- 1308 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AĞZI DİKİLEN OZAN
Küba’lı siyah ozan Francisco Monzano, on sekizinci yüzyılda yaşadı. O zamanlar Amerika’da kölelerin okuma yazma öğrenmeleri yasaktı ve buna ağır bir suç gözüyle bakılırdı.Kendi çabalarıyla öğrenenlerse yakalandıkları zaman ağır cezalara çarptırılırlardı. Örneğin, okuma yazma öğrenmiş parmakların koparılması ilk akla gelen işkence çeşidiydi. Monzano’da bütün dünyaya meraklı çocuklar gibi erken yaşta okumaya ilgi duydu. Ayrıca şiiride çok seviyordu. Kendine sözcüklerden büyülü bir evren kurmuştu. O yaşlarda bir çocuk için, hele siyah bir köle için böylesi gizli bir üstünlüğün bulunması ve bunun saklanması çok zordu. Nitekim çok geçmeden Monzano’nun okuma yazma bildiğini öğrendiler. 11 yaşındaydı o zamanlar. Ağır işkencelerden geçirdiler ve bir daha şiir okumasın diye ağzını diktiler. Dudaklarıyla birlikte öğrendiği bütün sözcüklerde kan içinde kaldı. Monzano yılmadı kendini geliştirdi ve sonraki yıllarda zenci şiirinin tanınmış adlarından biri oldu. Bir şair olarak tarihten öcünü başka türlü alamazdı. Efendilerin, kölelerin okuma yazma öğrenmelerinden neden bu kadar korktuklarını anlamıştı.
Şimdi dünyanın hiçbir yerinde okuma yazma böyle cezalar görmüyor. Kölelikse çoktan kaldırıldı. Daha çağdaş, daha modern bir hale getirildi. O kadar ki, köleler bile köle olduklarının farkında değiller. Kendilerini ’yurttaş’ falan sanıyorlar. Böylesi bir dünyada okuma yazmanın da anlamı değişti elbet. Dünyayı yönetenler, engelleyemeyeceklerini anladıkları ’şeyleri’ teslim almada başka yollar öğrendiler. Okuma yazma öğrenmiş olmanın, okuma yazma bilmek anlamına gelmediği bu ’Modern Zamanlar’ da, insanları bundan soğutmak, bıktırmak için her şey yapıldı. Yapılıyor. Yazmak gibi daha incelmiş alışkanlıklardan geçtik, insanların çoğu mektup yazmayı bile bilmiyor, düşüncelerini derli toplu bir biçimde yazılı ya da sözlü olarak ifade etme yeteneğinden yoksun bırakılıyor.
Nelerin okunup, nelerin yazılacağı başkalarınca belirleniyor. On yılda bir evlerin basıldığı, kitapların toplandığı, kitap yazmanın beş on yıl gibi tutukluluk karşılıklarının bulunduğu bir ülkede okuma yazma bilmenin kime ne yararı var?
Evet, bizim çağımızda okuma yazmanın anlamı çok değişti. Gerçekten bildiğimizden emin miyiz? Belki de sadece harfleri tanıyor, harflerin yan yana geldiğinde hangi sözcüğü oluşturduğunu biliyoruzdur. Belki de görünmeyen bir iplikle ağızlarımız dikilmiş, parmaklarımız koparılmadan tutsak edilmiştir.
Monzano’dan bu yana iki yüz yıl geçti. İki yüz yıl sonra ne kadar çok şey ve ne kadar az şey değişmiş dünyada.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.