- 2324 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
AKLINI KULLANMA CESARETİNİ GÖSTER
Hayatının her anı, her dakikası planlıydı. Zamanını bir saatçi hassasiyetiyle düzenler ve uygulardı.
Dostlarına “Darda kalsaydım, en son satacağım şey saatim olurdu.” derdi.
Yaz ve kış, yardımcısı tarafından tam saat 04.45’de uyandırılırdı. İki fincan çayını içer günün tek piposunu tüttürür ve çalışma masasının başına geçerdi.
Fakülteye ders vermek için gideceği günlerde, oturduğu yerden tam saat 7.45’de ayağa kalkıp evinin içinde dolaşmaya başlar, saat 07.50’de şapkasını başına giyer, beş dakika sonra bastonunu eline alır ve evden çıkar, saat 08.00’i çalar çalmaz arabasının kapısını açardı.
Sekreteri ve hayatını kaleme alan yazarın ifadelerine göre, “mahallenin bütün sakinleri saatlerini onun hareketlerine göre ayar ederlerdi”.
Her gün, öğleden sonraları aynı güzergâhı takip eder ve tam bir saat süren yürüyüşünü yapardı. Yürüyüşü esnasında hep aynı noktada durur dinlenirdi. Kırk yıl içinde sadece iki kez bu düzenin dışına çıkarak her zaman durduğu yeri geçtiği söylenir: bir defasında Rousseau’nun yeni çıkan bir kitabını bir an önce almak için, bir sefer de Fransız Devrimi’nden haber almak için!
Hayatını böylesine planlı yaşayan bu adam, düşünce dünyasında önemli bir yeri ve eserleri olan, 1724- 1804 yılları arasında yaşamış olan ünlü Alman düşünür İmmanuel KANT’ dır.
Bir Öğretim Üyemizin derse daima on -on beş dakika geç girmesine alışmıştık. Bir defasında, saati gelmiş olmasına rağmen derse gelmeyerek öğrencilerini bir buçuk saat dersliğin kapısında beklettiğini hatırlıyorum. Sayın Öğretim Üyesinin aklına sonradan gelmiş olacak ki, telefon edip bir az gecikeceğini söylemesi ise büyük incelikti!
Tarihe damga vurmak ve büyük adam olmak kolay değil!
Ünlü filozof KANT’ın, kendime rehber edindiğim şu sözlerini çok beğeniyorum:
Aydınlanma, İnsan’ın kendisinin sorumlu olduğu gelişmemişliğinden kurtulmasıdır.
Gelişmemişlik, bir başkasının yönlendirmesi olmadan, kişinin kendi aklını kullanamamasıdır. Eğer bunun nedeni akıl yoksunluğu değil, bir başkasının güdümü olmadan aklı kullanma kararlılığı ve cesaretinin yokluğuysa, o halde, gelişmemişliğin sorumlusu kişinin kendisidir.
Aydınlanmanın şiarı şudur;
“Kendi aklını kullanma cesaretini göster!”
Biz; bu cesareti gösterebilen kişiye “AYDIN “diyoruz.
Bekir GÜÇLÜER
YORUMLAR
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür ederim.
Düzensiz olduğumuzu düşünsek de her insanın kendine göre bir düzeni olduğu muhakkak. Benim oğlum lise yıllarında okurken herşeyin üstüste olduğu odasını annesi düzeltir, kendine göre düzenlerdi. Oğlum okuldan gelince söylenmeye başlar "ellemeyin benim odama aradığımı bulamıyorum " derdi.
Akıl konusunda ise kendinize haksızlık etmeyin.
Selam ve saygılarımla.
Sayın GÜÇLÜER zaman konusundaki hasasiyetinize birebir katılıyorum.Aksini düşünemem bile.
Aklı kullanabilme cesaretine gelince; Montaigne diyor ki dünyada en adil dağıtılan şey akıldır.Neden ? Çünkü kimse payına düşmüş olan akıldan müşteki değil.
O zaman hangi aklı kullanma cesaretini göstereceğimiz tartışma konusu olabilir.Bireysel aklın doğrusunu mu ? Ortak aklın doğrusunu mu ? Diye yazılı düşündüm şimdi...
selam ve saygılarımla.
bekir güçlüer
Ne güzel kendi aklımızla oynaşıp duruyorduk şurada!
Katıldığım N.B.C. kursunda bir hocamız vardı 68'li, ismini şu anda hatırlayamadım. Onun kullandığı iki cümle vardı;
" Akılları pazara çıkarmışlar,herkes yine kendi aklını almış."
"Akıllılar, aklının zekatını verse, çok aptal akıllı olur."
Ortak akılda, akıllıların aklının zekatı mı kullanılıyor acaba?
İş karışık.
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür eder,
Selam ve saygılarımı sunarım.
Değerli Arkadaşım.
Yazınız hem bilgilendirici hem de içine kattığınız, satır aralarında verdiğiniz mini derslerle oldukça anlamlı mesajlar veren harika bir yazı olmuş. Kutlarım.
İnsanın aklını kullanması çok önemlidir. İşte bu yüzdendir ki Kur'anın pek çok ayetlerinde '' İnsanlar akletmezler mi'' hitabı vardır.
Ben her zaman için düzenli bir hayattan yanayımdır. Her ne kadar bu dengeyi sağlayamasam da. Ama daha da önemlisi sorumluluk burada. Bir hocanın dersine vaktinde girmemesi affedilebilecek bir davranış değildir. Bizim bir müdürümüzün güzel bir tespiti vardı: ''Arkadaşlar dersinize bir dakika geç kaldığınızda o küçücük sandığınız vakit parçası artık bir dakika değildir. Sınıfta kırk öğrenciniz varsa 1X40 dakikalık bir zamanlarını çalmış olursunuz'' derdi ki çok doğrudur.
Beğenerek okuduğum yazınızdan dolayı kutlar selam ve saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz, yazıya anlam katan yorumunuz ve beğeniniz nedeniyle teşekkür ederim.
Sayın Müdürünüzün düşünce tarzı hoşuma gitti . Keşke herkes aynı hassasiyeti gösterebilse.
Allah, "Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağacaktır" da diyor.
Selam ve saygılarımla.
öykü tadında başlayan deneme yazınız çok güzeldi...
bazen bende kendi dakikliğimden yakınırdım..
şimdi anlıyorum ki bu meziyetimin kıymetini bilmeliyim..
sevgilerimle usta kalem..
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür ederim.
İnsanın dakik olması hem kendine, hem de başkalarına olan saygısındandır diye düşünüyorum.
Saygılarımla.
Bu şekilde düzenli yaşamak, bunu ömür boyu devam ettirmek, planlı programlı da yaşanabileceğinin
güzel bir ispatı.
Kant'ın o değerli sözü rehber olabilecek nitelikte.
Bizlerle paylaştığınız için teşekkürler.
Hayat öyle hızla akıp gidiyor ki, boşa harcanası dakikalar olmamalı.
Düşündüren bir yazı,tekrar teşekkürler, selam ve saygılar.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeleriniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür ederim.
Çok da işleri salmadan ve de abartmadan planlı yaşamakta fena değildir.
Saygılarımla.