- 677 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Telefon Kartları ve Mehmet'in Tespihi
Askerde Mehmet diye bir arkadaşım vardı. Akşam içtimasından hemen sonra telefon kulübesine koşardı ve gece yarılarına kadar sevgilisiyle konuşurdu. Bütün parasını telefon kartlarına verirdi bu yetmezmiş gibi benim de neredeyse bütün telefon kartlarımı o kullandı. Bazen telefon kulübesinin yanındaki demirlere vururdu konuşurken, bazen kahkahalar atardı, bazen ağlardı.
Mehmet’in bir tespihi vardı, telefonla konuşmadığı saatler onu sallayıp volta atardı. Bir tek benimle konuşurdu.
Bir gün "Mehmet" dedim, "Beni de düğününe çağırır mısın?"
Güler gibi yaptı. Ağladı mı güldü mü anlamadım. "Kardeşimm benim" dedi "O nasıl laf kardeşimm ! Sen olmadan olur mu?"
"Hadi lan" dedim "Burdan çıkınca unutursun sen beni"
Dedi ki "Olur mu lan, bu dünyada bi Tuğba bi sen"
Güldüm. Elimi omzuna attım.
O günden yaklaşık bir hafta sonra Mehmet telefon kulübesine gitmeyi bıraktı.
Ona telefon kartımı verdim, belki utanmıştır isteyemiyordur diye. Almadı. Tuğba onu terketmiş. Mehmet kimseyle konuşmadı. Benden de uzaklaştı.
Üstüne gitmedim. Askerliğimiz bitti. Şimdi nerede ne yapıyor bilmiyorum.
Askerlik... Bazen insana hayal gibi geliyor. Unutuyor insan. Ama ben Mehmet’i unutmadım. Askerliğini benden iki gün önce bitirmişti. O gittiği gün ağladım.
Telefon kulübesine baktım. Tuğba’yı düşündüm ve Mehmet’in burada geçirdiği acı dolu son günleri. Gece yatağıma yattığımda yastığımın altında bir ses.. Bana tespihini bırakmıştı.
Şimdi ne zaman bir kadın sevsem Mehmet’in tespihini sallarım.
Yani Mehmet
Artık bir ben kaldım.
kıyıdaki adam
YORUMLAR
tek Mehmet'e yüklenmemek gerek... Yalnızlığına emek veren bir sürü insan olmuştur eminim... ben son cümleye takıldığım için yorumum o cümleye oldu... yoksa Telefon kulubesi, hüzün, yalnızlık ve tesbih el birliği ile oluşturulmuş ve yine içine alıp yalnızlığa götüren bir yazı...