İstanbul’daki genel evler Amerikalı askerler için beyaza boyanıp hazırlanırken, neden milliyetçiler değil de, devrimcilerden geliyordu tepki?!
Neden milliyetçi ve Müslümanlar ABD ve İsrail’in karşısında yer almıyor da, hatta kimileri yanında yer alıyordu?!
Şu yaşımda bile, nedenlerini öğrenmiş olmakla birlikte, anlamakta zorluk çekiyorum, kaldı ki o yaşımda hiç mümkün değildi. Hoş anlayabiliyorum ama aklım almıyor böyle bir davranışı.
Neden 6. Filoyu protesto eden gençlerden Duran Erdoğan ve Ali Turgut Aytaç öldürülüyordu?
Neden bilinen güçler karşı çıkanların yanında yer almıyordu?
Neden milliyetçiler bozkurt resmini kaldırıp amblemlerinden, aynı zamanda Müslümanlıklarını da vurgulamak adına üç hilali koydukları halde, İsrail Müslümanlarla savaşırken hiç sesleri çıkmıyordu?
Ayrıca o yıllar, İsrail’in ABD desteğini yanına alıp Müslüman topraklarını işgal ettiği dönem!
E o halde, tüm gençlerin 6. Filonun, dolayısıyla ABD’nin karşısında olması lazım gelmez miydi? Neden sadece belli bir gurup genç her şeyi göze alıp avaz avaz bağırıyordu 6. Filoya geri dönmesi için? Neden ABD ye bu denli tepkiliydiler? Neden ABD elini çeksin istiyorlardı Türkiye’nin üzeriden ve karışmasın hiçbir şeyine, her işine burnunu sokmasın. Nedendi bu ABD düşmanlığı?
Neden Filistin’e savaşmaya Müslüman ve milliyetçi gençler değil de, devrimci gençler gidiyordu? Doğrusu anlamak pek mümkün değildi o günlerimde.
Ancak yıllar sonra belli bir yaşa gelince bulacaktım tüm bunların yanıtını.
İçim acıyacaktı, her bir buluncumla da ne oyunlar döndüğünü, kimlerin bu oyunlara kurban ya da piyon olduğunu, kimlerin nasıl da kandırıldığını ve de harcandığını görecektim.
Hele de günümüzde, nasıl da ayan beyan ortada her şey. Buna rağmen, bunca belirginliğe rağmen, hâlâ bu gerçekleri göremeyip de, dostunu düşmanını ayırt edemeyenleri, hâlâ kör kör birilerinin peşinden gidenleri gördükçe hayretler içerisindeyim ve içim acımakta…
Evet, vurarak, kırarak, dövüşerek, kavgayla mücadelenin karşısındayım, her zaman da karşısında olacağım kimden gelirse gelsin. Ama hangi görüşteyse ve inançtaysa kişi ve de samimiyse, hesaplar çıkarlar için öyle görünmüyorsa, o doğrultuda bir duruşu da olmalı diye düşünüyorum. Yani eski deyimle suretle siret eşitliği olmalı kişide. Günümüz gençlerinin anladığı dilde ifade gerekirse de, içi dışı bir olmalı insanın. Söylediğiyle yaptığı farklı olmamalı.
Hoş şimdi gördükçe gerçekleri ve düşündükçe, tüm gençlere de acıyorum ya ayrımsız.
Neler yaptıklarından ziyade, neden yaptıklarından dolayı açıyorum, üstelik çoğu da asıl nedenleri bilmeksizin!..
Oysa her zaman olduğu gibi, hele de şimdilerde, hiç de didişme, düşman olma, birbirlerinin karşılarında olma zamanı değil. Birleşme, saygıyla dinleme, el ele, kol kola verme zamanı, gerçek düşmana dur deme zamanı! Ama ne yazık ki zaten asıl düşmanın da isteği olan bu doğrultuda hareketle, birbirleriyle didişmekten gerçeği, gerçek düşmanı göremiyorlar! Çok üzülüyorum çok…
Acıyorum; çünkü okumuyorlar, sevmiyorlar okumayı, araştırmıyorlar, okuyanlar ise tek taraflı okuyor, çünkü ona göre, sadece kendi görüşü doğrultusundakiler doğru, diğerleri sadece yalan ve iftira, sadece karalama amaçlı ve yandaşları da o yazılanların maksatlı, hatta ısmarlama yazıldığı iddiasında. Dinlemek daha kolay geliyor okumaktan; tembeller, hazırcılar çünkü. Kolay geliyor liderlerden, ağabeylerden, reislerden, hacı hocalardan dinlemek, eksik gedik, yalan yanlış olabilir mi acaba kuşkusundan uzak!
Nüfusunda Türk ve Müslüman yazması kâfi, acaba nedir Türk olmak, Müslüman olmak nedir, ne diyor Kuran denen kitap, bu devrimcilik denen şey nedir, nedir ülkücülük denen şey, laiklik nedir, nedir şeriat denen şeyin aslı, ne yapmaya çalışıyor bunlar, bana anlatılanlar ne derece doğru, bir araştırayım bakalım, demek gereği duymuyorlar! Hatim ettim, hem de defalarca, ben gereğince Müslüman oldum sanıyorlar o anlamaksızın okuduklarıyla. İki sohbete katılıp oralarda değer buldukça, toplumdaki silikliklerinden arındıkça pek çok ad altında, şucu bucuyum diye dökülüyorlar ortalığa. Bu nedenle de kim nereye giderse oraya sürükleniyorlar. Kendi akıllarıyla değil, başkalarının akıllarıyla hareket ettiklerinden ve de araştırmadıklarından da, gittikleri yolu neden kat ettiklerini, yürümekte, hatta koşmakta oldukları yolların kimlere ait olup nereye götürmeye çalıştığını da göremiyorlar!
Oysa okumalılar, çok okumalılar, her şeyi okumalılar, hatta tamamen karşısında olduklarını, asla tasvip etmediklerini de okumalılar. Düşünmeliler, bana söylenenler ne denli doğru, düşünmeliler dur bakalım onlar ne diyor? Sonrasında da oturup en akılcı yolu bulmaya çalışmalılar, edindikleri bilgileri harmanlayıp ya da ayrıştırarak.
Gerçekten araştırıp, bilinçle gidenlere lafım yok, bana yanlış gelse ve üzülsem de, kendi tercihleridir. Orada saygı duymasam da, saygılı davranmalıyımdır tercihlerine ve yeri geldikçe de görebildiğim gerçek ve doğruları aktarmalıyımdır her vesile.
Ama önce konuşmayı, dinlemeyi, araştırıp öğrenmeyi, düşünmeyi beceremedikçe, her an gardını almış boksör gibi bekledikçe, tam donanım silahşor gibi saldırmaya hazır bekledikçe, daha anlayıp dinlemeden, hakaret, küfür, hatta kavgaya başladıkça, velhasılı saygı, terbiye kuralları ve nezaketten bihaber oldukça, korkarım bu tabloları izlemeye devam edeceğiz ve olan da güzelim ülkemize olacak!
Yazık…
p.r.alkan
YORUMLAR
Liderler bir figürdür sadece ve değişen dünyada lider resimleri, tabloları hep değişmiştir; değişecektir de!
Yazıda geçenler son günlerde takip ettiğim kaynaklarla alakalı sorgulama tarzı olunca iyicene sardı yazı.
Amerika'nın 6. filosu tamamıyla oyundur. Depreştirilmiş hisler, vuku bulup, sokaklarda ses buldu mu; tek taraflı bir örgütleşme olmayacağını Amerika eyalet sayısı kadar iyi biliyordu.
Ortada kargaşa olunca, her zaman istenilen kolayca yapılmıştır.
Efendim, uzatmadan size bir şey diyeyim de, soruların cevabı gibi olsun. Kapital güce sahip olanlar 'devrimci' olarak nitelendirilmiş ve sisteme karşı çıkan bir güruh ortaya çıkartmak isteyerek ve hatta kaynaklardan bu olayların çıkması için para dahi harcanarak, o karıştırılmış ülkeler içinde ekonomik bir sıkıştırma ve sınırlaştırma çabası güdülmüştür. Son olarak İran'da, Yeşil Devrim adıyla birkaç hafta vuku bulan direniş olmuştur. Ve Pentagon'dan üst düzey yöneticiler bu olayları kendilerinin yaptıklarını ve bu olayların düzenlenmesi adına para dahi verdiklerini itiraf etmişlerdir. Bunları onlar da saklamıyor artık! Kaç bin kilometre öteden bir ülke, neden başka bir kıta içerisindeki ülkelerin iç işlerine karışır ki?
İşte esas sorun da burada! Neden karışır ki?
Türkiye'de 60'lı yıllardan itibaren de, sırf Marksist görüşlü, Milliyetçi görüşlü gençlik örgütlenmeleri doğması adına; Yahudi lobisi 6 filo olayını tertiplemiştir. Bu da kanıtlarıyla ortada ve adamlar gülerek; 'evet, biz yaptık!' diyebilmektedirler.
Peki bizden, Irak'dan, İran'dan, Afganistan'dan, Vietnam'dan ne istiyor bunlar?
Sizi kutluyorum efendim bu yazı için can-u gönülden.
Bu arada roman sizin galiba. Roman'ın tamamı acaba neden bahsediyor, merak ettim.
Hürmetle..