AYENİL VE NEDEİL/4
-……..
-Susuyorsun. Aslında bu suskunluğunun nedeni endişelenmen… Adımı bulmakta zorlanacağını, buluncaya kadar da seni terk edeceğimi düşünüyorsun. Bu yüzden endişeleniyorsun. Korkma. Sık sık bakışlarıma benzer bakışlarla karşılaşacaksın. Karşılaştıkça bulduğunu sanıp heyecanlanacaksın. Her heyecan seni bana bir adım daha yaklaştıracak. Umudunu artıracak. Ve ben her defasında heyecanını yatıştırıyor olacağım….
Aradan yıllar geçmiş ama bu geçen zaman zarfında sayısız kez bu heyecanı yaşadım ve her defasında adsız emelim fısıltıyı andırır konuşmalarıyla ya da yüreğimde hissettirdiği serinlikle yatıştırıyordu heyecanımı. Zira, her defasında da yüreğim göğsümden çıkacak gibi oluyordu. Başlangıçta her şeye güzel bakmaya başlamıştım. O yüzden güzel gördüğüm her şey yüreğimin ritmini artırıyordu. Derken bir çok insan için bedsinilen, sevimsiz ve nahoş şeylerde de güzelliği aramaya başladım. Gerçekten heyecan vericiydi. Geliştiriciydi. Bir hayli zaman sonra cümlenin sonuna gelinmiş gibi noktalanmıştı. Ne güzel güzeldi, ne çirkin çirkindi. Güzelde az da olsa çirkin, çirkinde az da olsa güzel vardı. Güzelde çirkini görmemek, çirkinde güzeli görmek değiştiriyordu göğsümde çırpınan yüreğin sesini. Bu durum da bir müddet sonra durağanlaştı. Uzun bir süre heyecansız yaşadım. Kitaplara yöneldim. Okuyor okuyor okuyordum. Ama biri dışında –ki o da kılavuz kitaptı- hiçbiri heyecanlandırmıyordu beni. Elime kalemi alıp düzenli düzensiz yazılar yazıyor, harflerden isimler oluşturuyordum. Çocukken oynanılan “nesi var” oyunundaki gibi yaklaştıkça heyecanlanacağımı sanarak neler yazmadım neler. Olmadı. Olmuyordu. Neden sonra, ilk kez çocuklarımın gözleri heyecanlandırmaya başladı. Mütemadiyen okuldaki öğrencilerimin gözleri aynı etkiyi yapmaya başlamıştı. Bunun bir dönüm noktası olabileceğini düşündüm ve sadece o masumiyet timsallerinin gözlerine yoğunlaştım. Yirmi yılı aşkın sadece ve sadece onların bakışlarındaki gerçeklikle heyecanlanabildim. Nihayet yaklaşık 5 yıl önce yeni görevlendirildiğim okulumda tanışmak için girdiğim derslikte ve ilk dersimde merak dolu 35 çift gözle karşı karşıya gelmiştim. birer birer tanışıyor ve her birinin gözlerine bakıyor ve yüreğimin sesini dinliyordum. Yok… yok… yoktu ne bir ses ne de bir çarpıntı. Üç gruptan oluşan sınıf mevcudunun ikisi tamamlanmış, sonuncu grubun ilk sırasındaki öğrenciler kendilerini tanıtırken hemen arkalarındaki sırada oturan öğrencilerden duvar kenarında oturanın gözlerine bir an kayıvermişti gözlerim. Mıknatısın nikel çeliği çekişi gibi gözlerim sadece o gözlere takılıp kalmıştı artık.. Aman Allah’ım! Aman Allah’ım! Ne bağıracağımı, ne ağlayacağımı ne de ne yapacağımı bilemiyordum. Göğsüm parçalanırcasına çırpınıyordu.
-Senin, senin adın ne yavrum? Diyebilmiştim bir çırpıda.
-... öğretmenim. Demiş ve zil çalmıştı.
-İkinci ders devam ederiz canlar, şimdi taze nefes toplayın biraz.
Masaya geçmiş ve pencerenin camlarından bahçeye bakmaya yöneldim. Emin olmak istiyordum. Fısıltılı konuşmalarından uzun süre mahrum bırakan vefalı dost sesin: “arkana bak” dediğini işittim. Döndüm. Masanın yanı başında, dimdik durmuş gözlerimin içine bakıyordu.
-Şey, şeey, öğretmenim.
-Evet.
-Sizi birine benzetiyorum ama bir türlü çıkaramıyorum.
-Tanıdık gibi.
-Evet, evet öğretmenim.
-Biliyor musun, senin de gözlerin, 33 yıl önce tanıştığım gözlere o kadar benziyor ki bana da seni yıllardır tanıyor muşum gibi geliyor.
-Hoş geldiniz öğretmenim.
-Teşekkür ederim. İnşallah hoş ve verimli saatler geçiririz. Teneffüse çıkmayacak mısın?
-İçimden çıkmak gelmiyor ama, çıkmam gerekiyor galiba.
-(Yaşına göre akıllıydı da.) diye zihnimden geçirmiştim.
….çıktıktan sonra, şimdi de yıllardır bir an olsun yanımdan benden ayrılmayan vefakar dostun adını bulmam ve ona adıyla seslenmem gerekiyordu. Onun da en az benim kadar heyecanlandığını hissediyor gibiydim. Düşünmüş, düşünmüştüm. Ama olmamıştı. Bulamıyordum. Sık sık öğrencilerle ilgilenmem nedeniyle düşüncelerim dağılıyordu. Son dersten çıkınca, bu kayaya geldim. Bir süre denizi seyrettim. Dalga seslerini dinledim. Düşünmeye başladım. Daldım da daldım. Öğrencimde gördüğüm bir çift göz geldi aklıma. Sonra adı. Adındaki harfler. Ve … ve… Aman Allah’ım, olabilir mi? Gözlerimi yumup seslendim. Cevap verirse, tamamdı.
-Nedeil!
-Gözlerini açıp, bakar mısın Emeseg?
İçim içime sığmıyordu. Gözlerimi açacak ve yıllardır arzuladığımı görecektim. Dayanabilecek miydim?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.