- 446 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAM ÖRÜNTÜLERİ VE BİZ
Hayat, canhıraş bir koşuşturmacadır. Deliresiye,acılı ve çok sesli ...hayat pervasız bir kadın gibidir. Ne zaman ne yapacağı,ne zaman ne söyleyeceği belli olmaz. Her an ilginç bir şeyler bulabilir, bize mutlulukları ve pişmanlıkları aynı anda sunabilir,hem dostumuz hem de düşmanımız olabilir...
Her şey bir şeylere gebedir şu meçhul ve apaçık hayatta...belirsizlikler ve aşikarlıklar arasında boğulur dururuz...gitmekle gelmek arasında dokuruz hayatımzı...
Saf düzenin ve Saf düzensizliğinin olmadığı hayatta bunların hakimiyet mücadelesi vardır...Acı,rahatın yanıbaşında uyuklamaktadır. Huzur sıkıntıyla beraber koşuşturur,hayat bir çabadır,yakınlaşmanın ve uzaklaşmanın çabasıdır...hayatta her zaman dilimine kendi şarkımızı söylemek ve kendi şiirimizi yazmak varken neden hep yabancılaşmanın ve kendisizliğimizin hikayesini yaşarız...
Çiçeklerimiz tomurcuklanıp büyüdükçe,kokuları etrafa yayıldıkça belki kalbimizdeki renkler hayata ve insana dokunur...belki hayattaki yerimizi bu renkler içinde daha net görebiliriz
Hayatta Kötü yollar tek tek açılır ve yavaş yavaş dokunur insan duygularına ve hisleri kötümserleştirir. Acılar önce incittir ve ağlatır,sonrası boş vermişlik,tembellik ve nemelazımcılıktır...Hayat karşısında adeta beyaz bayrak çekilmiştir. Eller,gönüller,akıllar havaya kaldırılıp teslim olunmuştur.
Kafasını yüreğinden ayırmış, “akademik sistemlere” inat hayat insana alabildiğine çok sesli acılar,sıkıntılar ve çok sesli sevgiler sunar...Diyar diyar gezen sözler içimize nasılda hemen düşer ve filizlenir...çünkü hayatlar görmüş ve hayatlar süzmüştür...
Şu yaşadığımız hayatta her gün geçmişe uyur gözlerimiz,rüyalarımızda kalır yaşadıklarımız,bir gün daha geçer varlığımızın üzerinden,bir gün daha biner benliğimizin tüm noktalarına...bir rüya heyecanıdır yaşadıklarımız...özlerimizin tecrübe meydanıdır hayat...Varlıklarımızın tınılarına dokunduğumuz sahnedir...ve bizden istenen varlığımızla hayatta iyi bir şahit olmaktır.
Biz gecenin yoğunluğu ve büyüsü içinde ateşlere sürmeliyiz yüzlerimizi...çünkü ancak kesif ve yüce kederlerden ağrısız,hakiki yaşamlara böyle kanat çırpabiliriz.
Hayatta bir yerlerde,bir zamanlarda hep bir şeyler bizi bekler...şimdi;geçmişte ,yaşanmak için bizi bekliyordu...bekleyiş insan varlığının tüm hallerinde mündemiç...Suskun iç kaderimize inat bekleriz.
Yaşamak; geceye simsiyah bir gül atmaktır...görmesekte... Yaşamak,apaydınlık bir günde beyaz bir gül savurmaktır gökyüzüne...
Yaşamak bir tek insan için olsa da yaşamaktır... “bir damla suyla deniz olmaz ve fakat deniz bir damla suda saklıdır” bilinciyle...
Yaşamak; geçmiş gelecek ve şimdide ki tüm insanların tabi olduğu kanunlara uyarak ve aynı şeye hizmet ettiğini bilerek yorulmadan,bıkmadan yürümeye çalışmaktır. Çünkü aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayacağını bilmek ve fakat yine de yaşama azmini kaybetmemek güçlü ve iradeli olmayı gerektirir.
Hayatın kanunları iyilikte ve kötülükte,güzellikte ve çirkinlikte hep aynı ama hislerin samimiyet ve teslimiyetleri farklı...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.