- 926 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Keşke Keşkeler Olmasaydı !..
Evet, yine karşınızdayım. Baştan şunu söylemek istiyorum: bir yazı yazmaya karar verdiğimde, o yazıya ihtiyacımın hat safhada olduğu an gelmiş demektir. Şu an çarşambayı sel aldı’yı dinliyorum.. yani yazmaya hazırım…
Ne demiştik, keşke keşkeler olmasaydı.. Bunun ne kadar mümkün olduğunu bilemiyorum.
Gerçi bu bir bilip bilmeme sorunu da değil. Neden keşkelere bu kadar öfkeliyiz, onları meydana getirenlerin içerisinde bizlerin de olduğunu unutmuş olamayız ,değil mi…
Bu keşkeler ömrümü yedi,çoğu kişinin hayatını da tükettiğine canı gönülden inanıyorum.. bizlerin derisini soğuk rüzgarlar gibi dondurup, yılan derisi gibi soymaktadır. Ümitlerimiz bu duvara her çarptığında, betona fırlatılan bardaklar gibi tuz gibi olmaktadır. Bazen yeterince emek harcamadığımızdan ya da yeterince önemsemediğimizden midir tam idrak edemesem de, bir eksiklik olduğunu sezinliyorum..
Her daim hayatımızın merkezinde olup bizi bize rahmen yöneten bu keşkeler, aslında o kadar da vahim değillerdir. Onlar,yeşil meyveyi sarartan güneş gibidirler; yeterince olduklarında içimizi ısıtırlar, fazlalarına gelince ise zararlı ışınlar misali ta derinlere kadar kanserojen bir maddeyi ruhumuza yayarlar.
Her yaşayanın belli zamanlarda keşke demeye ihtiyacı vardır.
Cevap mı istiyorsunuz..Her durumda iyikiler olunca, yaşamımız düz bir çizgide gidiyor demektir. Fakat yükseklere çıkmak için kıvrılan yollara,uçurumlu geçitlere de ihtiyacımız vardır. Bu ise keşkelerdir. Çünkü hiç keşke demediğimizde, pişmanlıklar yaşamamışız demektir. İnsanı gazlayan, moral veren şey ise düz çizgilerden ziyade olumsuzluklardan ders çıkartması, geçmişin olumsuzluklarına bakıp günün iyikileriyle mutlu olmaktır. Zaten tebessüm de çoğu zaman, sıkıntıların geçmişte kaldıklarını düşünmeyle yüzde gerçekleşen bir ruh halidir.
Keşkeleri hayatımızdan tamamen atmak, acı duygusunu beynimizden silmekle eşdeğerdedir. Ne güzel işte mi diyorsunuz…Yapmayın lütfen, ben acıdan değil onu hissetmemekten bahsediyorum.. yoksa ateşte kolunuz yansa dahi onu hissetmez,acı duymazsınız; ama bu acı duymama aslında sonunuz da olmaz mı arkadaşlar…Keşkelerin,en çok sevildiği ortamın neresi olduğunu galiba hepimiz biliyoruz…Hiç ama hiç mutlu olamamışlar var ya, işte onlar,keşkelerden öyle bir haz alırlar ki bunun seviyesini çözmek,anlamak imkanlı değildir. Elinde yarısı boşalmış alkol şişesi, ayakkabıları ruhunu kaybetmiş, elbiseleri ise mahvolmuş bu kimselerin ne sabahı ne de gecesi vardır… yıkık harabeler bunların tek yaşam alanıdır…Arada bir keşke dediklerine aldırmayın,onlar aslında hayatlarının değişmesini de pek arzulamazlar.. Zaten bu boş bir umut değil midir ki…
Keşkeleri en güzel yaşayanlar, her halde gözkapakları her dem uykulu gibi duran, kısık kısık bakanlar olsa gerektir.
Bırakın hayat nereye istiyorsa oraya sürüklesin,aldırmayın,boş verin,günlerinizi gelecek günlerin umuduna da geçmiş günlerin acısına da harcamayın… boş verin hatta boşvermişlikleri de boş verin
Hayata karşı kırgınlıklarınızı bırakın, üzülmeyin. Zorluklar var, acı çekiyorum diye pes de etmeyin.. İnanın hayat sonsuz olsaydı-dünya üzerinde-uğraşmaya değerdi. Lakin şimdi hiç uğraşasım gelmiyor. Ve şu sevmeler var ya, her yazıma istemeden sızıyor.. Onlar için keşke demekten ne siz ne de ben asla bıkmayacağız.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.