- 2248 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yalancı Özgüven
YALANCI ÖZGÜVEN
Özgüven sahibi olmak ve insanın kendi potansiyelinin farkına vararak bunu gün yüzüne çıkarması ve özgüvenin kalıcı olması için insanın kendisinin çaba harcaması yanında başkalarının fikir, öneri ve yönlendirmelerinden faydalanması, bu konuda kitaplar, dergiler okuması ve konferanslara giderek konuşmaları dikkatle dinlemesi ve bunları not ederek uygulaması önemli.
Ancak yalancı özgüven ile gerçek özgüveni de birbirinden ayırmak çok önemli. Bugün bunu anlatmak istedim sizlere.
Gerçek özgüven sahibi insan kendine güvenerek güçlü ve zayıf yönlerini gerçek manada bilir. Güçlü ve zayıf yönlerini dengelemeye çalışır ve bu dengeyi de korumak için çaba harcar. Yani özgüven sahibi insan bilgili olmak için bilgili olan insanın yanına gider. Onlarla tanışır ve kaynaşır. Davet ederek öğretmen ise öğrencileri ile tanıştırmaktan hoşlanır. İkinci aşamada özgüven sahibi olan insan başkalarını asla başından savmaz. Onlara bir şeyi neden yapamıyorsa anlatarak ikna eder ve başından savmaya yönelmez. Yalancı özgüven sahibi insanlar ise başından savmaya bakar insanları.
Gerçek özgüvene sahip insanlar kendileri bilgi sahibi olmayı çok isterken, çevrelerinde en yakınlarından başlayarak onların da bilgi sahibi olmasına çaba harcarlar. İnsanlara faydalı olmak onların en temel görevidir. Yalancı özgüvene sahip insanlar ise başkaları ile alay etmek, onlara sevmediği hareketleri yapmak ve zarar vermekten hoşlanırlar. Bunu özgüven zannederler. Bazı insanlarda onlara bakarak onların özgüven sahibi olduğunu zannederek onları örnek alırlar. Halbuki başkalarına sataşan insanlar , başkaları ile alay eden insanlar özgüven sahibi olmadıkları gibi hastalıklı bir kişiliğe de sahiptirler. Bu insanları ancak kendi gibi yalancı özgüvene sahip insanlar anlar ve severler.
Çevreme baktığım zaman yalancı özgüvene sahip insanların o kadar çoğaldığını görmekteyim ki, yoksa bu insanlar çoktan vardı da ben mi fark etmedim yani?
Yalancı özgüvene sahip insanlar , yaptıkları saçma sapan şakaları karşılarındaki insanların kabullenmesini ama aynı şakaları kesinlikle kendilerine yapılmasını istemezler.Bu da yalancı özgüvenin en belirgin özellikleridir. Şakaları aynı zamanda fark edilmeyen şiddete kaba kuvvete dönüşür. Çünkü kendilerine güvenleri olmadığından “ güç kuvvet kaba kuvvettir” inancını benimserler. Gerçek özgüven sahibi insanlar ise hiçbir zaman kaba kuvvete başvurmazlar ve kendilerine yapılmasını istemedikleri şakaları başkasına yapmazlar.
Yalancı özgüven sahibi hep başkalarını överek kendilerine yalancı bir özgüven edinirler. Başkalarını takdir etmek, başarıları tebrik etmek çok güzel duygudur ama hep başkalarını överek insanları adeta ilahlaştırmaya çalışmak özgüveni olmayan ya da özgüven sahibi olan insanın özelliğidir.Gerçek Özgüven sahibi insan ölçülü olarak insanları övmesini de yermesini de bilir ve bu insanları rahatsız etmez.
Özgüven sahibi olan insanlar kendisini küçümsemeyen insanı asla küçümsemezler. Kendine değer vermeyene de değer vermenin anlamsızı olduğunu bilerek değer vermezler.
Yalancı özgüvene sahip insanlar ise hep birileri bizlere hizmet etsin, birileri bize hizmet etsin ister. Kendileri de güçlü gördükleri insanlara kayıtsız hizmet etmeye hazırdır. Bu hizmet insanların tamamına faydalı olacak hizmet değil, geçici hizmetlerdir Yemek yemek gibi..
Gerçek özgüven sahibi insan da hizmet etmek ister. İnsanların önünden engelleri kaldırmaya, onların kendilerini daha iyi ifade etmeleri için onlara yardım etmeye çaba harcar ve bu çaba her zaman onlara mutluluk verir. Yalancı özgüven sahibi insan ise imkanı olsa da bu engelleri kaldırmaz ve kaldırıyormuş, ona çaba harcıyormuş gibi davranarak kendilerini aldatırlar.
Yalancı özgüvene sahip insanlar , başka arkadaşlarını fazla ziyaret etmek istemez ve herkesin kendilerini ziyaret etmesini isterler. Bencildirler ve başkalarının gelişimine hizmet eden insanlara “onlardan sana ne kardeşim” diyerek bencilliklerini açıkça ortaya koyarlar. Bu tutumlarının ise gerçek olduğunu zannederler. Halbuki gerçek özgüvene sahip insanlar kendileri başkalarına faydalı olamasalar bile başkalarına faydalı olmak isteyenlere destek verirler ve onu takdir ederler.
Özgüven sahibi olmayan ve yukarıda anlattığım gibi yalancı özgüven sahibi olan insanların çocukları da hatta dede ve ninelerinin etki alanındaysa o torunlarda yalancı özgüven sahibi olarak büyüyecek ve çevresinde kimin kendilerine faydalı kimin zararlı olduğunun farkına bile varamayacak büyük ihtimalle fakülte bile okusalar hayata nine ve dedelerinin gözü ile bakmaya devam edeceklerdir.
Ancak bilinçlenen ve “ bende varım” diyerek kendi özgüvenini okuyarak, dinleyerek öğrenen insanlar anne ve babalarının etkisinde kalmayarak kendi kişiliklerini kendi ortaya koyacaklardır.Bun anlamak için uzman olmak gerekmiyor. Hayata mantıklı açıdan bakmak ve bu konularda yazılmış eserleri okumak, konuşmaları dinlemek gerçekleri yakından görmemize sebep olur. Ama okumayan ve bilimsel konuşmaları dinlemeyen bir toplumun fertlerinin bunları anlaması kolay olmaz tabii ki.
Gerçek özgüvene sahip insanlarda önyargının çok az olacağını düşünüyorum. Ama günümüzde gençlerimize baktığımız zaman büyük çoğunluğunun önyargılar içerisinde boğulduklarını görmekteyim. Kendilerine yardımcı olmak ve tecrübelerini anlatmak yaklaşan insanlara hemen “ acaba bizi kullanmak mı istiyorlar, beni kullanmasına izin vermeden ondan uzaklaşayım” derken faydalanacağı insanlardan uzaklaşmış oluyorlar.Çoğu bu önyargılarının sonradan farkına varıyorlar ama özgüven olmadığından önceden kaçtıkları insanın yanına giderek “kusura bakmayın, önyargılar ile sizi yanlış tanımışım. Artık sizin iyi niyetinizi anladım. Sizden bundan sonra faydalanayım” deme cesaretini gösteremiyorlar. Bunu söyleme cesaretini gösteren de harekete geçemeyince sonrasında keşkeler ve pişmanlıklar ile dolu bir hayat onları bekliyor. Halbuki gerçek özgüvene sahip insanlar cesaretle hatalarının farkına vardıkları zaman kalbini kırdıkları insanlardan hemen özür dilemesini bilirler.
Yalancı özgüvene sahip insanlar zannederler ki “büyük insanlar özür dilemez” Ben derim ki büyüklük gerektiği zaman özür dilemek ve gerektiği zaman da teşekkür etmekte saklıdır. Anlayana tabii ki. İnsanlar hata eder. Hata edenlerin en değerlisi özgüvenle özür dilemesini ve teşekkür etmesini bilenlerdir.
Yalancı özgüvene sahip insanlar başkalarına tepeden bakarlar. Bu hakkı kendilerinde görür ve küçümsedikleri insanlar ile alay etmeyi çok severler demiştim.Aynı davranışı karşısındaki insan gösterdiği zaman “ sen kimi küçümsüyorsun ki ya” diye efelenerek yalancı özgüvenlerini saklamaya çalışırlar. Özgüven işte öyle bir şeydir ki sahibini yüceltir. Yalancı özgüven ise büyük olduğunu zanneden sahibini küçültür.
Özgüven sahibi olmanın önemini bu konuda araştırma yapmadan önce doğrusu bende bilmemekteydim. Bu konuda araştırdığım zaman doğru bildiğim yanlışlarımı hemen düzelterek sizlere bu yazıyı yazacak ve bu konuda konuşmalar yapacak hale gelebildim. Sizlere de bu konuyu araştırmanızı ve gerçek özgüvene sahip olarak çevrenizi de özgüven ile mutlu olması yönünde bilgi sahibi yapmaya çalışmanızı öğütlerim.
Özgüven sahibi insanlar mutlak surette er ya da geç çevresine de özgüven aşılayacaklarından zamanla sözleri geçen ve çevresine etki bırakan insanlar olacaklardır. Başarılı siyasetçiler yazar ve hatiplerin hepsinin özgüveni yüksek insanlar olduklarını onların konuşmalarını dinleyen insanlar hemen anlayacaklardır.
Çok genç bana gelerek “ ağabey bende de yüksek özgüven var ama bunu uygulayacak ortam yok” bahanesi ile kendisini bilgiye boğacak ve faydalanacak insanlardan bile kaçarlar ve cesaret ederek onları ziyaret etmezlerse bunun neresi özgüvendir sizce?
Önyargılarımızı aşarak yalancı özgüvenlerimizin farkına vararak bunları gerçekleri ile hemen değiştirerek hayatımızdaki olumlu gelişmelere zemin hazırlamak bizleri hayatta mutlu başarılı ve saygı gören insanlar yapacaktır. İnanmayan gerçek özgüveni öğrenerek hayatına uygulasın derim.
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Değerli kardeşim.
Yazdığın bu yazıda bana göre öz güvenden çok Kâmil insan ile çiğ insan arasındaki fark ortaya konmuş...Ben özgüvenin daha farklı bir şey olduğu kanaatindeyim...
Öz güven bence insanın, önüne çıkacak engeller ne kadar büyük olursa olsun ondan korkmamasıdır...Örneğin pek çok insan tanırım ki çok güzel şarkı söyle..Sesi çok güzeldir, nota bilir, makam ve usül de bilir ama gel gör ki kafasını kesseniz sahneye çıkartamazsınız onu içinde hep '' Ya bir yanlış yaparsam '' korkusu vardır. İşte bu korku da tamamen psikolojik bir durumdur...Öz güvenin ortaya çıkarılması ise bu psikolojik baskının sebeplerine inip ortaya çıkarmakla sağlanabilir.
Yoksa öz güven sahpleri de insanlarla alay eder, dalga geçer, onları incitebilir...Örneğin: Okan Bayülgen'e bakın...Adam çok okuyor, çok araştırıyor ve bilgili biri kabul ama proğramına bağlanan bazı insanların suratlarına şak diye telefon kapatabiliyor...Onlarla dalga geçiyor...Kendisine güveni olmasa bunları yapabilir mi?
Öz güven elbette ki okuyarak, araştırararak ve bilgi sahibi olarak pekiştirilebilir..Ama sadece bunlarla da olmuyor...Yine şarkıcılardan örnek vereyim: Kibariye...Yakın zamana kadar okuma yazması bile yoktu...Nota nedir hâla bilmez...Ama kendisine güvenmiş, sahneye çıkmış ve kısa sürede de tüm Türkiye'nin sevdiği bir sanatçı olabilmiştir....Bunu okuyarak ve araştırarak mı sağladı. hayır...
Kısacası Bence yazınızın başlığı Kâmil ve çiğ insan arasındaki fark olsaydı sanırım daha iyi olacaktı...Çünkü ifade ettiğiniz şey tam olarak bu ikisi arasındaki fark...
Kusura bakmayın...Ukalalık etmek de istemem...Ama madem ki bu köşe bir eleştiri köşesi benim eleştirim böyle...
Selam ve saygılarımla.