- 637 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Kış Masalı
“Bu işten çok sıkıldım.”
Mutfağın kapısında dikilen Pelin’e baktım: Pijaması, üzerinde sabahlığı, dağınık saçları ve uykulu gözleriyle bende Pazar sabahını yaşadığımız izlenimini uyandırıyordu. Tek sorun Salı gününe başlıyor olmamızdı.
Kahve makinesine kaç kaşık kahve koyduğumu unutmamak için hemen cevap vermedim. Bitince:
“Eğlenmek gerekmiyor. Zaten iş zevkli, eğlenceli bir şey olsa bizim üste para vermemiz gerekir. Nasıl sinema ya da Disneyland’e giderken ellerimizi cebimize atıyoruz, onun gibi.”
Ayaklarını sürüye sürüye içeri girdi ve buzdolabının karşısındaki yüksek taburelerden birine oturdu. Ben yumurtayı çırparken çıkardığım sesi bastırarak itiraz etmeye başladı:
“Birincisi Disneyland’e filan gittiğimiz yok. Gitsek gitsek Cadılar Bayramındaki bedava geçit törenini seyretmeye gideriz. İkincisi ise, evet iş yerinde eğlenmem gerekmiyor ama ölesiye de sıkılmamam lazım. Eski işim yorucuydu, hatta bazen sinir bozucuydu ama genelde zevk alıyordum.”
Tavaya koyacağım yağı buzdolabının rafları arasında ararken gözümün önüne Pelin’e evlenme teklifi yaptığım gün geldi. “Ben de hostesliği bırakır, daha düzenli bir işe başvururum. Sıkmaya başlamıştı zaten.” demişti. O zaman sesimi çıkarmamıştım. Şimdi de geleneği devam ettirdim.
“Ne istiyorum biliyor musun?”
Bunu ben jambonu dilimlerken sormuştu.
“Doğumgünün için mi?”
“Yok, o değil. Yeni yıldan dileğim... Öyle barış olsun, insanların yüzü gülsün filan değil. Benim yeni ve seveceğim bir işim olsun. Hatta öyle bir iş olsun ki kendime yeni bir araba alayım.”
“Sektör değiştireceksin herhalde.”
“Niye böyle dedin ki?”
“Seni o kadar hemşirelik kursuna gönderdik, sertifika aldık, daha ilk bulduğun işten canın sıkıldı. Şimdi de para yağdıracak bir işin olmasını istiyorsun. Farkında mısın bilmiyorum, ama hemşireler servet kazanmıyor.”
“Olsun, ben yeni yılda bir şeylerin değişeceğine inanıyorum.”
Çırpılmış yumurtayı tavaya boca etmemle Salı sabahı sohbetimiz de sona erdi.
...
Dane işe herkesten önce gelmişti. Bunu hep yapardı. Hatta aramızda onun sözleşmesinde böyle bir madde olup olmadığı üzerine iddiaya girmiştik. İnsan Kaynakları sözleşmeyi bize göstermeyince kimse kazanamamıştı.
Yerime geçmeden kendime bir kahve koydum. Bir tane de Dane’e hazırlayıp masasına getirdim.
“Noel güzel geçti mi?”
“Felaketti! Korktuğumuz başımıza geldi. Bizim oğlanı biliyorsun, değil mi? Jack...”
“Bilmez olur muyum, Karındeşen Jack!”
İsimleri hatırlamak için başvurduğum yol Dane’in pek hoşuna gitmedi ama o bozmadan devam etti.
“Dayısı olacak gereksiz adam Jack’e Noel Baba diye birinin olmadığını söylemiş. Aslında bunu bekliyorduk. Oğlan on yaşına gelmişti ve gerçeği öğrenmesi an meselesiydi. Ama o da gidip kızkardeşi Lucy’e...”
“Lucy in the Sky wıth Diamonds!”
Kendime engel olmamıştım.
“Aferin, güzel bir hatırlama yöntemin var. Neyse, Jack de öğrendiğini Lucy’e söylemiş. Sonrası ise bir felaketti. Evden cenaze çıkmış gibiydi. Hediyeler bile durumu kurtarmadı. Bizi yalancılıkla suçladılar.”
“Bir yerde sizi Noel Baba’nın ölümünden sorumlu tutmuşlar.”
“Galiba öyle oldu. Hatırlamak bile istemiyorum.”
Keyfi bayağı kaçmıştı, ben de başında daha fazla durmadım. Ama yerime geçince aklıma geldi.
“Yeni yıl için planlarınız var mı?”
“Eşimi de alıp bir arkadaşın ev partisine gideceğim ve sabaha kadar içeceğim. Bir önceki haftayı unutmak istiyorum.”
Bizim ise gideceğimiz bir parti yoktu. Dane de “Siz de gelsenize...” dememişti. Bu saatten sonra bir yer bulacağımızı sanmıyordum. Halbuki Pelin dışarı çıkmak istiyordu. Düşüncelerimi Dane’in sorusu böldü:
“Yeni yıl için karar aldın mı?”
“Karar mı?”
“Tabi, yeni yıl kararları! Burada insanlar yeni yılda yapmak istedikleriyle ilgili kararlar alırlar: Yeni yılda kilolarımdan kurtulacağım, ya da sigarayı bırakacağım gibi. Mesela ben CAD programı kursuna gideceğim. Oradan alacağım bir sertifikanın yükselmeme katkısı olur sanıyorum.”
“Her yılbaşında böyle kararlar mı alıyorsunuz?”
“Tabi alıyoruz. Bir şeylerin değişmesini istiyorsan çaba göstermelisin, yoksa her şey eskisi gibi kalır, hatta kötüye gider.”
Dane’i dinledikçe kendini geliştirme kitaplarından satırlar okuyormuşum gibi geldi. Kahvemi tazelemek üzere yerimden kalkıp ofisin mutfağına yöneldim.
...
Oscar’ın gerçek adını hiç bir zaman layıkıyle söyleyemedim. O da bunun başına geleceğini bildiğinden kendine Oscar adını takmıştı. İsmini değiştirmek kolaydı; lakin aksan öyle kolay kolay gitmiyordu. Sıradan bira markaları bile onun Uzak Doğulu ağzında egzotik bir havaya bürünüyordu.
Birayı önüme sürdü, parasını da peşin aldı. Benim deyişimle iki bayram arasında pek müşteri yoktu, bar gayet sakindi.
“Söyle bakalım Oscar efendi; yeni yıl için ne kararları aldın?”
“Efendi?”
“Bizdeki bir hitap şekli. Fazla takılma. Ee, ne kararları aldın?”
“Biz yeni yıla girerken karar almayız. Hem yılbaşına daha var.”
“Daha ne varı? Bu haftasonu yeni yıla girmiyor muyuz?”
“Siz giriyorsunuz. Bizimki 23 Ocakta: Ejderha Yılı.”
“Ejderha mı? Kulağa güzel geliyor.”
“Şu anda Tavşan yılındayız. O kulağa nasıl geliyor?”
Tavşan iyidir, sevimlidir ama yıl kelimesiyle aynı cümlede bir araya gelmesi garipti.
“Peki yılbaşında ne yapacaksınız?”
“Geleneksel aile yemeği var. Geçen yılda verilen nimetlere şükredilir, bu dünyadan göçenler anılır, sonra herkes kendi işine bakar. Ben kızarkadaşımla partiye gideceğim.”
Ben ise eve gidip Pelin’e yılbaşında evde oturacağımızı söyleyecektim. Yeni yıldan tek beklentim yılbaşının olaysız geçmesiydi. Ama bir şeyler yapmazsam başımın ağrıyacağını biliyordum. Bardan çıktım; belki yolda aklıma bir şey gelirdi.
YORUMLAR
İlhan Kemal
' Birseylerin degismesini istiyorsan caba gostermelisin.Yoksa hersey eskisi gibi kalir hatta kotuye gider.' Her ne kadar bilsem de bazen aklimdan cikan bir hatirlatmaydi.Yeni yil herkese farkli hislerle geliyor. Ama guzelliklerini belkide sadece umut eden, beklentisine dair dusunen ve bu konuda caba gosteren kisilere veriyor.Bir noktada sansi pas gecemeyecegim. Bazi insanlara hayat bazen guluyor ki o anlik midir mechul!Tum yasama yaydiginizda kazanilanlarda ve kaybedilenlerde bir kiyas yapilamiyor.Cok guzel yaziydi. Begeniyle okudum.Icimden acaba benden onceki hikayeleri birazcik bekletmis olabilirmiyim diye bile dusundum;))Yeni yil herkese guzellikleriyle gelsin degil mi;))saygilarimla...
İlhan Kemal
nuray telli
İlhan Kemal
Bazen öykülerin minik kökenleri oluyor: Kısa bir cümle ya da kapıyı çalan bir yabancı, ya da bir rastlaşma (8. Caddede Orhan Pamuk'a denk gelmek) gibi. Öyle zamanlarda ben kendimi şanslı kabul ediyorum; gökten yemeyeceğim üç elma yerine yazacağım bir öykü kucağıma düşmüş oluyor.
Çok güzel bir yorumda bulunmuşsunuz. Ben teşekkür ederim. Saygılarımla.
nuray telli
İlhan Kemal
nuray telli
Yeni seneye uyan bir yazı okudum. Üstelik herkesin bir beklentileri olan bir sene...
Kahramanımız hemen bir çare bulmalı gidecek bir yer...
Mutlu seneler, tebrikler , başarılılar...
Sevgilerimle...
İlhan Kemal
Ben de bir at çiftliğimiz olamayacağını öğrendiğimde çok ağlamıştım.
Yine sade temiz ve hoş bir öyküydü.
Ellerinize sağlık.
İlhan Kemal
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Saygılarımla.
İlhan Kemal
İlhan Kemal
Esma KAHRAMAN
İlhan Kemal
Esma KAHRAMAN
neyse :) iyi akşamlar Sayın Yazarım.