MUCİDİN PERİSİ VE KÜLDEN KEDİLER
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gözlerindeki ışığı bir rüyaya devretmiş, saydam elbisesi ve ona uyumlu olmayan pudra rengi ayakkabılarının topuklarını da kulaklarına küpe yapmış; kaçtığı coğrafyanın izini alnında taşıyan, kamikaze üstünde bulanık içine aldırış etmeden eğlenebilen bir periydi. Biraz sert biraz yumuşak, biraz içli biraz şakrak geçen vakit sarı bir küfe içinde, hayat yığınını sarmalamış, öpe koklaya ısınmaya çalışıyordu; üşümüşlüğün şaha kalktığı yerde…
Genç bir mucidin elinde duran; yaşamdan payını fırıncı kürekleri içinde dumanı tüte tüte almış, ekmekiçi yalnızlık. Nasıl onu otomatikleştirebilir ki bu genç yaşında. Sürekli ateş onun altında dumanı yukarılarda. Tüm bu kötü kokular ve uyumsuz kıyafetlerine aldırış etmeden dolaşıp eğlenen peri nasıl yoğrulabilirdi tekne de… Biraz tuz ve biraz margarinle…
Gelip geçenlerin yaralı sırtlarına konan sinekler bulaştırıyorlar tüm uçuş izlerini. Herkes uçmak istiyor. Kim nasıl bir araya getirecek mucit ve gamsız periyi bir uçan balonda? Birinin elleri telaş birinin elleri vurdumduymaz. Birinde sakin saatler, birinde alışılmamış gizli saklı hiç ağızdan çıkamayan, kemikleri derilerinden seçilen kelimeler. İkisi de yoktu kelebekler cennetinde, birisi düşüp çenesini topladı, diğeri kırılan buzdan kalbini aldı ve derin bir dondurucuda öteki yıllara kaldırdı. Topallayan peri sabaha karşı sessizlikle baş başa kaldı; bulanan içine şöyle bir baktı. Dışlandı…
“Hey paspal ama tatlı peri; dışlandığın yerde çömel ve şarkı söyle; gece yaprağı konunca aklındaki tüyden ipe; duyur ezgini en köhne yerlerdeki düşlere. Sakın susayım deme, kısılırsa sesin tükür dışlandığın yere. Eskiler para bulursun deseler de unutma; bulacağın hazine berrak bir şekilde görebilen dünyayı o gözlerinde. Savur gözlerindeki bakışları ya dolu ya boş bir kente”…
Kedi aşkın büyüsünü hep bilirdi bozmasını
O yüzden kovalandı köpekler tarafından
O hiçbir dişe aldırmadan kovaladı,
Yavan mamasını ve bir tutam ciğer kabını…
Hızlı dönen dönme dolabın bir dört kişilik biletinin kesildiği yerde; biri aşağı biri yukarı baktı. Aşağısı küle dönmüştü perinin başı gibi. Yukarısı o kadar kedi olmuştu ki uzun ve parlak tüylerle kaplanmıştı… Ve böyle yaratıldı kül ve kedi… Mucidin perisi, aklının garip bir köşesinden kaçan gece hayallerinden çok çok çok öte bir şeydi…
.
YORUMLAR
Eski masallara güzel göndermelerdi.
"Mucidin perisi, aklının garip bir köşesinden kaçan gece hayallerinden çok çok çok öte bir şeydi… "
Hayallerin durduralamaz yükselişi. İşte o hayallerdir, yazdıran, bulduran ve önümüze hayatı bir sofra kurar gibi bırakır.
"Akşamları, mutfakta, sönmekte olan ocağın önünde dururmuşl tek başına, ellerini küllere doğru tutup ısınmaya çalışarak. Bu yüzden üvey kız kardeşleri ona “Külkedisi” adını takmışlar ve Kül kedisi ismi böylelikle öyle kalıyor.
Güzel bir çalışma ve yüreği kutluyorum, selamlıyorum