- 692 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İhanetin Adresleri
Kaynaktan Deryaya
lebiderya
İhanetin Adresleri.
Devletin imkânlarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak.
Yetkim var anlayışı ile görevini istismar etmek.
Uyuşturucu ticareti yapmak, beyaz zehir ve beyaz kadın tüccarlığı yapmak.
Silah kaçakçılığı yapmak.
Vergi kaçırmak.
Tarihi eser kaçakçığı yapmak.
Hazine arazisi üzerine mülk inşa etmek.
Kaçak inşaatlara göz yummak. Yükümlülüğünü yerine getirmemiş olanların yaptıkları inşaatlara oturulabilir, mesken yada iş yeri açılabilir izni vermek.
En hassas konu ise; bütün bunları karşısında tam bir teslimiyetçi anlayışı ile; “Nemelazım, aman benim başımı ağrıtırlar, neme gerek, en iyisi görmemezlikten gelip geçmek.” diye düşünerek bunları dikkate bile almamak, tepki göstermemek.
İhanetin adresi hiç bir zaman tek değildir.
İhanet kendine zemin zemin bulması için yukarıda sıralamış olduğumuz; kişi, ekip, gruplar ile her zaman iç içe olmuş, el ele vererek çalışmıştır.
Bir örnek verelim;
Düşünün ki; Mahallemizde iki güçlü kesim var (Ama siyasi, ama nüfuzlu, ama paralı), bu iki kesimin birisi ahlaki konularda çok hassas olan ekip yada kişi olsun. Diğeri ise; ahlaksızlık yapan, kadın tacirleri olsun. Bu ahlaksızlık yapanların; mahallemizde rahatsızlık verdiklerini net olarak bilmekteyiz. Bunların çekip gitmeleri için, bu ahlaksızlıklarına son vermeleri için diğerlerinden yardım isteyelim. Diğer grup elindeki bütün imkânları seferber edip; ahlaksızları oradan uzaklaştırmak ve bir daha bu ahlak dışı faaliyetlerini yapmamaları için gayret edeceklerine; gidip onlara “Burada bizden izinsiz işler yapıyorsunuz, her işin bir bedeli vardır, hakkımızı vermezseniz size rahat hareket edeceğiniz zemin bırakmayız, bunun bedeli; araba, ev, şu kadar para.” derler ise, bu ahlaksızlar ile aynı işi yapmış olmazlar mı?
Yine ilgili ve yetkili mevki, makam ve mercii de bulunanlara bu durumu söylediğimizde; eğer hala ahlaksızlık devam ediyor ise; “ihanete kol kanat gerenler var” demektir.
Toplumdaki ahlaki erezyonlara sessiz kalındıkça; kendilerine çok daha geniş zemin buluyorlar.
Suç oranlarının artışları ve organize suç sebekelerinin pervazsızca davranışları aklımıza her hangi soru işaretleri getiriyor mu?
Bir ihanet şebesi var.
Bu bilinen gerçek. Bu ihanet şebekesi “MEHMETÇİKLERİMİZİ VURAN, YANGINLARI ÇIKARAN, KAPKAÇLARI ORGANİZE EDEN, UYUŞTURUCU TİCARETİNİ ELİNDE TUTAN, BEYAZ KADIN TACİRLİĞİ YAPAN VEYA YAPANLARDAN YÜZDE ALAN, SİLAH KAÇAKÇILIĞI İLE ORTAK HAREKET EDEN MALUM ŞEBEKE YANİ PKK DEĞİL Mİ?”.
O halde;
Diğer ahlaksız, kanunsıuz işleri yapanlar, yapılmasına müsamaha gösterenler, bunlara engel olması gerekirken “Başım derde girmesin” anlayışı ile görevini ihmal eden, gerek toplum fertleri ve gerekse devleti temsil noktasında olanlar bu hususlarda sorumlu değiller mi?.
Ceza alan yok. Buna mukabil suç oranlarında yüzde % 300 lere varan artışlar gözlenmektedir.
Hal böyle olunca;
Net ifadelerle şunu diyelim ki;
Yetkili makam sahipleri, Asli görevlerinde başarılı değildir. Devletten maaş alan ve görevi asayişi temin etmek olan, güvenliğimizi, canımızı emanet ettiğimiz bir önemli birimin müdürü kalkıp da Maliye Bakanlığı’na; “Biz fuhuşu önleyemiyoruz, onun için de bundan gelir elde edenler vergi versinler.” diyerek resmi dilekçe ile başvuruyor. Bu dilekçede bile şu anlaşılmıyor mu? “Ben bunların yerini biliyorum, engel olmuyorum, yerini ve kazançlarını size ben söylerim, sizde vergi tahakkuk ettirirsiniz.” anlamı taşır mı? Ya da; “Ben korkuyorum, mesaime gelir gider maaşıma bakarım, ötesine de karışmam.” Anlamına mı gelir? Peki bu dikeçeyi veren makamda bulunan şahıs ile ilgili kendi Bakanlığı acaba ne gibi işlem yapmıştır.
Vazifeler ihmali kaldırmaz. İhmaller ihaneti doğurur. Bunun için takdir makamlarında olanların mesuliyetleri oldukça fazladır.
HA İHANET ŞEBEKESİNİN İÇİNDE OLARAK VATANA İHANET EDİLMİŞ, HA DA GÖREVİNİ BİLEREK İSTEYEREK KASTEN İHMAL EDİLMİŞ OLSUN BUNUN İKİSİN ARASINDA BİR FARK VARDIR. o FARK DA; İHANET ŞEBEKELERİNİN YAPTIKLARINA ENGEL OLMAYAN İHANET EDENDEN DAHA ÇOK HAİNLİK ETMİŞTİR, İHANETE YARDIMCI OLMUŞ YATAKLIK YAPMIŞTIR….
Bu gerçeğe hayır diyen var mı?
Bütün bu gerçeklerin ışığında , diyoruz ki;
“Devletin temsil noktasında bulunanlar görevlerini aksatmadan, liyakatla yaptıkları zaman, vatandaşımız yani Büyük Türk Milletinin mensupları Devlet Birimlerine bütün güçleri ile yardımcı olacaklardır.”
Başka gerçeği daha hatırlatacağız şimdi;
Bir makamda yetkili olan şahıs, yaptığı işin karşılığında bir ücret almaktadır. Ekstra bir ücreti buna vermek bu milletin parasını iradesi dışında başkasına iane, ulafe dağıtmak anlamı taşır.
Görevi arsızlığı, hırsızlığı önlemek olan polise; “Yakaladığın her hırsız karşılığında çeyrek altın alacaksın.” Demek yanlışın ilk adresi olmaz mı?
Zaten o polis; “Hırsızı yakalamk için devletten maaş almıyor mu?”.
Bir İl Emniyet Müdürü diyor ki; “Polisin, yani devletin haberi olmadan hiç bir organize suç örgütü elini, kolunu oynatamaz, kıpırdayamaz bile.”
Bu müdürü tebrik ediyorum. Ama bir de şunu söyliyeyim; Bu ne anlama geliyor, hala suç şebekeleri büyüyerek devam ediyor ise; bu açıklama ile artişları yan yana getirip değerlendirme yaptığımızda, gördüğümüz sonuç bize “Eyvah, eyvah ki, ne eyvah neler oluyor, hem haberimiz olmadan kimse kıpırdayamaz diye açıklamalar yapılıyor, hemde suç şebekeleri hızla artıyor, yandı gülüm keten helva dedirtmez mi?”.
Biz yıllar önce kapkaçlar ilk yapıldığında; “Bu olaylar münferit değildir kesinlikle ardında bölücü, illegal örgütler var”. dediğimizde, bize “yine paranoya düşünmeye başladın.” diyenler oldu.
Diyarbakır’dan yada başka ilden çocuklar ailelerinden alınıyor; aylık kira veriliyor her çocuk için ve bunlar büyük şehrimize getiriliyorlar, Burada organize oluyorlar, hırsızlık, gasp soygun yapıyorlar…
Şebeke büyüyor nam salıyor..
Sonra da evine çelik yelekli polisler baskın yapıyor. Adam işsiz, şebeke kurmuş, okul çağındaki çocukları alıp büyük bir şehrimize getirmiş.Şebekeyi kurmuş, o çocukların ailelerine aylık çocuk kirası veriyor…
O zamana kadar nasıl olur da bu olaylardan kimsenin haberi olmaz?
Okul çağında olan çocukların kayıtları yok mu?
Her askerlik çağı gelen biliniyor; o halde, Yasadaki yaptırımlara rağmen neden okul çağında olan çocuklar okullara yollanmaz. Neden yollamayan ebeveyn ile ilgili işlem yapılmaz, neden bu işlemleri yaptırımları yapmıyan yetkili makamlarda bulunanlar hakkında takdir makamlarında olanlar en seri şekilde işlem yapmaz.
Yani suç şebekesini oluşturan suçlu. Bu bilinen gerçek. O şebekenin başındaki suçlu da, okul çağına gelmiş çoçukları takişp etmiyen kayıtları incelemeyen o kayıtları zamanında vermiyen kayıtlar verildiği halde gerekli yasal takipleri yapmıyan mevki sahipleri, sorumluluk sahiplier suçlu değiller mi?
Bu olaydan yola çıkıp analiz ettiğimiz zaman, Bu şebeke PKK tarafından orrganize edilen şebeke, Peki bu ihanet şebekesi çocukları alıp götürüyor, bir çok suça da karışmalarını sağlıyor.
Bu kadar zaman içinde en basit tarafı ile okul çağında olan çocuğun kaydı bize yok diyecek bir yetkili var mı?
Vatandaşların hepsinin kayıtları devletin elinde mevcuttur.
Okulda olması gereken çocuk okulda değil ise;
Bu hassas konuyu takip etmiyenler hakkında neden işlemler yapılmıyor.
Bu konuda işlem yapmayan; Milli Eğitim Yetkilileri (Okul çağı kayıtlarını elinde tutacak olan resmi kurum olması nedeni ile), Nüfus Müdürlüğü yetkilileri (Vatandaşın bütün kayıtlarını elinde bulunduran kurum olması nedeni ile), PTT yetkilileri (Resmi evrakların tebliği dağıtımı yapan kurum olması vesilesi ile), Emniyet Birimleri (Kayıtlar kendilerine ulaştığında gerekli işlemler konusunda resmi kayıt almaları gereken kurum olması nedeni ile) vb. gibi kurumlardaki ilgili birimlerde bulunan yetkili görevli olan şahıslar ile ilgili işlem yapıldı mı? İşlem yapılması gerektiği halde işlemleri yapmayan, geciktiren kişilerle ilgili nasıl bir yaptırım uygulandı.
Burada görev ihmali ihanetin zemin bulmasına yardımcı olmak anlamı taşımaz mı?
İhmali olanlar hakkında ne gibi işlem yapıldığını merak etmekteyiz.
Bir genelge yayınlayıp; Öğretmen ve öğrencilere; Milli şuurun artacağı ve bunun da etnik ayrımcılık da tansiyonu yükselteceği gerekçesi ile “Şehit Mehmetçiklerimiz için düzenlenen törenlere” katılmalarını yasaklıyanlar…
Şehitlerimiz için düzenlenen “Mehmetçiğe Yardım Kampanyasına katılan, Bir okul Müdürü hakkında yıldırım hızı ile soruşturma açanlar BU KONULARA KARŞI DA HASSAS OLSUNLAR.
Ha hain olmuş MEHMETÇİĞE KURŞUN ATMIŞIN HA İHANET ŞEBELERİNE BİLE BİLE ENGEL OLMMAIŞIN İKİSİ AYNIDIR. HATTA İHANET ŞEBEKESİNE BİLE BİLE GÖZ YUMMAK İHANETE SEBEP OLMAK ANLAMI TAŞIDIĞINDAN İHANETİN TEMELİNİ OLUŞTURUR. İHANETİN İÇİNDEKİ ASIL İHANETTİR.
İhanet şebelerine karşı “Nemelazım diyerek durmak en büyük ihanettir.”
Allah yar ve yardımcınız olsun.
lebiderya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.