- 3394 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
Çocukluk Anılarım_4
Deredeki Sefam mı? Cezam mı?
Ablamlar çaya gidip çamaşır yıkayacaklarmış. Çamaşır teknelerini omuzlarına aldılar, tahtadan bir tokmak ellerinde, bana da kil dedikleri bir şeyi verdiler çıktık yola. Zaten çay çok yakın fazla yorulmadan vardık. Hemen çamaşır teknelerini suyla doldurdular. İçine de çamur gibi krem rengi olan kili koyup erittiler. Çamaşırları o suya bastırdılar. Suya elimi soktum yine çok soğuktu. Buz gibi bir suda nasıl temizlenecekti ki kirli çamaşırlar. Hiç aklım almamıştı bu durumu. Çamaşırları beklerken bizde biraz sohbet ettik.
Kiraz yengemin hükmü geçiyormuş evde. Ablamlar karşı gelemiyorlarmış. Karşı geldikleri an dövüp, sürekli söyleniyormuş. Amcamda karısını dinleyip dövüyor ve kızıyormuş kuzenlerime. Onlarda evde huzursuzluk olmasın diye susmayı tercih ediyorlarmış. En küçük kuzenim bana dönerek ‘’ Analığım artık sana gaf biçer, yandın’’ dedi. Ablam susturdu onu. Sadece bana ‘’ Analığımla hiçbir yerde yalnız kalma sakın’’ diyerek uyardı. Hiç bir şey anlamamıştım. Sorduklarıma da cevap alamadım. Düz bir taş bulup çamaşırları o taşın üstüne koydular. Tokmakla vurmaya başladılar. Temizlendiğine karar verip durulayıp teknelere koydular. İlk defa böyle çamaşır yıkandığını görmüştüm. İşin ilginç tarafı tertemiz olmuşlardı. Evin yolunu tuttuk beraber.
Annem bizi öğle uykusuna yatırırdı. Yine öyle yapıp odaya aldı bizi. Yatmadan önce
‘’Sen sakın bir şeye karışma, baban yokken sakın beni kiraza bulaştırma.’’ dedi. Neden diye sorduğumda ‘’Sen ne diyorsam onu yap’’ cevabını aldım. İyice meraklanmıştım. Kimdi bu kiraz yengem. Neden kimse yaptığı haksızlıklara ses çıkarmıyordu. Kuzenlerimden duyduklarımdan sonra amcamdan da umudum kalmamıştı.
Bir türlü uyuyamıyordum. Yola çıkmadan önce babam anlatmıştı, dereye girer eğlenirlermiş. Bende annemden gizli mayolarımızı bavula koymuştum. Annemler komşuya gitmişti. Sadece dedem vardı evde. O da nasılsa bizi göremezdi. Hemen kardeşimi uyandırdım. Mayolarımızı giyip çıktık evden. Bizi gören büyük küçük kim varsa takıldı peşimize dereye kadar gittik. Lakin aralarında konuşup, elleriyle bizi gösterip sürekli gülüyorlardı. Suya girdiğimizde ilk başta çok üşüdük. Ben bir süre sonra alıştım. Kardeşimse denizde alt çenesi titreyen biriydi bu suda nasıl üşümesin ki. Tir tir titreyip başladı ağlamaya. Bir anda bir el kulağımdan çekiştirdi. Kafamı çevirdiğimde annem ateş saçan gözlerle bana bakıp söyleniyordu. Bir havluyu bana sardı bir havluda kardeşime sarıp kucağına aldı. Beni de elimden çekiştiriyordu. Eve girdiğimizde bir güzel sopada yedim. Köylülerden biri anneme haber vermiş. Annemi hiç bu kadar kızgın görmemiştim doğrusu. Köyde öyle mayo giymek çok ayıpmış. Hele kızların ki daha çok ayıpmış. Ben nerden bilebilirdim ki. Bütün köye rezil olmuştuk. Tam o sırada küçük amcam geldi adı Mehmet. Annemin elinden aldı beni. Sayesinde kurtulmuştum. Canım amcam benim.
Mehmet amcam aldı beni kucağına evine götürdü. Ahıra girdik bir at seçti dışarı çıkardık. Eline bir şey aldı ata uzattı, at hemen yalamaya başladı. Atın yaladığı kaya tuzuymuş. Benimde elime biraz verdi. At benim de elimi yalamaya başladı. İlk başta çok korktum. Sonrada gıdıklanmaya başladım. Çok güzeldi. Biraz sonra beni ata bindirdi. Tek başıma ilk defa biniyordum ama ayaklarım üzengilere yetişmiyordu. Tabi amcam yanımda ve dizginler elinde, dolaştırıyor beni. Yani atın idaresi amcamda. Bense sanki atı ben idare ediyormuşum gibi bir havalıyım ki sormayın. Sonra sırayla kendi çocuklarını bindirdi. Eve geri döndüğümüzde yengemle tanıştım. Sıkı durun şimdi. Yengemin adı Gülgüzel. Ama hiç güzel değil ki neden bu adı koymuşlar diye düşünüyorum. Köyde kaldığım o kısacık zaman da öğrendim ki insanları görünüşleriyle değerlendirmemeli. Yüzü ismine uymuyor ama yüreği adından da güzel. Bunu çok küçük yaşta öğrenmiştim. Mehmet amcamın maddi durumu Ali amcama göre iyi değildi. Lakin evlerinde bir bütünlük ve huzur vardı. Evleri küçücük, hayvanları daha azdı. İki kız iki oğluyla çok mutluydular. Allah rahmet eylesin Gülgüzel yengemi Ankara’da komşu evin bahçe duvarının üstüne yıkılması sonucu kaybettik.
Adetmiş, büyük olduğu için zorunlu olarak Ali amcamın evinde kalmalıymışız. Ablam gelip beni aldı. Davarlar geliyormuş, karşılamaya gittik. Hayvanları toparlayıp ahıra sokmasını hayranlıkla izledim. Sıra sağmaya geldi. O kadar kolay sağıyorlar ki zannettim ki bende sağabilirim. Hemen denemek istedim. Lakin imkânsız, hayvan ben geçince işin başına başladı kıpırdamaya. O kıpırdadıkça ben korkup kaçıyorum. Sonunda pes ettim ben bu işi beceremeyeceğim. Ablamlar iki elden sağma işini bitirdiler. Sütleri mutfağa taşıdık. Süzüp guşganayı ocağa ( ocakta şu bildiğimiz şöminenin el yapımı hali ) koydular. Bu sütlerden tereyağı, yoğurt, peynir ve ayran yapıyorlarmış. Sonunda amcam geldi. Aynı kişiler yer sofrasına oturduk yine. Amcamı pür dikkat izliyorum. Ama boşuna hiç oralı değil bile. Tabağımdan biraz yedim sonrada sofradan kalktım. Kiraz yengemin gözleri üzerimde, bende hiç ona bakmadan tabağımı alıp üç kuzenimin yanına gittim. Ekmeği de çok aldım yanıma. Onlar mutfakta çalışıyorlardı. Beraber yedik afiyetle. Oh! Canıma değsin, azda olsa içim rahatlamıştı biraz. Amcam ve kiraz yengeme olan öfkem geçmiyordu bir türlü. Kiraz yengemin planlarından da haberim yok tabi.
Amcam dereye mayoyla gittiğimizi ve bu işin benim başımın altından çıktığını da öğrenmiş. Çok kızgın, başlıyor konuşmaya. O konuştukça annem beni sürekli çimdikliyor, sesimi çıkartmayayım diye bir uyarı yapıyor. Çare yok dinliyorum. Tüm köye rezil etmişim onları. Babam gelince söyleyecekmiş. Buna benzer sözlerle güzel bir nutuk çektikten sonra yatağımdayım. Günüm aslında çok güzel geçmişti. Bir sürü şey öğrenmiştim. Sabah erkenden tekrar kuzu sağmayı deneyeceğim hayaliyle uyumuşum.
18.01.2012____________Seher_Yeli
YORUMLAR
benimde özel bir birliğim vardı isimleri illa acaba diye konulmuş ama gene de dilekleri kabul olmamış.. mustafa kaplan (ufacık kedi yavrusu gibi sevimli).. fikret doğrugöz, hüseyin gedikli, bayram düzgün vs vs inan..
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
İbrahim Çelikli.
heybeli bendim
Öyküyü okurken videoyu izledim,hüzünlendim..Bu benim yaşantım..
Annen mutlaka sana söylemiştir...Ay! balam başımıza taş mı yağdıracaksın....Güzel çocukluk anıları....Geçmişini,yöresini,geleneklerini gururla cömerçe anlatmak buna denir..Bu bizim gerçeklerimiz...
...Çok sağ ol ,köyümü yaşar oldum......
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Çok tşkrler. Saygılarımla...
ÇOCUKLUĞUMUN GEÇTİĞİ TOĞRAKLARA, KOCA ADAM OLUNCA GİTTİĞİMDE , ÇOCUK BEDEN VE AYAKLARIMLA GEZDİĞİM, BANA ÇOKKKK BÜYÜK VE UZAK, GELEN MEKANLARIN, OBJELERİN O KADAR DA OLMADIĞINA ŞAHİT OLDUĞUM KÖYÜME BU DİZELERLE TEKRAR GİTTİM, DİZELERE KONU HADİSELERİ BEN DE YAŞADIM, KALEMİNİZLE YAŞATTINIZ
MİNNETTARIM
SAYGILARIMLA
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Çok tşkrler. Saygılarımla...
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Kişi odur ki, hüzünlenip, gülümseyebilmeli,
şu sineler, yürekler, okunmuyorki be gülseli,
hangisi fasit, acep hangisi oysa seni seveni.....
Demistim Yazimin birinde.....
Sanki üstte yazilanlari koklarcasina
Amcaya ve kiraz yengeye selamlar
Basarilar vede Tebrikler Sevgili Seher_Yeli
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Çok tşkrler. Saygılarımla...
Sevgili gelinciğim, senin çocukluk anıların beni de çocukluk anılarına götürüyor. Ben kasabada
yaşadığımı sanırken köyde yaşıyormuşum.Çayda çamaşır yıkamak falan.Annem sırtına içine çama
şır koyduğu kazanı yüklenir giderdi.Orada götürdüğü odunlarla kazanın altını yakardı.tabii kazanı önce çay suyuyla doldururdu.Bizler yanında figuranlardık. Önce çamaşırı kille sabunlar sonra ka
zanda kaynatırdık.Senin anlattığın ucu tokmaklı tahtalara biz tokaç derdik.Bir gün sağ elim tokaçın altına kaydı ve parmağımı nerdeyse ezdi.Doktora gittik.İki iğne vuruldu o yüzden.Çocukken çaydan çıkmazdık.
Seni yürekten kutluyorum,senin annen de benimki gibi dayakçıymış..
Selâm ve sevgiler..
.
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
ya var ya kiraz yengeye çok sinir oldum
o kadar güzel anlatıyorsun ki sanki yaşıyoruz okurken gelinciğim
devamını merakla bekliyorum harikaydı
Tebrikler ....
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Öğle sıcağında evdekileri uyutup kaçarak köyün sulama arklarında suya girerdik.Ne kadar dikkat etsem her seferinde rahmetli anacığım anlardı:))Meğerse hep atletimi yok fanilamı ters giyermişim...sizin dere macerası bu anılarla gülümsetti beni:))Kaleminize sağlık...
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
gülgüzel yengenin mekanı cennet olsun Allah rahmet etsin önce....o mayo yakar tabi kara kız ne sandın köyü))....ayrı yemek yeme durumu da ilginç geldi sana değil mi ama bizde bir kaç yıl öncesine kadar öyleydi)).....sonra birden devrim oldu.....tabular yıkıldı....iyi mi olsu kötü mü ama köyümüzü de kültürümüzü de vurdu......hadi bakalım sonra noldu?...........buraya kadar ellerine sağlık...
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
çok güzel ben deniz çocuğu olduğum için mayo falan normaldiama ananemin köyünde limanda normal kıyafetler üzerimde ayağımın birini bir motora diğerini yanındaki motora koydum ağabeğim motorun birini ittibenim bacalar açıldı açıldı ve ben şlopdiye denize allahtan evsahiledeydi de ıslak üstümle eve gitmiştim onu hatırladım çok güzeldi tebrikler yüreğine sağlık
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
anılar su gibi akıp gidiyor..
durdurabilene aşk olsun..
sevgilerimle..,
selmlar..