- 492 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
“KOCAMAN CÜMLELERİN ARKASINDAKİ MİNİCİK HAYATLAR ”
Varlığımızın oluşumu,tükenişin zayıf ve cılız cümlelerinde saklanıyor...bir garip türkü var dilimizde,söyledikçe garipleşiyoruz ve garipsiyoruz. Nedensiz hallere düşmenin ve açıklayamamanın,anlayamamanın ıssız,karanlık yollarında başımız yere eğik yürüyoruz. İçimiz acılı ve aklımız çatallaşmış. Tüm soruların binlerce cevabıyla adımlar atıyoruz.
Hayatımız Aklımızın ve ruhumuzun neresinde bilmiyoruz,bir ilahi akıl var mı ve biz “anlamlı bir bütüne” nasıl ulaşabiliriz.
Parçalanmış akıllarla dünyanın ahvaline dair açıklamalar yapmak oldukça kolay ve basit iken Alemin neliğine ve hayatın anlamına dair doyurucu,hakikate yakın ve aydınlatıcı tasavvurlar oluşturmak hepimizin de malumudur ki oldukça zor. İşte bu sebepten ilahi aklın mümkün olup olmayacağı,olacaksa bunu nasıl gerçekleştireceğimiz konusunda birtakım açıklamalar yapmamız gerekiyor.
İlahi aklın varlığımızı nasıl anlamlandıracağı,hayatımızı nasıl değerlendireceği,aleme hangi gözle bakacağı konusunda bazı işaretler var ve fakat modern dünyada ilahi aklın hakikatine tam anlamıyla vakıf olmuş değiliz...ilahi akla dair konuşmalar serdedebiliyor veya biz buna dair kapalı-açık bir takım açıklamalar yapabiliyoruz,iç dünyamızda ilahi akla dair bazı parça bilgiler veya birtakım yüzeysel yargılar var...Ve fakat bunları açıklarken bile modern dilin içindeki bir takım süreçlerle ilahi aklı açıklamakta zorluk çekiyoruz.Hissiyatımızın dilini somutlaştırmakta güçlük çekiyoruz. Ama yine de ilahi aklın varlığına ve neliğine dair bir takım açıklamalar yapmaya çalışıcağız.
Yaşadığımız hayatın,içinde bulunduğumuz varoluş tarzının bize sunduğu imkanlar muvacehesinde parça parça bilgi sahibi olmakla beraber tümel bir bilgi merkezine doğru yürümekteyiz. Elimizdeki bilgiler ve yaşadığımız tecrübelerle kendi bütünlüğümüzde ve alemin bütünlüğünde ışıldayan ilahi aklı görmeye ve hissetmeye çalışmalıyız...
İlahi akıl,parça parça bilgilerimizin çevresindeki hale gibidir. Ve bu hale, soyut olan yönümüz kadardır. Çünkü bilgimiz ve deneyimlerimizle durduğumuz noktadan bilgi ve deneyimlerimizin genişliğine,derinliğine göre çevremizdeki ilahi haleyi görebiliriz.
Hislerimizin tınısını dolayımsız duymaya başladığımız andan itibaren ilahi hikmete yüreğimizde ve zihnimizde bir kapı aralamış olacağız. Tüm varoluşların çevresindeki haleler ilahi akla olan yakınlıkları nispetindedir. Aklımızla kalbimiz arasındaki koşuşturmaca,sürtüşme,dengesizlik ve denge ilahi akılla olan yakınlığımızı veya uzaklığımızı ortaya koyar.
Hissiyat ve akıl hayatımızın iki ayrı noktası. İki ayrı bakış açısı,iki ayrı dünya ve fakat bunlar birbirleri ile içiçedirler ve derinden bir bağlantı içindedirler. İnsan hem Yaşam içinde hem de kendi iç dünyasında bir takım tecrübeler kazanır. Bu Tecrübeler birbirleri ile iç içedirler,aralarında zamanla ilgili olan bir takım derece farkları vardır. Hissiyatımızda bir şekilsizlik ve bir sebep üstülük vardır. Akılda ise şekiller ve sebepler daha nettir,daha bellidir. Hislerimiz her daim önde yürürler ve akla öncülük ederler. Hisler aklın çevresindeki haleler gibidir.
Aklımızdaki bir takım fikirler bizde daha önce duygu noktasında mevcut iken daha sonra fikir haline gelebilmişlerdir ve şu an bizde hissiyat noktasında bir takım belirtiler bir takım alt yapılar vardır. İşte bu anlamda duygumuz ve düşüncemiz arasında bir bağlantı,bir bütünlük söz konusudur. İç dünyamızda bir duygu ortaya çıkar çıkmaz o duygunun düşüncesi de hemen onun yanı başındadır. Tüm düşüncelerimizin beslendiği ve ortaya çıktığı nokta hissiyatlarımızdır...
Bu noktada ilahi akıl ,hissiyatın derin sularından geçerek kendini kelimelerin gerçekliğinde sergiler. İlahi akıl,duygularımızdan düşüncelerimize akan noktaların toplamıdır ve bu toplam insanoğlu yaşadıkça devam edecektir. Çünkü Hakikat ihata edilemez...
İlahi akıl,insanların yaşadıkları hayatın,alemin ve insan varlığının gerçekliğinin Allahın Muradı nokta-i nazarından görülmeye çalışılması neticesinde ortaya çıkan bir meyvedir ...
İlahi akıl sahibi insan hayatı,insanı ve alemi “vahyin gerçekliğinin” içinden görmeye ve yorumlamaya başlar. Yani gerçekleşen “Varlığımızın Bütününün” rahmana teslim edilmesidir. Bununla birlikte şunu söyleyebiliriz; İlahi akıl manevi tecrübelerden ayrı düşünülemez,yaşadığımız dini-manevi tecrübelerle beraber ilahi aklımız billurlaşır,netleşir ve berraklaşır.
Modern zamanlar insana dünya ile sınırlanmış,dünya verileri ile çepeçevre sarılmış aklı dikte ediyor. Bu akıl kendimizin dünyaya teslim edilmesidir ve tecrübelerimizin tamamının dünyada yoğunlaşmasıdır. Yazgımızı gözlem ve deneye tabi tutan dünyevi akıl;hayatı,insanı ve alemi kutsallıktan uzak bir şekilde yorumlar. Bu akıl tecrübelerimizin maddi anlamda kategoriler oluşturmasıdır.
Şu an bahsettiğimiz modern zamanlar aklı, maneviyatın derin köşelerinden uzak olduğu için ilahi aklın ne olduğu veya ne olabileceği konusunda hakiki bilgiler serdedemez.
Dünyaya ait modern insan Aklıyla dünyaya çakılı değerlendirmelerle,yorumlarla varoluşunu maddeye bağlı büyütür,olgunlaştırır. Olayları yorumlarken ve değerlendirirken ilahi gerçeklikten uzak sadece dünyevi tecrübelere önem veren bir çerçeveye sıkışır. Çünkü modern insan kendini dünyanın sınırları içinde anlamlandırır ve bu anlamın merkezinde ise dünyevi akıl vardır. Parçalar içinde kendini kaybeden,bölerek anlamaya çalışırken bütünden uzaklaşan bir akıldır dünyevi akıl.
İlahi akıl menşeini Allaha teslim olmaktan ve bu anlamda yaşanan dini tecrübelerden alır. Varlığımızı,yaşantımızı ve anlamımızı Allaha dayayıp yeryüzündeki yürüyüşümüzü buna uygun devam ettirmek yazgımızı vahiyden süzmektir. Vahye olan yakınlığımız, aklımızın derlenip toparlanmasını ve bununla birlikte ilahi akla yaklaşmamızı bir nebzede olsa sağlar.
Tek tek olaylar ve olgular yaşanırken aklımızı rahmanın hikmetine yakınlaştırmaya çalışmak ilahi akla yakınlaşmaktır. Her olayda ve her tecrübede rahmanın hikmetine yakınlaşmaya çalışmak ancak yaşadığımız dini tecrübeleri tümel olana bağlamaya çalışarak olur. Tüm insanlık tarihini “bir zamansızlıktan” seyretmeye çalışmanın adı ilahi akla sahip olmaktır.
İlahi akıl,Rahmanın tarih içindeki ezeli ve ebedi iz düşümünü vahiyle anlayan akıldır...Yani Allahı tanımaya çalışan insanın kendi derinlerinde kaybolmasıdır...
Düşüncemizin barınağı olan aklımızı yüce yaratıcıya bıraktığımızda ilahi aklın ışığı azda olsa parıldar...yüreğimizi ve aklımızı Rabbin sözleriyle terbiye ettiğimizde göreceğiz ki varoluşumuzun perdesi kalkacak ve biz o zaman diyeceğiz ki Allah her şeyi bilir ve Allah her şeye kadirdir...
YORUMLAR
İlahi akıl,Rahmanın tarih içindeki ezeli ve ebedi iz düşümünü vahiyle anlayan akıldır...Yani Allahı tanımaya çalışan insanın kendi derinlerinde kaybolmasıdır...
Düşüncemizin barınağı olan aklımızı yüce yaratıcıya bıraktığımızda ilahi aklın ışığı azda olsa parıldar...yüreğimizi ve aklımızı Rabbin sözleriyle terbiye ettiğimizde göreceğiz ki varoluşumuzun perdesi kalkacak ve biz o zaman diyeceğiz ki Allah her şeyi bilir ve Allah her şeye kadirdir...
----------------------------------------------------------------------------------------
kUTLADIM.
EMEĞİNİZE TEŞEKKÜRLER.
YAZIYI DA ÇOK GÜZEL ANAFİKİRLE SONLANDIRMIŞSIZ.
SEVGİ VE SELAMLAR.
10 NUMARA.