Can sıkan mektuplar-5/beddualarıma tevbe,herkese hakkımı helal ettim
Can sıkan mektuplar-5/beddualarıma tövbe ettim
e ( 1/3/2012 )
---------------------------------------------
Üstadım,
Kaç gündür rüyalar görüyorum, senden başka kimseye soramayacağım için senden rica ediyorum yorumlamanı, ama yine de sen nasıl istersen öyle olsun...
Rüyamda köyümüzde halamın evinde oluyorum orası bizim .( eski çalıştığım yer) bir taşınma, gitme muhabbeti dolanıyor ortalıkta, . Başkanın göçü yüklenmiş bir kamyonete, ben içimden "o kamyonete binsem onunla gitsem" diye geçiriyorum, ama o kadının arabasıyla gitmem gerekiyormuş, onun yarım bir arabası var, hardal sarısı bi araba, o yarım arabaya o kadının arkasına biniyorum, bizim evimize getiriyor bizi kadın, teşekkür fln etmeden iniyorum arabadan.
Rüyamda Muhammedcin evinde oluyorum, kimse yok, karısı çocukları fln galiba tatile gitmişler. Kendisi de yok, ben evde biraz temizlik yapsam mı diye düşünüyorum. Hatta bulaşıkları fln lekeleri çıksın diye çamaşır suyuna batırıyorum, öyle evde dolanırken, kapıyı biri çalıyor, ben de gayet sanki benim evimmiş gibi tedirgin fln olmuyorum, kapıyı açıyorum. Komşusuymuş, "evde kim var diye merak ettim diyor, ev sahipleri tatilde ya diyor" sonra bana özür diler gibi "siz miydiniz" diyor gidiyor.
Yine rüyamda köyümüzde oluyorum, annem elime bi poşet veriyor, git bunu dereye at diyor, ( çöp poşetiymiş, içinde karpuz kabuğunu fln hatırlıyorum, biz bir dere var oraya atarız da çöpleri) o dereye gidiyorum, dere de çöp döktüğümüz yer tertemiz, şaşırıyorum, elimde ki poşeti de oraya atıyorum.
Mezarlığın yanında bir çift var tanıdığım köylü bir çift karı koca, "biz buraya dilekçe gömeceğiz diyorlar, mezarlığın yakınında bir yer gösteriyorlar, ellerinde senet gibi bir şey var.
Rüyamda Tayyib başbakanımızın ayaklarına sarılıyordum, ayakları çıplaktı ve yüksek bir kürsüde oturuyordu, ben ayaklarına kadar ulaşabiliyordum, bana gülümsüyordu, ona bir şeyler ifade etmeye çalışıyordum( daha iyi bir iş yerinde çalışmak istememle ilgili, araya başkalarıyla konuşmaları girdi, tam olarak kendimi ifade edemedim)) bana etraftakiler, "şuna bak nasıl da yalakalanıyor" şeklinde konuşuyorlardı, ben de onlara "size ne ben onu seviyorum" diyordum...
Ve bi otobüste oluyorum, eski imam hatip’e giderken ki okul servisimiz gibi bir servis(otobüs), ayaktayım ve o kadar sıkışık ki, nefes almakta güçlük çekiyorum, çok bunaldığım için yarı yolda iniyorum, kendim yürüyerek evimi bulmaya çalışıyorum. Bir yol var bildiğim, ama karanlık ve izbe olduğu için oradan gitmekten vazgeçiyorum. Bildiğim başka bir yola yöneliyorum, yürürken yolda büyük iş makineleri var bi kaç tane, onlar devriliyor bana bir şey olmuyor. sorunsuz bir şekilde geçiyorum ve geçmek istediğim yerde bir köpek oluyor, ona ekmek veriyorum bana havlamasın diye, etraftakilere de "ekmek atın lütfen" diye rica ediyorum, o ekmekleri yerken onun yanından da geçip gidiyorum ve sonra bizim mandıramız gibi bir yere geliyorum, o kadar yeşil ve güzel ki... İki yol ayrımı var ben birine giriyorum, arkamda ablam oluyor, bana sesleniyor "orası değil bak orada "fakir" yazıyor" diyor, "yol bu taraf" diyor. Ben bu çağrı üzerine o tarif edilen yola giriyorum, yolun üzerinde yem yeşil maydanozlar, yeşil bitkiler var, biraz tadıyorum, yoldan şair arif Nihat Asya nın "hala ne diye oyunda oynaştasın, Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın" dizelerini okuyarak kızlı oğlanlı bir ekip geçiyor, onları izlerken uyanmışım...
Üstadım, çok bunalıyorum bu iş yerinde, bana izin verir misiniz, daha iyi bi iş yerine ve işe geçebilmem için dua etmeme, pazar gecesi sağ elimin işaret parmağı da seğridi. Ya latifun zikrine devam ediyorum hala... Bütün beddualarıma tövbe ettim, özür diledim rabbimden, şu anda tamamen beni dinliyormuş gibi hissediyorum. Ağzımdan kötü bir söz çıkmaması için azami gayret sarfediyorum, bütün kullarına ve bana da çok yakın olduğunu düşünüyorum. Onu gücendirdiğim için çok üzüldüm, çok özür diledim, senin şahitliğinde de özür diliyorum. Onu çok seviyorum, çok özür diliyorum. Anneme karşı çok dikkatliyim, ben sakinleşince evdeki herkes sakinleşti. farkettim, ona cevap vermiyorum, allahu tealanın beni takip ettiğini düşünüyorum, annem de daha sevecen, abim de daha saygılı, hem beddualarıma tövbe ettim, hem de kâfir müslüman canlı, hayvan bitki melek ne kadar kulu varsa hepsine hakkımı helal ettim. inşaallah rabbim kul borçlarımdan, ona olan borçlarımdan ve günahlarımdan, kısacası benim tamamen arınmam için beni bağışlar affeder. Affını umuyorum, ama mü’min olmadığımı söylediğin için (diğeri de öyle olmaktan korktuğum için yazmak bile istemiyorum o kelimeyi) çok korkuyorum, çok üzülüyorum, nasıl kurtulabilirim bu azaptan üstadım; yine kapındayım, yine rabbimin kapısında ve senin kapındayım. öyle bile isem mü’min olarak canımı vermek istiyorum, yardımını umuyorum Allah rızası için, çünkü çok üzülüyorum.
Selam es selame.
Tarih:04 Ocak 2012 Çarşamba 15:38:09
RE:....
Selam;
Rüyalar çok çeşitlidir... Her rüya yoruma açık olmadığı gibi, bazı rüyaları sadece gören yorabilir. Kâbus nitelikliler ile hastaların rüyaları genellikle kayda değer bulunmaz... Vücudun kendi iç hesaplaşması,
Onarımı ile ilgilidir. Geleceğe dair değil halin problemleriyle ilgilenen beynimizin işleri yoluna koyma çabalarıdır.
O nedenle görülen her rüyanın ardına düşmek, günlük yaşayışımıza problem olarak yansıtmak doğru değildir.
Birinci paragrafta anlattığın rüyanın ortak bildiklerimizden çıkan sonucu, hastası olduğun olaydan kurtulmak üzeresin.’haydi sen yoluna ben yoluma, bu iş buraya kadar’,denilen cinsten. Seni eve getiren arabanın hardal sarısı olması gerçekten hastalık derecesinde etkilendiğini gösteriyor. Evine teslim edilmen ise artık kendi kendinle başbaşasın deniliyor, kendini tamir etme sansı veriliyor.
İkinci paragraftan anlaşılan Muhammed’in seninle kalben en küçük bir bağı yok. Seni unutalı çok olmuş. Artık sorumluluk bile duymuyor, hayatını yaşıyor. problemle bağlantısı hatıra babında bile yok. sen evde iken gelen melek sen misin, derken hala mı ilgileniyorsun, aklını başına almalısın diyor. Üzgünüm...
Üçüncü paragrafa gelince; temizlik yakın. Elindeki son çöp muhammede ait olanı. Diğerlerinden arınmışsın. Mezarlığa gömülecek dilekçe ise senin bazı isteklerin için henüz zaman uygun değil. Ölü, kaderin sana çizdiği yolda şu anda olması mümkün olmayan dilekler olduğundan hikmetullahta değerlendirmeye gerek duyulmuyor. Bu türlü dua ve dilekler ahirete havale edilir. Belki sevabı yahut muradı ahiret hayatında verilecek cinsten.
Beşinci paragrafta geleceğine dair planlar anlatılıyor. Öncelikle pişmanlıkların kabul edilmiş. Kendince eski düzenin daha güzelmiş. Yeni bir sayfa açmak istiyorsun. geçmiş hataları yapmamaya ant içmişsin. Yolun yeni ve daha düzgün, üstelik o yolda sana engel olacaklarda işlerine karışmak konusunda sessiz kalacaklar. İsteklerini gerçekleştirirken zorlanmayacaksın. Yolunun üstünde, gelecek zamanda yakınlarının başına gelecek imtihan nitelikli olaylar sana zarar veremeyecek. Daha ferdi, tekil bir hayatın olacak. İleride ziyadesiyle tereddüt geçireceğin bir yol ayrımında önemli bir karar vereceksin.
Birilerinin, belliki koruyucu meleğinin yardımıyla olumluya yönlendirilecek sonunda aydınlık bir geleceğe yürüyeceksin. Öyle ki ’epey çektim ama muradıma ulaştım’ diyeceksin. Sanki yeniden doğmuş gibi hayata sarılacak, kendine güvenini tazeleyecek, fetihlere başlayacaksın.
Bir üst paragrafta başbakanı görmekte işlerinin gelişeceği, muradının gerçekleşeceği ayak bağı olacak geçmişinden kurtulacağın anlamına geliyor.
Son paragrafa gelince. Hayatında dönüm noktası sayılacak bir değişim söz konusu. Bazı beklentilerin için acele ediyorsun. Sen kendi içinde huzuru bulmadıkça yer değiştirmeler çözüm olmaz. Her değişim güzel değildir. Eldekilerle yetinenler daha güzele geçmeyi hak ederler.
Allah seni senden daha iyi bilir, ihtiyaçlarını hayatını devam ettirecek şekilde verir.
Tevekkül etmeyi öğrenmelisin. Beterin beteri olduğunu unutmamalısın. Zikirlerine devam etmelisin.
Her şeyin en doğrusunu Allah bilir, dilediklerine de bildirir.
Selam es selame