- 560 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
bir çaycının seyir defteri...(8)
O yılların köye gidişlerden birinde muzaffer dedeyle konuşma fırsatı bulmuştum.Cebimde taşıdığım kağıt parçalarını gösterip harfleri soruyordum ki arapça yazılı kalın bir kitabı getittirdi duvara oyulmuş dolap tarzındaki bölmeden..O gün seki fazla kalabalık değildi..Sonra isminin ’Delailul Hayrat’ olduğunu öğrendiğim bu kitabı öğrenip sürekli okumamı tembihledi..Bu muzaffer dedeyi son görüşümdü..O kitabı aldığımın ertesi senesi vefat haberini duydum..Kitabı hiç yanımdan ayırmıyordum..Yazılar süslü görünüyordu gözüme..O kitabı okumam gerekiyordu ama çevremde yardım edecek kimsem yoktu..Sanayi mahallesinde oturan anneannemleri ziyaretimizde onların komşu kızı burcuyla karşılaşmıştım..Elinde yazıları bendeki kitaba benzeyen ince bir kitap vardı ve sorduğumda elifba olduğunu öğrendim..Burcu benden büyüktü ve okula da gidiyordu..Ondan öğrenmeye çalıştım o kıvrımlı,şekilleri hoşuma giden harfleri;ama bir türlü nasib olamadı o dönem..O sıralar kardeşim turgut sürünmeye yeni yeni başlamıştı ki ona hiç tat tuz vermiyordu..Annemin yanımızda olmadığı zamanlar onu ağlatmayı alışkanlık edinmiştim..Bana bakması saldırmam için yeterli nedendi benim için..Onu annemin kucağında gördükçe çıldıracak gibi oluşum halâ hatırımdadır..Yazdığım anımsamaların sıralamasında hata yapıyor olabilirim ama genel sınırları çok iyi hatırlarım,mesela bu olayların kel ahmetlerin evinde olduğundan eminim ancak kardeşimin ne zaman sürünmeye çıktığını hatırlamıyorum..Hatırladığım şudur ki,onu her dövmeye kalktığımda sürünerek annemin yanına kaçardı..Bazen anneme gitmesin diye kasten sevdiğimi hatırlarım..
Anneannemlerin ikamet ettiği mahalle ikinci köyümüz gibiydi..Burda o dönem oturanlar annemin akrabalarıydı,ayrıca beşik kertmemlerde burda oturuyorlardı..Mahalledeki tek yabancı bakkal ibrahimlerdi ki lakabı kürt idi,hoş zaten kendisi de kürttü...Anneannemlerin ev bahçeliydi ve evin içi köydeki evler kadar genişti..Bahçenin yarısı bostanlık diğer yarısında kömürlük,kümes ve temizlik ve sulama için kullanılan,içinde iki büyük varil bulunan su depoları vardı..İçme suyunu ninemlerde dışardaki çeşmeden karşılıyordu..Ninemlerin karşı komşusu olan burcularda ki sucu da burcuydu..Onu elinde testiyle ne zaman görsem evden bir boş testi kapar bende onu takip ederdim..Elifbayı biliyordu ve bendeki o kitabı okumamın tek anahtarı burcuydu..Beşik kertmem sevdalar ise ninemlerin iki sokak arka tarafında tren yolu tarafında oturuyorlardı..Eğer ninemlere babamla beraber gelirsek son ziyaretimiz sevdalar olurdu..Onun ninesi de Kur’an okuyordu ama ona soru sormaya cesaret edemezdim bakışları bana ürkütücü gelirdi..Burcu epey uğraşmıştı bana elifbayı öğretmek için ama ondan re’ye kadar olan harfleri öğrenmiştim..Annemde biliyordu ki zaman sonra tamamını ondan öğrenmiştim..
Hazır ninemlerdeyken:
’Bir gün dışarı salınan kazlardan beni kovalayana denk gelmiştim,gelmek ne kelime!.Bahçe kapısını olanca gücümle ağlayarak çalmama rağmen kapı açılmamış,kaz beni baldırımdan ısırmaya başlamaz mı..Kazın siniri geçip ve içerden teyzeminde kapıyı açması aynı zamana denk geldi.’unutmadan ekleyeyim dedim..
Aklıma gelen bir diğer anımsamamda beşik kertmem sevdanın babasının kitaplığıydı ki hayrete düşüyordum her aklıma geldikçe..
devamı gelecek sefere...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.