- 681 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
RAPOR-IX
" Beni kötü bir kadın olarak tanımanı istemem.Hayatımda ikinci kez bir adamı dün gece öptüm. Benim için ilk kez karşılığını beklemeden kavga eden tek insan olarak seni sevdim.İyi bir insansın. Belki başka bir yerde olsak yada tanışsak sana çoktan aşık olurdum. Herşey için teşekkürler. Para için ayrıca teşekkür ediyorum. Borç olarak aldığımı bilmeni isterim. Kendine her zaman dikkat et. ÇAKIR CANSU "
Kenan notu okumasıyla tekrar karmaşık düşüncelerin içine dalmıştı. Paşa her zamanki gibi Kenan’ın bacaklarına sürtünerek, kuyruğunu sallayarak ilgi ve şefkat bekliyordu.Kenan her ne kadar Paşa’nın kuruğunu vurmasını ve sürtünmesini hissetsede içinde bulunduğu düşüncelerinden sıyrılamıyordu.
Bu ilgi ve şefkat duygusunu aslında Kenan da istiyordu.Bunu isteyen biri daha vardı ki ; o da bu evi terk ederken bir not bırakarak çıkan, o deniz mavisi gözlerle bir okyanusta kaybolan o kadındı.
Kenan geçici olarak düşüncelerini odanın bir yerine koymuşcasına eğildi. Paşa’nın kafasını iki eliyle şefkatle tutarak ;
"Paşa oğlum, demek gitti ha mavi gözlümüz, giderken bakıyorum seni de unutmamış.Kabını ağzına kadar yiyecekle doldurmuş. Sende üzüldün mü ha oğlum. Bak benide düşünüp iki satır not bırakmış"
derken Paşa adeta konuşulanlardan anlar gibi iniltiler çıkarırken, Kenan’ da bir insana gösterir gibi elindeki not yazılı kağıdı ona gösteriyordu.
Paşa’nın başını iki eliyle bir kaç kez okşadıktan sonra tekrar doğruldu. Paşa sanki üztündekileri silker gibi bir hareketten sonra her zamanki gibi kanepenin ucundaki yerine pusarak başı patilerinin önünde meraklı gözlerle sahibini izlemeye koyuldu.
Yağmur giderek hızlanmıştı. Şiddetini artırmış yağmurun damlaları cama vuruken bir yandan, her damla Kenan’ın içindeki durumu anlatır gibiydi ıslak sesler çıkarıyordu. Kenan iki gün önce gördüğü ve nedenini bilemediği mavi gözlü bir kadına olan duyguları önce bir bir bulutun içindeki damla gibi yoğunlaşıyor sonra yağmur olup yıllardır bir cam gibi kendinden kaçtığı camlara vuruyordu.
Kenan dolaptan bir bira almak için kapısını açmıştıki kafasından dağıtmaya çalıştığı düşünceler tekrar toplandı. Dolabın içinde strejlere sarılmış üç tabak yemek ve yine üstünde bir not vardı.
"Seni tanımadığım için ne kadar tuz attığını bilmiyordum.Onun için tuzu atmadım. Umarım beğenirsin"
Bu seferki notun altında Çakır Cansu yerine, "Tuzsuz Cansu" ve altına bir gülümseme işareti :-)
Kenan bir iç çekerek yanındaki yanlızlığına ;
"off mavi gözlü off.... Paşa’yı unutmadığın gibi benide unutmadın demek.Keşke BİR GÜN daha kalsaydın, yada ben geldikten sonra gitseydin." diyerek mırıldandı. Bira içme isteğinin yerini şimdi yerini yemek yeme isteği almıştı. Kenan yemeklerden atışdır. ( az tuz ilave ederek ) Her zaman ki gibi Paşa’nın pusarak oturduğu kanepeye yığıldı eline aldığı kumandayla rast gele bir kanal açtı.
Aslında o kadarda rast gele açmamıştı şiddet olaylarının yangınların katillerin sunulduğu kanallar birden dokuza kadar olan kanalların üzerinde yani on tuşuyla başlıyordu öyle ayarlamıştı. Gün boyu işi gereği bu olayları görmekten yeterince sıkılmış ve yorulmuştu. Cinayetlerin işlenmediği bir gün, kavgaların , intikamlar için yapılan savaşların olmadığı bir haber yoktu tüm kanallarda.
Ve bu dünyanın içindeki belkide bir gerçekti. Ve Kenan birebir bunları canlı canlı yaşıyordu. Üstüne tabiki gördüklerinin benzeri olayları ekrandan da görmek istemiyordu.
Kenan uyukladığı kanepeden kapının ziliyle aniden irkilerek uyandı. Gözlerini ovarak saatine baktı saat 03.15 2 gösteriyordu. Belliki iki buçuk saattir uyuya kalmıştı. Belki bu zil sesi olmasaydı telefonunun alarmı ile işe uyanacaktı.
Doğrulup kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında gerçek ve düş karışımı bir hal içinde öylece dona kaldı. Kapının eşiğinde üstü başı sırıl sıklam olmuş saçlarından hala yağmurun arta kalan damlarının döküldüğü bir kadın duruyordu. Bu Mavi gözleri görmesiyle Kenan’ın (gözleri sevinç içinde) düşlerinden sirkelenip hemen onun ellerini tutup içeri aldı.Cansu üzgün buruk bir gülümsemeyle ;
"Üzgünüm yine ben, gelmek istemezdim ama pansiyoncu borcumdan dolayı beni dışarı attı. İnan çok yer dolaştım kalacak yer aradım. Sadece bir akşam için sende kala bilir miyim ?"
"Tabiki kalabilirsin...." Kenan daha sözünü bitirmeden Cansu hemen söze girdi;
" Bak özel bir soru yok, sadece yarına kadar kalacağımı bil yeter. Sana ve kimseye yük olmak gibi bir niyetim yok."
"Şey......." diye ağzını açmıştı ki Kenan , Cansu .
" Başka hiç birşey söyleme bu konuda yoksa şu an giderim"
"Tamam " dedikten sonra kızı dün akşam olduğu gibi kuru giysiler ve havlu verdi. O sırada Kenan çay yaptı. Birlikte havadan sudan konuşarak sabahın ilk ışıklarını ettiler. Kenan Cansunun söylediklerini bir çocuk edasıyla dinlerken bazende anlattığı komik şeylere katıla katıla güldüler. Mesai saatine yakın evden çıkarken Kenan gülümsemeyle ciddiyet karışık ;
" bak bu sefer ben gelmeden gitmeyeceksin not bırakmak yok söz mü bak ben sözümü tuttum soru yoktu sormadım sende söz ver."
" tamam söz. "
*********************** ************************ *******************
Kenan yirmi dakika sonra merkeze gelmişti. Eray her zaman ki gibi elindeki pet bardakla Kenan’ı karşılarken yine kötü haber tellalığı yapmaya başlamıştı. Kenan’ın uykusuz olduğunu ve dudağındaki iz gördüğü halde bişey demedi. Çünkü Kenan bu durularda sert cevap vereceğini bilecek kadar komserini tanıyordu.
"Komserim yine şüpheli bir kayıp ihbarı daha aldık. Kırklı yaşlarda bir icra müdürü kayıp.Ailesi üç gündür Haber alamıyormuş. İkinci kötü haber Armatörün oğluna otopsi yapılmış sonuçlar temiz. Adli tıp hiç bir şeye rastlamamış uyuşturucu falan yok sadece bir gün önceki akşamdan kalma şampanya ve viski kanında az miktarda bulunmuş. Başka bir şey yok. Üçüncü kötü haber Emniyet müdürü aradı, gelince benim yanıma gelsin dedi."
Kenan kahvesinden iki yudum almıştı o sırada. Sakin bir sesle Eray’a ;
"Adli tıbbı ara, otopsiyi yapan doktorla ayrıca görüşeceğimi bildir"
derken Eray masanın üzerindeki rengi soluk telefonla adli tıbbın numarasını çoktan çevirmeye başlamıştı.
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
YORUM YAPAN KALEMİNİZE SELAMLAR
ÜSTADIM
işte bunu demek istiyorum bu elimde değil
SAYGILARIMLA........
bu bölüm oldukça akıcıydı ve paşa bile gözlerimin önünde canlandı..tebriklerim kalben kalemin daim olsun iyi bir yazar olacağınızdan eminim sayın Kemal Paracikoğluna katılıyorum..saygılarımla
DİLEK YILDIZI
umarım iltifatlarına layık olabilecek kadar yazabilirim. Yazarlık harçım değil daha fırınlardan çok ekmek yemem gerek farkındayım. ama yine de güzel sözlerin için çok teşekkür ederim.
en yürekten saygılarımla...
DİLEK YILDIZI
teşekkürler
saygılarımla
Bu serideki ilk yazılarınızda, daha önce SENARYO olarak yazılmış bir öykünün nesire dönüştürülmesiyle oluşturulduklarına ilişkin ipuçları vardı, ama sonrada alçakgönüllülüğünüzle danışarak, inceleyerek yazı dilinizi müthiş geliştirdiniz ve şu sıralar yazılarınız özenli yazılmış bir görüntü yansıtıyorlar.Tebrikler kardeşim. Siz, çok daha iyi yazılar yazacaksınız, yazdıkça, gelişerek...SAYGI VE SEVGİYLE
DİLEK YILDIZI
EN DERİN SAYGILARIMLA
KARDEŞİNİZ....