- 703 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
köşe yazılarım /DEMOKRASİ DEYİP GEÇMEYİN
DEMOKRASİ DEYİP GEÇMEYİN…
Dillerde bir efsane gibi dolaşan,ama kendisinin varlığı ile ilgili kuşkulu yorumlar bulunan bu kavram hakkında minik bir araştırma yaptım.Ve gördüm ki demokrasi ‘demekle’ kolay kolay olmayacak bir şeymiş .
Ansiklopedilerdeki sözcük anlamı kısa ve net ; ‘ tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir’deniyor ; yani çoğunluk ne derse o olur.Tanım bu.Ama uygulamalar o kadar farklı ki iki yakamızın bir araya neden gelmediğini biraz dikkatli bakınca görebilirsiniz.
Demokrasinin ilk söz edildiği ülke olan Yunanistan’da ilk başlarda çok büyük fırtınalar kopmuş,demokrasi henüz bir sözcük halindeyken aşağılanmıştır.
İlk günlerde,Aristo ve Eflatun’un ‘ayak takımı’ olarak nitelendirdikleri kesim yönetime yalnızca fikirsel bağlamda bir katılım sağlanabiliyorlardı.Bu katılımın düşünsellikten çıkıp eylem şeklini alması yüzyıllar sonrasına rastlıyor.Yunan kültürünün o şaşaalı yıllarından sonra aslında pek de ilgi görmemiş olan bu kavram unutulmuş ve rafa kaldırılmıştır.Yeniden ‘hortlaması’nı sağlamak yine bir Yunan adası olan Rodos’a kısmet olmuş ve burada yazılı ilk siyasi anayasada , ‘yasaları hazırlayacak bir meclisten ve bunları uygulayacak bir hükümetten’ söz edilmiştir.
Dikkatimi çeken başka bir not : Fransız devriminden sonra oy kullanma hakkı ilk zamanlarda vergi verebilen belli bir kesime verilmişti.Yani şimdi olduğu gibi ‘parası olan’ konuşabilmişti.
Dünyanın denetimini ve yönetimini elinde bulunduran Amerika zencilere oy kullanma hakkını vereli şunun şurasında kırkyedi yıl oluyor.
Önce Lincoln’ün ‘halkın halk tarafından,halk için yönetilmesi ‘ olarak tanımladığı demokrasi; yıllar sonra Churcill tarafından ‘en iyi yönetim şekli değil,kötü tarafları en az olan yönetim şekli’ diye tanımlanmıştır ve İngiltere olarak kendileri dünyanın en demokratik ülkelerinden biridirler.
Bu küçük araştırmada rastladığım en ilginç iki demokrasi tanımı ise şunlar oldu : Birincisi Mussolini’nin ‘organize,merkezi ve otoriter demokrasi ‘ lafı , ikincisi de soykırımların,diktanın,ırkçılığın bir numaralı adamı Hitler’in marifetlerinden ‘gerçek demokrasi ‘ diye söz etmesidir.
Görünen o ki ; her yönetim ilginç yollarla demokrasiyi kendi kitaplarına uydurmuş ve kendi demokrasi kavramını oluşturmuştur.Sosyalistler,komünistler,faşistler, muhafazakarlar ve ırkçıların bu konuda ayrı telden çalmalarının sebebi budur.
Oysa bu çok basit bir doğa yasasının ürünüdür aslında.’ Büyük balık küçük balığı yutar ‘Bu kadar…Tarihte hiç bir ülke,hiç bir kitle ayrıcalıklarından vazgeçmek istememiştir ki bu da son derece insani bir durumdur.İnsan önce kendini kayırır.
Ama bunlar ayrıcalıksız ,parasız olan,hor görülüp aşağılanan ‘diğer ‘kesime göre sayıca çok azdılar ve gerçek halkın belki de en büyük şansları bu olmuştur.Azınlıktakiler vermek istemedikçe halk payını almak için asılmış, yüzyıllar boyu çatışmalar,ayaklanmalar ve savaşlar yaşanmıştır ; yaşanmaktadır.
Hangi ülkenin tarihine bakarsanız bakın, üç aşağı beş yukarı olayların seyri böyledir.Burada göz ardı edilmemesi gereken konu;eğer o büyük balıklar devletin yönetimini oluşturuyorlarsa ki öyledir ,o zaman insani bir takım hırs ve heveslerden arınmak zorundadırlar.Aksinde ısrar ederseniz ülkeyi kargaşadan,insanlık tarihini de katliamlardan kurtaramazsınız.Bu gün eğer her yönetimin kendine göre uyguladığı yamalı da olsa kendi demokrasileri varsa ; o büyük kitlelerin biraz da cazgırlığıyla elde edilmişlerdir.
Demokrasi;diyip geçilecek bir kavram değildir , aksine ona sıkı sıkı tutunmalıyız.Çünkü eğer sınırlı ve uygulanışı siyasal rejimlere göre değişiklik gösterse de bazı hak ve özgürlüklere sahip isek, bu yüzyıllarca inatla sürdürülen,milyonlarca cana malolmuş mücadeleler sonucunda alınmıştır.
Bize düşen, bu rahatlığın bizi rehavete sürüklemesine izin vermemektir, derim efendim.
YORUMLAR
Kutlarım Saygın yürek, malesef demokrasinin nimetleri ile palazlanan, beslenenle büyüyenler bir zaman sonra içinde bulundukları Ana Demokrasiyi kendi emelleri doğrultusunda yutmaya çalışırlar,
Bunuda insan hak ve özgürlükleri diyerek merdiven basamağı gibi kademe kademe yaparlar.
Şu anda Ulusumuzda böyle bir tablonun oluşmakta olduğu gözüküyor başarırmı başaramazmı onu zaman gösterecek Bence çok zor gibi geliyor.Bir zamanlar kanlımı olacak kansızmı, şimdi ise sologan değişti Ilımlımı ılımsızmı olacak şeklinde
Çünkü Bu Demokrasinin ve Atatürk Türkiyesinin Laik Cumhuriyetin Vaz geçilmeyen sahiplenen Dinamikleri var
Tespitleriniz çok güzel Sizleri yürekten kutluyorum
Saygılarımla efendim
O büyük balıklar devletin yönetimini oluşturuyorlarsa ki öyledir ,o zaman insani bir takım hırs ve heveslerden arınmak zorundadırlar.
ÜLKEMDEDE ARINSALAR..ARINABİLSELER...
Aksinde ısrar ederseniz ülkeyi kargaşadan,insanlık tarihini de katliamlardan kurtaramazsınız.
ŞU AN ORTAM ÖYLE DÖRT DÖRTÜK DEĞİL AMA UMARIM BU GÜZEL ÜLKEDE KARGAŞA OLMAZ...
KEYİFLE OKUDUM YAZARIN ÜRETİMİNİ..
SEVGİYLE..