- 1358 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
Mor Elbise
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gecenin en karanlık anında, saatlerin uykuya daldığı bir zaman diliminde Bay Diyangelo kendi kendine konuşuyordu. Onun için zamanın durması diye bir şey söz konusu değildi.
‘’Lanet olsun her yağmurda salyangozlar ortaya çıkıyor, her yanım sanki bunlarla kaplanmış gibi hissediyorum. Kış gelse donup geberip gitseler’’
Arkadan bir kaç gülüşme sesine sert bir ifadeyle karşılık verdi.
‘Aptallar gülüşmeyi kesin, işinize odaklanın zira bizi yarın akşam zor bir yol bekliyor…’’
…
Yağmur sonrası güzel güneşli bir sabahta Edoardo uyanıp banyoya gitti. Yüzünü kurularken aynada gülümsüyordu.
‘‘Oğlum Edoardo bu akşam senin hayalin var. Tembelliğin anlamı yok, çabuk ol ve mutluluğa koş. Yoksa geç kalabilirsin’’
Kapıyı hızlı çarpıp sokağa çıktı. Bir kaç su birikintisinin üstünden atlayıp kendini berber koltuğunda buldu.
‘’Hayde Arnold beni damat tıraşı yap ‘’
Edoardo başını koltuğa yasladı ve gözlerini kapattı. Arnold tıraş fırçasındaki köpüğü yanaklarına yaymaya başladı.
…
Şehirden oldukça uzak geniş palmiyeler arasındaki evde koşuşturmalar vardı. Hazırlıklar son hızla sürüyordu. Çimenlerin orta yerinde su fıskiyesi şimdiden dans etmeye başlamıştı bile. Süslenen masalar her an konuklarını beklerken hafif esen rüzgâr masa örtüleriyle oynaşıyordu.
Eliyle saç fırçasını tutan hamile kadın, aynanın önünde oturan genç kızın uzun saçlarını büyük bir itina ile tarayıp uçlarını fırçaya doladı.
‘’Hazır olur muyum Mea gerçi tören akşam olacak ama yine de çok heyecanlanıyorum’’
‘’Daha vakit var Bambi, heyecan ise güzel bir şey’’
-Adreana demedin bana hiç bir zaman, ama bak büyüdüm evleniyorum ablacığım’’
‘’Sen benim için her zaman küçük saf bir melek gibisin, bunu unutma ‘’
‘’Uf kalbim çıkacak gibi duyuyor musun zeytin ‘’Kedisi patisini karnına çekti kaşları üzgün bir nehir gibi aşağıya süzülüp öyle kaldı.
…
Gölün kıyısında oturan adamlar peşi sıra rom şişesini ağızlarına doğru devirip zil zurna sarhoş olmuşlardı. Bay Diyangelo eliyle sakallarına bulaşan ıslaklığı silerek adamlara aşağılık yaratık gibi davranmaya başladı.
‘’Beceriksiz mahlûklar, ucubeler bu gece benim ölümsüzlük iksirimin başlangıcına adım atacağım. Bir ayık kalamadınız ne işe yarayacaksınız ki anlamadım sizi.’’
Yerinden doğrulup kendinden geçmiş adamları tekmeleyerek göle yuvarladı. ‘ Adiyös beyler çok zevkli oldu sizi cehenneme yollamak ’’
.
Akşam sekiz gibi düğün töreni başlamıştı. Edoardo ve Adreana konukların arasında ilerleyip rahip Sastariko’nun önünde yerlerini aldılar.
- Bu özel ve güzel günde, bu iki insanın evliliğine itirazı olan varsa şimdi konuşsun, eğer yoksa sonsuza kadar sussun.’’
Ağaçların arkasında, tüfeğin namlusundan çıkan mermi bir ok hızıyla damadın sağ şakağını delip geçti. Etrafta büyük bir kaos hâkim oldu. Herkes kaçışıyor konuklar birbirini eziyordu. Hızla kalabalığın içine dalan Diyangelo gelini kucaklayıp atının önüne alarak karanlıkta kayboldu.
Adreana gözünü açtığında nerede olduğunu bilmiyordu. Dağınık saçları açılmış memelerini örtüyordu. Beyaz gelinliğin her yanında kan lekeleri vardı. Büyük bir şok içinde bağıra bağıra ağlamaya başladı.
‘’Benden ne istiyorsun, beni neden kaçırdın, senin kadının asla olmayacağım ‘’
Karşısında oturan adam başını arkaya doğru atarak kahkaha atmaya başladı.
‘’Kadınım ha, bak bu güzel fikir, ölümsüzlüğün başka biçimi ama kadınım olmanı isteyen kim, istesem bunu yaparım, ama istemiyorum, benim için başka ölümsüzlüğün anlamı var, sonsuza kadar bir büyülü efsane .’’
Adreana hala hiç bir şey anlamıyordu ‘ beni niye kaçırdın ‘’diyerek ağlıyordu.
Etraftan yardım bekler gibi çığlık atıyordu.
‘’Bağırma bu lanet kırda seni kim duyacak’’
‘’Ne istiyorsun benden, beni bırak ‘’
‘’Ölümsüzlük iksiri dedim ya , boynuzlu atın kanını bana getireceksin, eğer bunu yapmazsan bütün aileni sevgili damadın yanına postalarım.’’
Aradan bir hafta geçmişti Adreana iyicene kendini kaybetmişti. Arada yanaklarına küçük küçük tokatlar atıyordu, kâbustan uyanır gibi titreme nöbetleri geçiriyordu.
‘’ Boynuzlu at nedir bayım’’
‘’Amma cahilsin konak Bambisi , boynuzlu atın kanını içen sonsuzluk iksiriyle donatılır’ Adam kadının yüzüne doğru kahkahasını bıraktı.
Ertesi gün Adreana’nın üzerindeki mor gelinliği çıkardı. Elini ,yüzünü büyük tasa doldurduğu su ile yıkadı. Saçlarını düzeltip arkadan bir iple bağladı.
‘’Gömlek ve kazağın büyük gelmesi sorun değil ama pantalonum sana iki numara büyük geldi gibi, onu bir bez parçası ile beline tutturunca pileli elbise gibi durur üstünde. Ha hah güzel kadınsın doğrusu.’’
Mangon dağının eteklerine yayılan başaklar bir müziğin düğün dansı gibi sallanıyordu. Adreana başakların arasında kendine gülümseyen Edoardo’yu görür gibi oldu.
‘’Kes ağlamayı artık, asabımı bozmaya başladın. ’Bay Diyangelo tek hamlede attan inerek Adreana’yı yere indirmek için kucakladı. Onu bir süre kollarının arasında tutup ‘ söylesene sakal yakışıyor mu bana , ,sence keseyim mi kesmeyeyim mi ‘‘?
‘’Bak şimdi bu dağdan yukarıya gideceksin, ne zaman senin etrafını sisler kaplarsa, o anda derin bir nefes al sisin içine doğru bırak, bunu defalarca yapacaksın, ama unutma defalarca yap ki nefesinin sıcaklığını hisseden boynuzlu at sana görünsün ‘’
‘’Ya görünmezse ‘ dedi Adreana sinirlenerek .
‘Sinirlenince güzel oluyorsun, kanımı azdırmadan dediklerimi dinlesene be kadın, boynuzlu at sana görünecek. Al bu şişeyi atın kanını bunun içine koyup bana getir, hayde yürü şimdi daha fazla beni zorlarsan neler olabileceğini, sana neler yapabileceğimi anlarsın. Seni burada bekliyor olacağım ‘’
Adreana Mangon dağına doğru tırmanmaya başladı. Aradan ne kadar zaman geçti, nereye gidiyordu bunu bilmiyordu. Kendini birden sisin içinde buldu. Sadece gri kara dumanlar görüyordu. Ellerini iki yana açıp derin nefes alıp bırakıyordu. Çok korkuyordu sanki sislerin içinde kuyuya düşmüş gibiydi. Kendini yere atıp ağlamaya başladı. Uyandığı zaman sisler daha bir çoğalmıştı. Yüzünü yalayan köpeği kucağına aldı. İçini büyük sevinç kaplamıştı sanki.’ Sen nerden çıktın böyle ‘‘ Köpek kucağından atlayıp birdenbire gözden kayboldu. Adreana yine derin bir nefes alıp verdiği zaman sis yarıldı ve önünde tek boynuzlu at göründü. Atın mor gözleri Adreana’nın gözleri ile birleşti.Adreana pantalonunun cebindeki bıçağı çıkardı ve…
Ağaçların toprağa tutunan kılcal damarları o an incelmişti sanki. Yer yer toprak göçükleri oluşmuştu altlarında.. her an devrilecek gibi duruyorlardı…
Aysu
YORUMLAR
Mor Elbiseli Şiir
rüzgâr mangon dağlarını
öpüyordu
palmiyeler fermuarlarını
çekerken göğe
bulutlar kahkahasını
nehre bırakırken
yağmur haylaz çocuk gibiydi
Adreana’nın saçlarında
...
gölün ağzında küfürler bilendi
rom şişelerinde kin,
ateşe açılan bir kapı:
kıyamet...
Edoardo’nun şakağını öpen
kıraçlı bir kurşun vaveylası
ve ölüm...
beyazlıkta kan yanıkları
çığlıkla ağlayan perçemlerin
üryan sinesine
hasir yamalanışları
Adreana’nın
...
türabında yıkandı yüzü
palmiye yalnızlığında kadın
eskiyen gözleri
mor elbiseli gelinliği...
Bay Diyangelo bir fırtına kadar
öfkeliydi
sakallarını avuçlarken
Adreana’ya anlatırken
tek boynuzlu atı
...
mangon dağlarının gözü
kararmıştı
sis kırığı havanın rutubetinde
bütün ağaçlar şıvga dallarını
düşürmüştü
bir güz sancısının sanrısında
elf bakireleri ağlarken
Andreana’ya
ve
sis yarıldı
beyaz tüylü uzun yeleleri öptü
rüzgâr
iri gözleri gülerken tek boynuzlunun
Andreana’ya
Mori Kız :)
01:27 / 21.01.2012
Sen ne dersen de, noktalamalar ve intizam yazıya bambaşka değer katıyor. İşte bunu bu yazıda gördük. Sıradışı anlatımın olması gereken şekilde aktarılmış, çok da güzel olmuş bana göre.
Şahsen öykülerde yabancı isimler kullanılması tuhaf gelse de, isimler kurguna yakışmış. Bu isimler yerine Türkçe isimler konulsaydı, aynı ahenk olur muydu, tartışılır.
Velhasıl, geç okudum ama, çok beğendim.
Sevgiler benim toprak kokulu deli kızıma...
Güzel bir öykü, her zaman olduğu yazılarınızı okumak bana keyif veriyor; sade, içten yazıyorunuz. Mor:zenginliği, asalet, lüks ve ihtişamı çağrıştıran bir renktir. Özellikle açık tonları rahatlatıcıdır. Hayal gücünü arttırarak şevk ve ilham verir. Konsantrasyonu arttırır.
Mor rengi seven insanlar genellikle, ruhsal dünyası ön planda olan, ağır başlı ve asil ruhlu kişilerdir. Duyarlılıkları fazla olduğu için sanat dallarında başarılı olma ihtimalleri daha fazladır.
Sevgimdesiniz ve kutluyorum