BÜYÜLEYEN BİR GİZDİR OZAN DÜNYASI
Siz bir Hanım Ozan ile dostluk, gönül ya da sevi yoldaşlığı yaptınız mı? Onun dünyasını anlamak, paylaşmak istediniz mi hiç? Deneme öykümüz böyle bir serüvenin lirik anlatımıdır. Okumaya ne dersiniz?
Bir Hanım Ozan ile duygu ve sevi yoldaşlığı yapmak; gizemli kararlıklar ya da umut yeşertmeyen alacalı aydınlıklar içinde bilinmezlere yol almak gibidir.
Onun suskunluğu, derinliklerinde dizginsiz, yüzeyinde dingin akan bir ırmağa benzer. Oldukça ilgi çekicidir. Bu ırmağın albenisine kapılarak, bir kez derinliklerine daldınız mı hiç ummadığınız, usunuzdan bile geçmeyen bir sevi dünyasında bulursunuz kendinizi.
Hanım Ozan’ı dizelerinden sıcacık ve kendinde alıkoyan yaklaşımlarından anlamaksa, kişiyi büyüleyen duygular dünyasına taşıyarak, yanılgılar serüvenine sürükleyebilir kişiyi.
Onun duygu ve sevi dünyası çözümü zor, hatta olanaksız gizler ve bilmecelerle doludur. Bunları çözdüğünüzü, Ozanı anladığınızı sandığınızda, daha başka gizler ve bilmecelerle karşılaşırsınız. Ozan orada bitmek istemez sanki. Rahmetli Şevket Yücel Hoca “ İnsan karışık bir denklemdir. Çözüldüğünde biter.” Deyişince Ozan daha bir çoğalır.
Ozanın özge duygularını dizelerine yansıttığını düşünürsünüz; onun şiirlerini okurken. Okudukça dizeler arasında masmavi bir düş yolculuğuna çıkarsınız... Böylece: ilkin duygularınızı ve yüreğinizi kuşatır, sonra, bastırılmış, suskun sevilerinize ses vererek, duygusal anılarınıza yeniden, yeni bir ivme katar. Bir de kendinize döndüğünüzde duygusal düşler, özleyiş ve düşünceler sarmalında olduğunuz anlarsınız.
Ozanın dizelerindeki iletilerinden, Ozanın suskunluğundan kendinize paylar çıkarır, bu çıkarsamalarla ona daha yakın olmanın çabası içine girersiniz. Ama, Ozanın küçücük bir tavrı yanılgılarınızı anımsatır. Böylelikle nice umutlara yürür, nice umutları yitirirsiniz. O artık belleğinizde ve yüreğinizde derin izler bırakarak pekişmeye başlamıştır. Onu düşünür, onu düşlersiniz. Gecelere salar, gececil olursunuz.
Bir başka ozanın “ Acılar.../ Hüzünler.../ Ağıtlar ve yaşlı gözler/ Bir paydos zili öncesiydi.../” deyişince, ozan suskunluğa gömülür. Kimileyin de hırçınlaşır... Sanki her şeyi devirip dökercesine bitirmek ister gibi... Kişiyi acılara, tükenişlere salmaktan hoşnutluk duyar sanki... Kimileyin de kırılan gönlünüzü, incinen yüreğinizi yine kendisi onarır.
Ardı arkası kesilmeyen ve arada bir yaşanan bu devinimler içinde, bitimsizce sancıyan yanınız ise yüreğiniz olur. Ayrılık ve kopuş kuşkuları oluşur içinizde.
Büyüleyen bir giz ve bilmeceler dizinidir Hanım Ozan dünyası. Onun özge kişiliği ile dizelerindeki kişiliği birbirinden ayrıksıdır. Kişiyi yanılgıya taşıyan bu ayrıksı kişiliği özge kişilikle bütünleştirmektir. Bunu anlamaya başladığınızda hem sorunlar oluşmaya başlıyor, hem de kırgınlıklar artarak derinleşiyor. Ama, dönüşü zor bir sevi yolculuğunda da uzunca bir yol almış oluyorsunuz.
Ozanın dizelerinin yansımalarına kapılarak küllenmiş, ya da hiç sevi yaşamamış duygularınız bir kez çıngılandı mı, onun iletileri, onun seslenişleri ve okşayıcı esintileri içinize doluşuverir. Ona gereksinim duyar, biteviye onu arar ve özlersiniz.
Bu arayış ve özlemler içinizi tamuya çevirir, onsuz bir dünyayı kabullenemezsiniz. Savurur bütün varlığınızı... Var oluşunuzu. Onda var olmakta ve onun varlığı ile duyarsınız. Bu artık bir sevi saplantısı olmuştur yüreğinizde. Silinmez bir ukde, içinizi yakan bir köz kundağı olmuştur...
Başedilmez sorunlarınız içinde bile, onun ayrıcalı bir yeri vardır ve önceliklidir. Onun yakınlığı, sıcacık ilgisi sığınçlığınız olmuştur. Sevi’ye en yakın olduğunuz, ama yakınlığınızın, özleminizin ve düşlemenizin bitmeyen diziler oluşturduğu, uykularınızın kaçgınlaştığı geceler gündüzlerinizden daha aydınlık bir dünyanız olur.Tan basımınna değin gecelerin yolcususunuz artık.
Öyle ki, yine bir başka ozanın deyişince “ İçini parçalar gibi geçiyorken geceler/ Çıkarıp atasın gelir / Kalbini karanlığa...” duyguları başkaldırıya dönüşür, sitemleriniz artarak çoğalır içinizde.
Ozan bütün bu karmaşık devinimlerin uzağındadır.Çoğu kez umursamaz görünür. Oysa duygu ve sevi yoldaşlığını en iyi o bilir. Sevinizi bir bilene anlatamazsınız ki... Masmavi düşler okyanusunda buğulanan sıcacık bir akıntı, bir ırmak olursunuz. Ama ne okyanusu ısıtabilirsiniz, ne de duygusal çevrikler içinde buzdağlarını eritebilirsiniz.
Ozanın kimi dizelerinde beklentilerinizi iteleyici, ya da umutlandıran okşayıcı deyişler okur, bu anlatımları sözcüklere indirgeyerek kendinizce anlamlar yüklersiniz. Kimileyin de dizelerde yabanların odaklandığını görürsünüz.
Bütün bunların bir yanılgı olabileceğini düşünmenize ise, duygularınız engel olur. İşte bu duygusal kuşkular içinde, Ozanın uyarısı yüreğinize su serper. Ama, içinizden de söküp atamazsınız. Çünkü Ozanı seviyor ve onu kıskanıyorsunuz... Seven kişinin kıskanması, sevdiğini incitmemek düşüncesi doğaldır. Onun incinmesine neden olduğunuzda yüreğiniz köz kundağı olur da, yalımını ona ulaşmadan, yine içinize gömersiniz. Dünyanız rengini yitirir, daralır ve sığmaz olursunuz kendi everninize.
Kimi anlar Ozandan kopma düşüncesi yoğunlaşır usunuzda. Bunu gönlünüze ve yüreğinize anlatamazsınız.Artık sevinizin ozan duygularına tutsaklığı bağımlılığa dönüşmüş, seviniz ve sevdiğiniz kişi değişmez bir dünyanız olmuştur.
İç devinişler... duygu ve düşünceler şaşkınlaştırır kimileyin seveni. Ne yapmanız gerektiğine karar veremezsiniz. Erkiniz de, direnciniz de, hatta belleğiniz de sevi esrikliğinde yitip gitmiştir. Denklem kurmada zorlanır, onurunuzu öncelikli yaparsınız. Nice kopuşlar, ayrılıklar kuşatır usunuzu, nice dönüşlere baş eğersiniz. İdamlık bir suçlu gibi ve sürekli... Edilgiler içinde yetinmeyi düşünemezsiniz... Bir ozanın “ Yıllarca seninle çalkanıp durdu içim/ Kim yandı benim kadar uğruna kim/ Gönlünde yaşat biraz da göğsündekini/ Sarmaş dolaş olsak bile sensiz gibiyim.../ “ deyişince argınlığınızı, ezinçliğinizi ve üzgülerinizi Ozana gönderme gereğini duyarsınız. “ GEL ARTIK” çağrınız dizeleşiverir dilinizde, ozanlaşır ve azanca ses edersiniz Hanım Ozan’a...
EY GÖKKUŞAĞIM/ SUSKUNUM/ NABZI ATAN KARANLIKLARIMIN ÇOLPANI/ ÇARKIFELEK ÖZLEMİNLE DARDADIR BU GÜN/ GEL ARTIK
EY GÖRKLÜ AYZIT’IM/ BENGİSUYUM/ KAHVE TELVELERİNDE UMUT ARATANIM/ DÖNENCE BURÇLARI ZORDADIR BU GÜN / GEL ARTIK
EY YÜREĞİMİN BURGACI/ BEZEK SÖZLÜ GİZEMLİM/ ITIR KOKULU GELİŞLERİNLE/ GEL ARTIK
Ozan yüreğidir bu. Bir bilmecedir.Kim bilebilir? Dayanamaz bu çağrıya, ya ağıtlı dizeler, ya da “Avcı-Ayna” özdeyişini gönderir ve sizi candamarlarınızdan vurur da kendisi gelmez. Onu yitirme duygusu içinize bir kez yerleşmiştir. Ona her an gereksinim duyarak bu kez de “ SEVGİNE İHTİYACIM VAR “ çağrısı yaparsınız ozanca...
HER GECEDE YALNIZLIĞIN DELİ BİR SINAVI BAŞLAR/ BİR MENGENEDİR ZAMAN/ SIKAR SIKIŞTIRIR DAĞ DAĞ.../ KARANLIKLAR BİTİMSİZ/ SEVGİNE İHTİYACIM VAR.
HİCRETİM SANADIR EY YAR/ VİSALİM SANA/ DE BANA YAKAMOZ IŞILTILIM/ SENDEN ÖZGE KİMİM VAR/ IŞIĞIM SENDEN GELİR ESİNİM SENDEN/ BANA SEVİNİ GÖNDER/ SEVGİNE İHTİYACIM VAR
Hanım Ozan bu çağrıları duyar da gelir mi bilemem. Ama, bunca yıkıntıların, sevi derinliklerinin içinde yapayalnız ve yaşamı eskitirken. İçinize meltem gibi esecek buğulu bir “Merhaba! ” sizi yeniden diriltecek, yeniden umutlara taşıyacaktır. Çünkü, SEVİ BİTİMSİZ BİR UMUTLAR DİZİNİDİR.
Büyüleyen bir gizdir Hanım Ozan dünyası. Çaresiz giyer kuşanırsınız. Sevinini büyüleyen giysisini.Soyunup bir yana atamazsınız. Bütün varlığınızı, var olma nedenlerinizi ve ruhunuzu yeniden biçimlendiren bu giysi, gönlünüzün, yüreğinizin duygularınızın kefeni ve ruhunuzun kutsanmış bir örtüsü olmuştur artık.
Bir büyülü dünyada yaşamaktır, hanım ozanı ile sevi yoldaşlığı yapmak.Onu bir kez yüreğinize almaya görün.
KÖMEN-Haydar Okur