YORUMLAR
Abim işte ısınmaya başlayan olaylar başladı daha da ısınacak onuda tahmin edebiliyorum. Bu bölüm tıpkı rahmetli kemal sunal ın şener şenle oynadığı bir filmin bir karesini aklıma getirdi. Ağa onu kovsun diye atılmak için elinden her türlü şeyi yapmaya çalışan uşağı hatırlattı.:-)
ben paşazadeyi tutum bu çocuk korkunç zeki. Bu zekasını derslerinde yapsa zaten geçerde eee işte yapı....
abim eline sağlık
en derin saygılarımla....
Kemnur
offf kalem usta olunca nefessiz okuyorsun yazılanı...tebrik ve dahi selamlarımla
Kemnur
Bu seriyi görüp, okudukça edebiyata olan güvenim geri geliyor...
Gerçekten sıkıldığım bir şey için, vitamin hapı gibi.
Kemnur
halil kaya çok sabırlı hocaymış aslında dayağı haketti bitemiz dövüp yinede seni geçirmeyeceğim demesi gerekiyordu ama dayak eşeğe atılır ve eşşeklere güzel yazı okuduk bakalım paşazadeye neler olacak
Kemnur
Ayyyyyy benim dövesim geldi valla. Ne sabırlı müdürmüş. Şaka şaka hocam. Okudukça merak uyandırıyor. Çok güzeldi. Saygılarımla...
Kemnur
Kemnur
Değerli dost.
Yine bir solukta okudum yazını. Her zamanki gibi heyecanlı ve sürükleyiciydi. Bu aptal Paşazade hâla anlayamadı galiba dayak yerse özel adam olamayacağını.
Yazının hemen başlarında iki nokta dikketimi çekti: 1-kürdanlarla dişlerini karıştırarak yemekhane kapısından çıkarak.....Bunun yerine kürdanlarla dişlerini karıştırıp yemekhane kapısından çıkarak yazılsa daha iyi olur kanısındayım. 2- “ister fakir ol, ister fukara, her yemekten sonra ister bi cigara!“ .......Çocukar bu şekilde biliyorlardır mutlaka....Ama aslı: “ister zengin ol, ister fukara, her yemekten sonra yak bir sigara'' dır.
Selam ve sevgilerimle.
Kemnur
İstanbul’a giren yolda ilerleyen kamyonların görüntüleri üzerinde geçen jenerik finalinde, bir kamyonun şoför mahallinde yanında muavini, direksiyon başında şoförü görürüz, ikisi de uyuklamaktadır, önce muavin (Hayati Hamzaoğlu) uyanır, şoförün de uyuduğunu görünce, ağzına iki sigara koyar ve yakar, birini şoföre (Kadir Savun) verir, sigaraları içince toparlanırlar, İstanbul’a az kalmıştır… (Gecelerin Ötesi / Metin Erksan)
Özellikle erkeklerin kendisine ikram ettiği sigaralara karşı “yak da ver” diyen bir sosyete gülü Feride (Çolpan İlhan)… (Zümrüt / Lütfi Akad)
Aralarına sızdığı bir çeteye kendisini pısırık biri diye tanıtan bir ajan (Göksel Arsoy), kendisine silâh talimi yaptıran çete elemanının (Öztürk Serengil) ağzındaki sigarayı, kazara vurmuş gibi, özellikle düşürür… (Melekler Şahidimdir / Süha Doğan)
Yıllar sonra İstanbul’a dönünce, yeni palazlanmış bütün yeraltı dünyasının husumetini üzerine çeken bir eski kabadayı (Yılmaz Güney), çetelerle hesaplanması sonucu, hepsini telef ettikten sonra, polis sirenleri yaklaşırken, birlikte mücadele ettiği arkadaşının (Yıldırım Gencer) verdiği “sigara”yı yakar ve beklemeye başlarlar… (Canlı Hedef - Kızım İçin / Şerif Gören - Yılmaz Güney)
İlk filmlerinde stilize edilmiş Doğu Anadolu (biraz Arap ve egzotik ABD filmleri, özellikle Rudolf Valentino izleri taşıyan) kostümlü Hüseyin Peyda’nın, kentte (ve kent giysileri ile) yaptığı ilk filmlerden birinde, (adı?, hatırlayamadım) Peyda içtiği sigarayı eline alacağı zaman, serçe parmağı ile yüzük parmağı arasına alarak, tekrar ağzına götürmek üzere aşağı çekiyordu…
Kendisi için dövüşen Halil’in (İzzet Günay) önüne durunca bıçakla yaralanıp, kaldırıldığı hastanane yatan Sabiha’yı (Türkan Şoray) bekleyen Halil içtiği sigaraları masanın üzerine duran Sabiha’nın kendisine hediye ettiği tabakadan (…“tabakam senin yadigârın” - O. Veli…) alır… (Vesikalı Yârim / Lütfi Akad)
Sezer Sezin’in ağzında dumanı tüten sigara, direksiyon başında, elle yapılmış film afişindeki resim… (Şoför Nebahat / Metin Erksan)
Daha bir çok filmde sigara üzerine yapılan espriler, muhabbetler, birbirinden yakılan sigaralar, bir şeyi beklerken, bastırıldığı küllükte öbeklenmiş ve beklenilen yerde çiğnenmiş - ayakkabının ucu ile ezilmiş sigara izmaritleri, -özellikle lüks kapalı mekânlarda- söndürülmeden yere atılan sigara izmaritleri, erkekliğin kanıtlanması için özellikle gençleri, daha doğrusu yeni yetme gençlerin –“havalı”- sigara içme pozları, masum genç kızlara, hayata karşı koymanın başlangıcı imiş gibi ile önerilen içki ve sigaralar, vamp kadınların tuzağına düşürmek istediği kahramanımızın karşısında sigara içerken alınan “müteharrik” pozlar, kumar, içki masalarında üst üste içilen sigaralar, atlatılan bir badireden sonra yakılan -çoğunlukla- yarım sigaralar… Bahane mi yok, toplumumuzda yerleşmiş deyimi ile “İSTER FAKİR OL, İSTER FUKARA, HER YEMEKTEN SONRA YAK BİR SİGARA". Bu deyime gerek bile yok, Yeşilçam süreci, sigara içirme bakımından hayli etkili olmuştur, toplumumuzda. (Zaman zaman bundan doğan zararları gösterilmiş olmasına rağmen, oyuncuların sigara içerken gösterdikleri keyif etkili olurken, bu nedenle -hele ilerlemiş yaşlardaki, dedelerde- gösterilen zarar o kadar etkili olmamıştır.) TV.mizde gösterildiği, tek kanal günlerinde, hayli ilgi gören dizi Dallas’da oyuncular her fırsatta, bardaklarını şişelerden doldurup içki içmişlerdir ama sigara içen hiç yoktur, oysa ABD sinemasında da sigara içilmesi az özendirilmemiştir.
Sigara içilmesi yasağının kapsamının genişletilmesi aşamasına geldiğimiz şu günlerde, sinemamızın -belirgin dönemi- Yeşilçam’ın yaptığı bir iki çağrışımı belirttim yukarıda. Yeni filmlerde yok mu, olmaz olur mu ama ben eski örneklerden bir kaç tane seçtim (hatırladım). Birde tam bir komedi olarak TV.lerdeki film ve dizilerde sigara görüntülerinin kamufle edilme çalışılması var ki, tam mizah…
Haaa, başlıktaki Yak Bir Sigara ne mi? O sinemamızda tek “örnek” olan, adında sigara kelimesi geçen, filmin adı: İster Fakir Ol İster Fukara - Yak Bir Sigara / Site Film (İlham Filmer - 1960 / Yönetmen - Senaryo: Agâh Hün / Görüntü Yönetmeni: Ali Yaver / Müzik: Nedim Otyam / Oyuncular: Muhterem Nur - Agâh Hün - Oktar Durukan - Reha Yurdakul - Muzaffer Nebioğlu - Osman Zıt (Altınay) - Cevat Kurtuluş - Hakkı Haktan - Ersun Kazançel - Konusu: Köy filmi (??!!) -
(Kaynak: Özgüç - Türk Filmleri Sözlüğü, Cilt: 1)
DERSENİZ Kİ, "İSTER ZENGİN OL, İSTER FAKİR..." ŞEKLİNDEKİ DEYİŞ YANLIŞ MI? YOOO...O DAHA DOĞRU OLANI ELBETTE, AMA MİZAHTA, FAKİR FUKARA EDEBİYATINI VURGULAMAK İÇİN, YANİ NE KADAR FAKİR OLURSAN OL..." DİYEBİLMEK İÇİN BİZİM KULLANDIĞIMIZ BİÇİM DE YUKARIDA Kİ KAYNAKÇADAN DA GÖRLECEĞİ ÜZERE PEK ÇOK TÜRK FİLMİNDE KULLANILABİLMİŞTİR...AYRICA MİZAH AZARLARINDAN KULLANANLAR DA VARIR, AMA BURADA UZATMAMAK İÇİN ONLARI ANMIYORUM... SAYGIYLA
sami biberoğulları
Oldukça uzun bir izahat göndermişsin teşekkürler. Ben halkımızın ağzında söyleniş şeklinin senin yazdığın gibi olduğunu biliyorum zaten. O bakımdan çocuklar öyle mi biliyorlar diye sormuştum.
''İster fakir ol ister fukara'' şeklindeki söyleniş dilimize bu şekilde yerleştiği halde yanlıştır. Onu vurgulamaya çalıştım. Çünkü bu şekilde söyleyince '' İster fakir ol , ister fakirler'' şeklinde bir anlamı oluyor.
Her neyse. Eski Türk filmlerine gitmek oldukça güzeldi yine de.
Selam ve sevgilerimle.