Hayallerde Ankara
Zaman zaman, çayımın remzi gamzesi olan bir periye dair söyleşirim harflerle . Kelimeler buğulanır, cümleler billûrlaşır. Betimlemeye çalıştığım huzur sağanağı, ince ince yağar satır aralarına. Ankara’nın griliği, matlığı kaybolur. Sisli yamaçları güzelleşir. Dilime bir şarkı takılır. “ Pembe küçük dudağın söyledi şarkımızı / İndi bahar Ankara’nın sisli yamaçlarına /Boş yere ağlama kalbini bağlama Ankara kızlarına.” Çayımın buğusuna şarkının nağmeleri karışır. Sükûn çağının kapısını aralarım.
Kitapla ve çayla hem dem olmanın tadını çıkarırken, yeni iklimler keşfederim; gümüş sahilli, ipek kumsallı. Güneş yerine, harflerin ışığı ile aydınlanan, sözcüklerin nefesi ile ısınan bu iklimde, gamzesi çay kokan perinin hayalini; gül yapraklarıyla ipek bir keseye koyarım. Çayımın ıtırına gamzesinin ıtırı karışır. Nefes alıp verdikçe dolar ciğerlerime. Artık ,sayesinde Ankara vazgeçilmez bir şehirdir. İstanbul kadar olmasa da payitahttır yüreğime.
Karla vakarının ziyadeleştiği bu günlerde, çayımın buğusuyla seviyorum bu şehri. Dışım, hoyratlığından nasibini alırken içim çaya gamze olan perinin hayaliyle ısınır durur. Her çay içişimde yeni dizeler düşer aklıma. Bu demde Ankara’yı İstanbul’un kıskandığını düşünürüm. Çünkü, çay ve erguvanlar daha ziyade İstanbul’a özgüdür şiirlerde. Ankara’nın ortaklığı ona ağır gelir. Fakat, bu hususta benim elimden bir şey gelmez. İstanbul’u teselli bile edemem.
Paşa paşa bu durumu kabul etmesini salık veririm. Çay gamzeli hayaller, Ankara akşamlarını süslediği sürece; İstanbul, çaresiz bu durumu kabullenecek.
Ankara, içinden deniz geçmeyen bir şehir olmanın burukluğunu taşısa da çay ıtırlı demler hürmetine sevilmenin tadını çıkarmaya devam edecektir. Benim yanımda itibarlı olacaktır hep. Bozkırın vefalı kızı Ankara, gün gelip çay gamzeli akşamlarıyla efsaneleşecektir . Sisli yamaçlarında, anemonların açtığı efsane şehir olarak kalacaktır hayallerde daima…
Ankara, 03.01.2011 İ.K