- 440 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
plan ve karar.... ardahan öyküleri 256
Zelhem gitti dersem inanır mısınız?
’Plan’ lafı; ’plan’ lafı!
Müdrikemde: ben, plan kavramından bilcümle anladığım şudur efendim!
EFENDİME ĞHURA BEJEM!
Plan kelimesi bizim topluma Tanzimatla Fransız lisanından intikal ettiğini düşünüyorum.
Tanzimatla intikali tabii ki bir tür ’Küreselleşmenin’ tedbiren sezilmesi ve tedbiratın alınmasıydı ki!
Evla olan da buydu.
Plan’la sorunumuz: Anlamsal anlaşımı ülkemizde hakikate uygun mudur?
Aha derdimiz ve ’kaile’ miz!
Ben plan’ı anlatacağım... şimdi aklıma birşey geldi: KAİLE kelimesi var mıdır? Ben mi kurguladım. ben mi uydurdum!
Ben nice yaratıcı insanlar görmüşem ki. Bir damar bulup hayat’a çıkamayıp. Yaratıcı enerjileri kelimelere döken evkadını, nöker, boşgezen, kaldırım mühendisi... getirip geliyordu.
EL’AN VİTAL: hayat titreşimleriyle hudutsuz sezerler... getirip geliyordular.
- Sonramayın!
- Eci, beci,ko!
İspanyol turist’e darığıp eliyle, beden diliyle işmaredip: " fotoğrafımı çek!" demeye getiriyordular.
İyi’de ELAN VİTAL NEYDİ?
Ne yaman laf deyip adam:
" Tiyatro sahneliyorum. Roman yazıyorum. Şarkı yazıp söylüyorum. Sinema tarihine YURTTAŞ KANE filmini kazandırdım. Resim yapıyorum. Heykel çalışıyorum... ben bu kadar kalabalıkken, konferans vermeye geldiğim Şikago’da bu salon niye bu kadar TENHA?"
SİZ NİYE BU KADAR TENHASINIZ!
-HA BAB- BAM HA!
- ADAM HAKLI!
... SEVDADANDIR DEDİ ANNEM ALDIRMA. ( Feridun Düzağaç’ı severim.)
Geçtim düşler sokağından bir gece vaktiydi.
Ardahan düşlerde rüya görüyordu. yana yattıydı...
Ardahan’a doymadım!
Ardahandan geçtim bir gece vaktiydi!
Sevdadandır dedi annem: aldırma dedi aldırma!
Aşk tuttu elimden... ben kuşlardanda küçüktüm.
Ardahandaydık. Çocukluğum ve ilk gençliğimiz, bir levhaya yazılmış bir renksiz yazıdaydı.
Ardahanda ağlardım birbaşımıza: Ardahan’ın o zaman gençleri dört bin, beşbin deyinen!
Varlık’ımız tabelaya yazılmış yazıydı. Cisimsiziz... " Yalan etme ola yalan etme."
Ne vejimize! Ne talaşımızaydı!
Yazı değil miydik? Sermayesi neydi? Geldik, geldiğimiz köy, köyü bilmiyoruz.
Bilenini göreniniz var mı?
Gidiyoruz, gideceğimiz köyden geleni, göreniniz var mı?
Düş satıyorum almamışlara.
Talaşımıza mı?
Vejimize mi?
- NİYE BU KADAR TENHA SOKAKLAR...
BİR GECE VAKTİYDİ: ARDAHAN SOKAKLARI!
TENHAYDI, TENHAYDI!..
Ardahan sevenim tenhaydı; sevmeyenim tenhaydı.
Tekne kazıntısı çocuktun. Bir böyle kadardın. Ne yaman büyüyüpsen ola sen ele!
Planladın mı büyümeyi.
Öz kaynaklarınla mı yekeleştin! De göröm da!
Plan karar demekmiş iki gözümün iki nuru...
Ve ne çok yaldanmışım. Düzbilememişim.
Kararvermek, plan yapmakmış, hııı...
Karargah kelimesi gözümü açtı. Planlama yeri demekmiş?
Plan karar demektir, tamam anlaşıldı. Çözdüm işte.
Gelişigüzel kelimeler söylenir, işte; cin vurur başıma ifrit çıkar!
Plan kelimesi ezber kullanıyor çok insan tarafından.
Karar almak icrai iş değil ki. Karar almak kararlaştırmaktır. Olur veya olmaz. Planlamak bir senaryo hazırlamaktır.
Eğitim sektöründe planlamayı gençler proğram ile karıştırırlar. Planlamayı harfiyen uygulanacak bir ikon zannına kapılırlar. Hayır bu proğramatik şey ile karıştırılıyor. Derslere giriş çıkış saatleri mesala, proğram ve proğramatik husustur. Burada saatlerin sayısal değeri niceliktir ve şaşmaz unsurdur. Ama plan içinde kararlaştırılmış bir çizelgedir. Asla PLAN değildir. Planda yer alan bir unsurdur. PLANLA KARIŞTIRILMAMALIDIR!
Karar-i olan, senaryolaştırlmış bir kurgu atlanılmamalı ki henüz icra-i şey değildir. İcra-i yani tatbiki, yapım unsurudur. Yapım kuşağında kararlaştırılmış şey yapılabildiği kadar yapılır. Hz. Muhammet’in bir hadisinde: " Aslolan hayattır" derler. hayat senaryoya uyacak diye beklenmez. Senaryo hayata uyarlamaya gayret edilir.
Eğitim de, iş te. fabrika da plan için riayet edilecek şey budur.
Eğitimde çok gördüğümüz yanılmak şudur:
Plan hazırlanmıştır ve yüz de yüz olmasını beklemek umulur. Planın nicelik kısmı için bunu ummak doğrudur. Ders saatleri, tatil günleri, çalışma günleri... planın nitelik kısmı için herhangi ir sayısal beklentiye girmek doğru olmaz. Çünki hayat canlılığında ayakta kalmak için mücadele etmek en iyi plandır.
Afrikaya ve Norveç’e aynı planlarla iki ayrı öğretmeni yollayalım:
Birinci öğretmenin karşılaştıkları: Okul yok. Ağaçların altında ders yapacak. Tahta yok. Siyah tenek üzerinde yazacak. Silgisi var. Kullansında dursun! Öğrencisi üç taneymiş...
Norveç’e gönderdiğimiz öğretmen aynı plandan bir tanede onda vardı. Köye yollamışız meğer bunuda. Lojmanı varmış. sıcak su evin içindeymiş. Öğrencileri üç yabancı lisan bliyormuş. Öğretmen bir lisan biliyor fakat...
Hayatın nicel yanı karar verdiğimiz gibi, ona uyar. Hayatın nitel yanı: kararverdiğimiz şeyleri icra etmede yüz de yüz " ÇUK " oturmaz.
İcrai ve tatbiki bir olgu olan planlamak, hiç bir kayıt ve şerait’e uymaz hayat’ın eteklerinde uğraşmak ister! Mücadele ve yeni öğrenmelerle becerdikçe başarmışım diyebileceğin süreçtir. Hepsi bu!
Planı yanılgılı algılamak ve başka kavramlarla karıştırmak başta kişiyi geriletir.,geliştirmez.
Hayatta başarılı kişiler, planlamanın ve icranın, proğramın ne oldukları hakkında ayırtlı bilgi sahibi olan kişilerdir.
YALÇINER YILMAZ
21-01-2012
ÇANAKKALE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.