Müebbet Nimet ( 7 )
Yusuf yine yoktu ortalıklarda kaç gündür. Nimet artık merak etmekten vazgeçmişti. Kadınca bir içgüdüyle kocasının hayatında başka bir kadın olduğunu hissediyordu. Taşıyamıyordu artık yorgun bedeni bu kadar ağırlığı. Günden güne ezilmekteydi yaralı yüreği. Yusuf gelince oturup konuşmalı, güzellikle bir çözüm bulmalı diye geçirdi içinden.
Yusuf’ un jipini köyün başında arkasında bir toz bulutu bırakarak geldiğini görünce bahçeye çıkıp beklemeye başladı. Araba bahçeye girip durdu ve içinden Yusuf indi. Nimet her şeye rağmen gülümsemeye çalıştı ama dudaklarındaki tebessüm kocasının diğer kapıyı açıp içinden bir kadını indirmesiyle dondu kaldı. Arabadan inen sarışın, boya küpüne batmış gibi görünen kadın karşısında Nimet’ i görünce haince gülümsedi. Bir yılan gibi kıvrılmıştı kırmızı dudakları.
" Hayırdır Yusuf. Bu kadın kim? " diye sordu Nimet. Boğazından hırıldar gibi çıkan sesini kendi bile tanıyamamıştı.
Yusuf’ a yöneltilen bu soruya kadın atılmış, sahte bir şirinlikle " Merhaba tatlım benim adım Saliha " demişti. Yusuf’ sa içeriye geçmelerini her şeyi anlatacağını söylemişti. Bir rüyada yürürmüşçesine, nasıl gittiğini bilmeden eve girmiş salonun ortasında gözlerinde bin bir anlamla durarak ikisine bakmaya başlamıştı. Asırlar kadar uzun sürdüğünü sandığı bir süreden sonra Yusuf kadının bundan sonra burada onlarla beraber yaşayacağını söyledi. Hiç bir şey sorma Nimet dedi sonra " Böylesi senin yararına olur. Eğer sorun çıkarmaz kabullenirsen hep beraber yaşar gideriz lakin işi yokuşa sürersen senin için hiç iyi olmaz! "
Bu sözler üzerine Nimet yıkılmış diğer kadının gözlerinde ise saklamaya bile gerek görmediği zafer pırıltıları belirmişti. Yusuf açıkça tehdit etmişti Nimet’ i ve o kocasının bu hiç görmediği yüzünden oldukça korkmuştu. Bir zamanlar gözünde bir kahraman gibi göründüğü o üniformasının içinde şimdi bir cellat gibi görünmekteydi genç kadının gözüne. Yusuf kadını yatak odasının yanındaki odaya sokmuş ve eşyalarını yerleştirmesini söylemişti. Kendisi tekrar işe dönecekti. Kadın arsızca sırnaştı adama, adeta Nimet’ e nispet yaparcasına. " Çok geç kalma amaa" dedi ağdalı bir sesle. Boynuna sarılıp kırmızı dudaklarını uzattı utanmadan. Yusuf en nihayetinde birazcık insan olduğunu hatırlamış olacak ki sıkıntıyla çözmüştü kadının ellerini boynundan. Nimet’ e bakmamaya özen göstererek çıkmıştı kapıdan.
Yusuf gittikten sonra Nimet ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemez bir halde oturup durmuştu salondaki sedirin üstünde. Aradan geçen o kadar saatten sonra kadının kaldığı odanın kapısı açıldığında onun kısacık bir elbiseyle dışarı çıktığını gördü Nimet. Kadın geldi tam Nimet’ in önünde durdu " Bu evde yiyecek bir şey yok mu kuzum? Öldüm acımdan yahu! " dedi yüzsüzce. Midesi kalktı Nimet’ in bir anda. Bu nasıl bir utanmazlık, nasıl bir aymazlıktı.
" Zıkkım ye! " dedi kendini tutamayarak.
Karşısındaki bu söz üzerine gibi sarsıldı bir an. Dudaklarındaki alaycı gülüşün yerini gözlerindeki çirkef bakış almıştı. Pençeyi andıran uzun, kırmızı tırnaklı elini kaldırdı ve Nimet’ in yüzüne okkalı bir tokat akşettirdi. Alev alev yanıyordu Nimet’ in yüzü ama içinin yangını yanında sözü dahi edilemezdi. Ama bu kadarı da fazlaydı artık. Bu haysiyetsiz kadının bir yılan gibi ocağına çöreklenmesi yetmezmiş gibi bir de buna cüret etmesi bardağı taşırmıştı. Bir hışımla yerinden kalkıp Saliha’ nın sahte sarışın, boyalı saçlarını eline dolayıverdi.
" Seni bayırın gülü, seni edepsiz yosma! " diyerek altına alıverdi kadını. Saliha’ nın yüzü birbiri ardına yediği tokatların etkisiyle bir sağa bir sola savruluyordu. Bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu o bet sesiyle kalk üstümden diye.
" Hiç mi utanmıyorsun! " diye haykırdı Nimet.
" Evli barklı adamı ayartmaya, üstüme kuma gelmeye utanmaz mısın! "
" Kadın olaydın da ayarttırmayaydın kocanı dölsüz karı! "
Nimet’ in kalkan eli havada kalmıştı. Bir anda taş kesilmişti sanki. Tek kelime etmeden kalktı Saliha’ nın üzerinden. Odasına giderek çöktü duvar dibine. Elleriyle karnını sararak sessiz gözyaşlarını dökmeye başladı. Hiç bir ölçüt tanımlayamayacaktı şu an ki acısını. " Dölsüz he" dedi defalarca kendi kendine terennüm ederek.
Akşam olduğunda uzun zaman sonra ilk kez eve eli kolu dolu geldi Yusuf. İçeri girdiğinde bir tuhaflık olduğunu hemen anladı. Kimseler görünmüyordu ortalıklarda. Saliha’ nın kaldığı odaya girdiğinde onu yatarken buldu. Işığı yakıpta yüzünü gördüğünde öfkeden deliye döndü. Anlamıştı ne olduğunu. Kadın Yusuf’ u görür görmez sahte gözyaşları dökmeye başlamış, Nimet’ in durup dururken üzerine saldırdığını ve kendisini öldüresiye dövdüğünü söylemişti.
" Ben şimdi ona gösteririm" diyerek hızla odadan çıktı. Kocaman bir tekme savurduğu kapı gürültüyle açılınca hala aynı duvar dibinde oturmakta olan Nimet korkuyla yerinden sıçradı. Bir hamlede yanına gelen Yusuf korkunç gözlerle bakmaktaydı.
" Sen ne yaptığını sanıyorsun! " dedi dişlerinin arasından.
Kekeleyerek cevap vermeye çalıştı Nimet ama boğazından ıslık gibi tuhaf bir ses çıkmıştı.
" Kötü olur demiştim Nimet! Akıllı ol demiştim! Ama sen yokluğumu fırsat bildiğin ilk anda kuş kadarcık aklınla yapacağını yaptın. Şimdi olacaklarına katlanacaksın! "
Acımasızca vurmaya başladı karısına. Bir süre sonra elleri acıdığında asker botlarıyla tekmelemeye başladı Nimet’ i. Yüzü gözü kan içinde kalmıştı kadının ama ne ağzından tek bir çığlık çıkıyor ne de gözlerinden yaş geliyordu. Şimşek gibi birbiri ardına gelen tokatlardan kendini korumaya bile çalışmıyor, iri, kömür karası gözlerini kocasına dikip meydan okur gibi bakıyordu.
Bu hal Yusuf’ u daha da çıldırtmıştı. Nimet ayaklarına kapansın, vurma diye yalvarsın istiyordu. Ama hayır ne kadar vurursa vursun karşısındaki kadın sanki inadına büyüyor, inadına mağrur bakıyordu.
" Allah belanı versin Nimet! "
Sonunda hem yorulmuş hem de o bakışların ağırlığını taşıyamamış olmanın yenilgisiyle kapıyı çarpıp gitmişti. O gider gitmez yere yığıldı Nimet. Yüzü gözü kan içinde kalmış, bütün vücudu tarifsiz bir acıyla sızlamaya başlamıştı. Biraz sonra güçlükle kalktı, çekmeceden yıllar önce bebeği için işlediği mendillerden birini aldı. Tam yüzünü silecekken durdu. Mendili burnuna getirip kokladı. Sanki kucağına alamadığı, kaybettiği her bir bebeğinin kokusu varmışçasına içine çekti hayali kokuyu. Gözlerindeki yanma birazdan iniverecek olan yaşların habercisiydi, ama hayır ağlamayacaktı artık.
Hemde hiç...
YORUMLAR
olaylar kötü gidiyor tamam ama anlatım ve akış harika...kaleminize sağlık....
Hamuş-71
Teşekkür ederim Sn. yazarım. Takip ediyor olmanız ve beğeniniz çok mutlu ediyor beni.
Saygıyla...
Hamuş-71
Sizi sayfamda görmek ve sizin gibi güçlü bir kalemden böylesi güzel sözleri duymak mutlu kılmıştır şahsımı. Kalben teşekkürlerimi sunuyorum siz değerli kaleme.
Daim saygımla...
AYSE 09
sağ olunda sizin yazınız çok güzel
takipteyim saygımla
Okuduğuma kesinlikle deydi. İyi ki bir gözataym demişim. Çok tebrikler bırakıyorum sayfana.
Ben de katıldım artık, takipçilerin arasına. Düşüncelerine, yüreine, kalemine sağlık.
Çok bekletmeden ekliyorsundur bölümleri inşallah.
Sevgiler :)
Hamuş-71
Merak buyurmayınız efendim. Her gün düzenli olarak ekliyorum yeni bölümleri :)
İlginize tekrar teşekkür etmek isterim ve bir çırpıda yayınlanmış tüm bölümleri okuduğunuz için.
Sizi de takipçilerimin arasında görmek ziyadesiyle mutlu eder beni. Varolunuz.
Sevgilerimle...
Uzun zamandır gelmiyordum, gözümden kaçmış bu yazı.
Üstelik baktım ki bir seri, o yüzden okumadan çıkıyorum
bu sayfadan, çünkü ilk bölümden başlayacağım :)
Sevgiler,
Hamuş-71
Hoş geldiniz.
Mutlu ettiniz beni. Umarım beğenirsiniz. Bitirdikten sonraki duygularınızı da öğrenmek isterim sizin gibi değerli bir kalemden.
Haydi kolay gelsin :)
Sevgiyle...
Hamuş-71
Benim meleğim yine yapacağını yapmış, kimselere bırakmamış ilk yorum sırasını :)
Seni görmek varlığını, sıcaklığını sayfamda hissetmek öyle güzel ki can.
İyi ki tanımışım o güzel yüreğini. Bitimsiz bir sevgiyle kucaklıyorum seni.
bona_dea
Bırakmaaamm! Benimdir :))
Aynı duygularla kucağının tadını çıkarıyorum ben de.
Dua ile...