- 3179 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Tarihteki Kahramanlarımız-------
Değerli arkadaşlar “geçmişini unutan geleceğini bulamaz.” diye bir söz vardır.Türk tarihini şan ve şerefle dolduran , bizlere barış ve gelişmede yol gösteren kahramanlarımız arasında unutulanlar da vardır. Bir çok millet vardır ki tarihinde en küçük cesaret örneği gösterenleri kahramanmış gibi gösterip dünya çapında tanınmalarını sağlamaktadır..Bizim ise tarihimizde yüzlercesi bulunmaktadır .Bu kahramanları hatırlamakta ve anlatmakta sıkıntı çekiyoruz.
Nasıl bir zihniyetle hazırlanır bilmem okul kitaplarında adı geçmeyen bu kahramanları bizler yad etmeli ve onları yaşatmalıyız. “Kahramanlar vurulduğu zaman değil unutulduğu zaman ölürler.”demişti lise II’deki rahmetli tarih öğretmenimiz Muhsin Kaya.Onu da bu arada rahmetle anıyorum..
Ben; onları hatırlamak ve bizden sonraki nesillere ,atalarımızın Türklerin dünya üzerinde varlığını sürdürmedeki rollerini, aktarmalı, unutulup gitmelerine izin vermemeliyiz ,diye düşünüyorum...
İşte bu kısa yazı dizisinde bu kahramanlarımızı yad etmek istiyorum .
57. Alay Türk Savaş Tarihinin En Kahraman ßirliği
1. “ Onlara ölmeleri emredildi , hepsi birden , gözünü kırpmadan öldüler…”
20 Ocak 1915’de Mustafa Kemal tarafından komutası üstlenilen tümen, biri 7. Tümenden 57. Piyade Alayı ile ikisi Acemileri yetiştiren Depo Alayı’ndan kuruludur. O, askerlerine savaş gücü vermeye çalışırken, müttefik çıkartması tehlikesini yakın gören Başkomutan Vekili, "bu iki alay yetişmemiştir" diye acemileri İstanbul’daki 6. Kolordudan 72. ve 77. Alaylara değiştirdi.Daha bu alaylar gelip tümen kuruluşunu bitirmeden, 57. Piyade Alay ile hareket emrini aldı. Vapurla Tekirdağ’dan Maydos’a yola çıktı (24 Subat 1915).
Gelibolu’ya ulaşan Mustafa Kemal , kendi tümeninden 57. Alay’ı Sarafim Çiftliğine, kalan birliklerini de geldikçe Maydos bölgesine tertiplemeye başladı. Bölgeyi gezerek 26. Alay’ı Seddülbahir, 27. Alay’ı Kabatepe kıyılarına yerleştirdikten sonra , Seddülbahir’e bir de akıncı müfrezesi çıkardı.
24-25 Nisan akşamı,çıkarmanın ilk günü, İngiliz ve Anzak kuvvetleri Arıburnu’ndan karaya çıkmaya başlamışlardı.Bu bölgede kıyı gözetlemesi yapan bir Türk takımının direnişine karşın, kıyıdan belli bir noktaya kadar ilerlemeyi başardılar.Bölge yakınlarındaki 27 Alay’ın ise sahile geniş birşekilde yayılmış olması da karşı koymayı oldukça güçleştiriyordu.Bu sırada Bigalı köyü’nde bulunan ordu yedeği 19.Tümen Conkbayırı yönünde tatbikat yapmakta idi.Top seslerinin duyulmasıyla 19.Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, Ordudan emir gelmemiş olmasına karşın girişimi ele alıp tüm sorumluluğu yüklenerek, 57.Alay’ı bir batarya ile Kocaçimentepe yönünde harekete geçirdi. Kendisi de durumu izlemek üzere Conkbayırı’na çıktığında, Arıburnu kesiminden bazı askerlerin çekilmekte olduklarını ve düşman birliklerinin de bunları izlediklerini gördü.
O anı Mustafa Kemal , Ruşen Eşref Ünaydın ile yaptığı görüşme sırasında şöyle anlatmaktadır:
“...Bu esnada Conkbayırının güneyindeki 261 rakımlı tepeden sahilin gözetleme ve korunmasıyla görevli olarak orada bulunan bir müfreze askerin Conkbayırına doğru koşmakta, kaçmakta olduğunu gördüm... Bu askerlerin önüne kendim çıkarak:
-Niçin kaçıyorsunuz ? dedim.
-Efendim düşman dediler!
-Nerede?
-İşte! diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Gerçekten de düşmanın bir avcı kuvveti 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve tam bir serbestlik içinde ileriye doğru yürüyordu. Şimdi vaziyeti düşünün. Ben kuvvetleri (geride) bırakmışım, askerler on dakika istirahat etsin diye...Düşman da bu tepeye gelmiş...Demek ki düşman bana benim askerlerimden daha yakın! Ve düşman benim yere gelse kuvvetlerim çok kötü bir duruma düşecekti. O zaman artık bilemiyorum, bilinçli bir düşünme ile midir, yoksa önsezi ile midir, bilmiyorum. Kaçan askerlere:
- Düşmandan kaçılmaz, dedim.
- Cephanemiz kalmadı, dediler.
- Cephaneniz yoksa süngünüz var,dedim.
Ve bağırarak bunlara süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırına doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile dağ bataryasının yetişebilen askerlerinin ‘ marş marşla’ benim bulunduğum yere gelmeleri için, yanımdaki emir subayını geriye yolladım. Bu askerler süngü takıp yere yatınca, düşman askerleri de yere yattı. Kazandığımız an, bu andır...”
Bu sırada Türk askerleri mevzi alınca karşı taraf da mevzilenir ve 57.Alay’ın öncü bölüğünün Conk Bayırı’na yerleşmesi için süre kazanılmış olur.Bu an Çanakkale Savaşı’nın kilit anıdır.Çıkarmanın hızı kesilmiştir.Daha sonra, Kolordu Komutanı Esat Paşa’nın izniyle, 27. Alay’dan geri kalan birlikleri de emrine alan Tümen Komutanı Mustafa Kemal, karşı saldırıya geçmek üzere 57.Alay’a şu emri verir :
“ Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir.”
25 Nisan 1915 günü, vakit ikindiye yaklaşırken, ilk çıkarma kademesi olan tümenin sahile çıkışı da tamamlanmıştır. Ne var ki, 27. Alayın birlikleri ve 57. Alayın yaptığı karşı saldırı ile süngü hücumları sonucu Anzaklar çok sayıda kayıp vermiş ve sahile çekilmişler, kritik ve endişeli anlar yaşamaktadırlar. Gene de gün batarken, Anzak Kolordusu’nun sahile çıkan Tümeni, Arıburnu’nun sarp yamaç ve tepelerinde yerleşme olanağı bulur. Bu tarihten başlayarak harekat, 1915’in Ağustos ayına kadar dört ay boyunca, Conkbayırı- Kocaçimentepe-Kabatepe bölgelerinde, tarafların karşılıklı saldırı ve özellikle gece yapılan süngü hücumlarıyla, yakın boğuşmalar şeklinde ve çok kanlı çarpışmalarla geçecektir.
Arıburnu’nda görev yapan 27. Alayımızın yardımına koşan birliklerimizin bazıları dağılınca, 57. Alayımız daha geniş bir araziye yayılmak mecburiyetinde kaldı; dolayısıyla yoğunluğu azaldı. Kumandanı Kurmay Yarbay Hüseyin Avni şehit oldu. Kumandayı ele alan Kurmay Binbaşı Yusuf Ziya da şehit olunca alay müftüsü Hasan Fehmi kumandan oldu; o da şehit düştü. Kumandanları şehit düşen birlikler Arıburnu sırtlarında düşmanı durdurmak için canla başla savaşıyorlardı. Bombalarla düşmana saldıran Nazif Çakmak (Fevzi Çakmak’ın kardeşi) şehit düşerken, ardından gelen 57. Alay’ın 6. Bölüğü ile, Anzak Kolordusu’nun 3. Alayı’nın 4. Bölüğü süngü ve dipçiklerle birbirlerine girdiler.
***
Sisli bir nisan sabahı 57. Alay komutanı araziye yayılmış beyazlıklar görür ve takım komutanına bu beyazların ne olduğunu sorar. Takım komutanı, sabahleyin düşmana hücum emrini almış 57. Alay’ın, Rablerinin huzuruna temiz çıkmak için çamaşırlarını yıkadıklarını söyler; bu beyazlıklar, onların ak niyetleridir, der.
Mustafa Kemal’in ,Yarbay Hüseyin Avni Bey’in ve silah arkadaşlarının Türk ulusu için yaptıklarının unutulması mümkün değildir.
Sizleri Hiç Unutmayacağız...
YORUMLAR
Sayğı değer Hocam.bu gün ilk makalenizi okuma fırsatı buldum.iyikide okumuşum.Sabahın bu erken saatinde Atalarımızı rahmetle minnetle bir kez daha anmamıza vesile oldunuz.Allah sizden razı olsun.öğretmeninizin dediği gibi Kahramanlar vurulduğu zaman değil unutulduğu zaman ölürler.Allah onlardan razı olsun mekanları cennet olsun.onları hiç bir zaman unutmayacağız.unutturmayacağız.yüreğiniz kaleminiz daim olsun efendim.
Selam sayğı ve dua ile...A.E.O.
nazlıgül
Bu hafta sonu Çanakkale'deyim..Daha önce ziyaret ettiğim 57 .ci Alay şehitiği için bir ön bilgi olmuş oldu..Gezince seni hatırlayacağım..
Kutladım selamlar
nazlıgül
Ayrıca geziniz için yazımın ön bilgi olması beni sevindirdi....
Saygılar efendim..
Saygıdeğer yazarım ve şairem Nazlıgül hanım kardeşim Rabbimiz sizden razı olsun,o duyarlı asil duruşunuzu Rabbim daim eylesin,değerli yazınızı ve yorumlarıda özenle ve nasiplenek okudum o duyarlı yüreğinizi yürekten kutlarım harikasınız Rabbim o kudretli kaleminizi daim eylesin.Milli Mukadesat aşkıyla vatan uğruna canlarını feda eden medarı iftılarlarımız ,Başta Gazı M.Kemal Atatürk ve onun sılah arkadaşlarını ve tüm şehitleirmizi Rahmet minnet ve şükranla saygıyla anıyorum,Mekanları cennet ruhları şad olsun Rabbim gani gani rahmet eylesin nur içinde yatsınlar,amin
anlamlı paylaşımınız için teşekkür ederim yürek sesiniz daim olsun emeğine o duyarlı yüreğine sağlık
selam ve saygılarımı sunarım Rabbimize emanet olun duam ile
nazlıgül
Desteğiniz için sağolun...Sizinde kaleminiz daimolsun..
Hiç şüphesiz ki bizler üç Kıta'da at koşturmuş milletin torunlarıyız. Yedi düvele karşı Çanakkale'de yazılan destanı hepimiz biliyoruz. Ben gezdim o diyarları, kitabeleri okurken, rehberimizden savaşa dair bilgileri alırken tüylerim diken diken olmuştu.Bu ne büyük bir iman, bu ne büyük vatan ve Allah aşkı demeden geçemiyor insan. Şimdi biz varisleri neresindeyiz o duyguların! Layık olabiliyor muyuz! Bu bakımdan yeni nesle aktarılmalı bu gerçeklerimiz ve sağlam birer kimlikleri olmalı her birinin zira düşmanların ülkemiz üstüne olan iştahları hiç bir zaman kesilmeyecektir, bugünkü terör belası da bunlardan biridir...
Vatanı uğruna çekinmeden canlarını verenlerden Allah razı olsun...
Yazınızı en kalbi duygularla kutluyor, gönül dolusu selam ve saygılarımı sunuyorum...
nazlıgül
Teşekkür ederim güzel yorum için..
İyi de Osmanlıyı hepten aşağılayıp, inkar edenler var. Bilmiyorlar ki M. Kemal de bir Osmanlı subayıdır.
Unutmak isteyenler unutsun ama onların adlarını ağızlarına almasınlar.
Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.
nazlıgül
yorum için teşekkürler..
Merhaba, zamanla değerlerimiz kaybolmakta gerçekten de...Özellikle son yıllarda gazilerin hiç de kale alınmadığına tanığız...Kore,kıbrıs ve son dönemde Güneydoğuda gazi olan insanlarımızın hiç de hak ettikleri karşılığı toplumdn göremediklerini biliyorum....Yeni nesil bencil ve ilgisiz...kanallar ve basın vurdumduymaz...Okullarda kahramanlık günlerine yeterince yer verilmemekte....Her vesile ile güzel örneklerini sergilemek gerek...Çok tebrik ediyorum...Saygı ile...
nazlıgül
Değerli Şairem unutulmaya yüz tutan kahramanlarımızı bir kez daha hatırlattığınız için çok teşekkür ederim.Onlara olan minnet borcumuzu asla ödeyemeyiz.Bunun bilinci içindeyiz.Aynı zamanda onlara gereği gibi ilgi göstermediğimiz,yeterince sahip çıkamadığımız da aşikar...
Bakıldığındaq,Türk Tarihinin Yüce Türk Milletinin yüz akı,onuru ve şerefi olduğu,dünya üzerindeki hiç bir millete nasip olmayacak kadar şeffaf,adil,demokratik ve hümanist yapılar içerdiği açıkça görülecektir.Ermeni Soykırımı,vs...gibi zırvalıklarla Türk Milletini köşeye sıkıştırmaya çalışanlar,içimizden destek görmedikçe konuyu unutur gibi bir kenara çekiliyor,durumumuza göre aynı konuyu ısıtıp ısıtıp milletimizin önüne çeşitli vaadlerle(Avrupa Birliği,Kıbrıs sorunu,vb.) ve vesilelerle çıkarıyorlar.
Cezayir'deki ve diğer mazlum milletlere tarih boyunca yaptıkları soykırım ve vahşetleri görmezden gelen Fransa'nın cumhurbaşkanı ve siyasileri,Azerbaycan'ın yüzde otuzunu işgal eden Ermenistan'ın devlet başkanı ve diğerleri (Soykırımı inkara ceza yasası) kendi tarihleriyle yüzleşmeden Milletimize çamur atmakta ve hadlerini aşmaktadırlar.Çok şükür ki ciddi ve kararlı bir hükümetimiz iş başındadır ve gerekli cevapları zamanında vermektedirler.Buma inanın çok seviniyorum.
Tarihe şan ve şeref veren ecdadımızla,eşsiz kahramanlarımızla ve Devletimizle ne kadar gurur duysak azdır.
Çanakkale'de,Filistin'de,Irak'ta,Kıbrıs'ta,Kore'de ve dünyanın bir çok yerinde haklı davası için canını seve seve vatanına armağan eden eşsiz,kahraman bir milletin ferdi olmaktan her Türk çocuğu gibi her zaman kıvanç ve onur duyduk,duymaya da devam edeceğiz İnşallah.
"Vatan,uğrunda ölen varsa vatandır,
Sahipsiz vatanın batması haktır" diyen şairimizi de rahmetle anıyorum.
Ve inanıyorum ki Ulu Önder Atatürk'ün dediği gibi Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır.Çünkü,vatan söz konusuysa gerisi teferruattır diyen ve demekle kalmayıp,yeri geldiğinde seve seve vatanı için ölüme koşan kahraman bir milletin evlatlarıyız.
Çanakkale'de,Irak'ta,Filistin'de,Kore'de,Kıbrıs'ta ve tarihinin her döneminde sayısız kahramanlar yetiştiren Yüce TÜRK MİLLETİ,Ulu Önder Atatürk'ün dediği gibi sonsuza kadar yaşayacaktır.
"Ben ezelden beridir hür yaşadım,hür yaşarım
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış?Şaşarım,
Kükremiş sel gibiyim,bendimi çiğner,aşarım
Yırtarım dağları,enginlere sığmam,taşarım.
Diyen İstiklal Marşımızın Büyük Şairi Mehmet Akif Ersoy'u da bu vesileyle şükran ve rahmetle anıyorum.
"Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme,tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun incitme,yazıktır,atanı:
Verme,dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Diyen Akif'in vasiyetine Yüce Türk Milleti ve Gençliği her zaman sahip çıkacaktır,buna inanıyoruz.
Efendim sizlerin vesilesiyle tüm kahramanlarımızı ve şehitlerimizi rahmet, şükran ve minnetle anıyorum.
Zannedersem,akıl ve ruh hastalarını "içine şeytan girdi" diyerek ateşlerde yakan,beş milyon yahudiyi sabun yapıp pişiren batı ve yandaşları,aynı hastalara Osmanlıdaki medreselerde,müzik tedavisi uygulandığını ve insanların iyileştirilmesi için çam ağaçlarıyla çevrili ortamlarda imarethane ve kervansaraylarda insanların nasıl değer görüp insanca yaşadıklarını,deniz aşırı ülkelere Barbaros Hayrettin ve diğer Osmanlı Kaptan-ı Deryalarının denizcilik alanlarındaki başarıları ile dünyadaki görgüyü,teknolojiyi,zenginlikleri,oradaki mazlum milletlere kıymadan,yok etmeden nasıl Osmanlı ülkesine getirerek medeniyet alanında nasıl ilerlediklerini,kahveyi,nargileyi,sosyal tesisleri,mehteran müziğini ve askerlere nasıl ilham kaynağı ılduğunu,gittikleri her yere imar ve medeniyeti nasıl inşa ettiklerini vb. alarak Rönesans ve Reformları nasıl ve neler sayesinde yaptıklarını unutmamalıdırlar.Ayrıca tıp alanında,astroloji,matematik ve kimya bilgilerini,devlet kuruluşunu ve askerlik eğitimini,vs.,vs.....
Gördüğünüz gibi konu nereden nerelere geldi...
Güzel yazınız ve emeğiniz için çok teşekkürler...
Mevlüt GÖZDE
nazlıgül
Mevlüt GÖZDE
Unutulmaya yüz tutan değerlerimizi günyüzüne çıkarmaya vesile olduğunuz için de tebriklerimi ve şükranlarımı sunarım.
Selam ve saygılarımla...
Esen kalınız...
Degerli Nazligül, yazinizi dikkatli bir gözle okumaya calistim.
Tarihimizin derinliklerine; ve de olusumunda, M.kemal Atatürk `ün o essiz stratejileri,
ve taktikleri belirleyerek, kahraman silah arkadaslariyla kazanmis oldugu zaferleri,
basta; M.Kemal Atatürk , ve 1915 ve sonrasi, bütün anayurt savunmasinda, anti
emperyalist mücadele vermis, kahramanlarimizi; saygiyla yad ediyorum. Duyarli
durusunuza, saygimla birlikte; yazinizi degerli buldum. selam, sevgi ile......kalin..