yine yakmış yar mektubun ucunu
Düşünürken aklıma geldi en son ne zaman mektup aldım diye. Çok zaman önce(beş altı sene)gurbete giden bir arkadaşımla, bir süre mektuplaşmıştık. İletişimin daha teknolojik yolları o zamanda çok yaygın kullanılıyordu tabii. Ama biz nedense mektuplaşmayı seçmiştik. Öyle haz duymuştum ki mektup yazarken, hele de mektup beklerken postacının yolunu gözlemenin heyecanı da cabası.Ya mektubu bir solukta açıp, merakla okumanın tadı bambaşkaydı.
Mektuplaştığımız süreçte durumdan ikimizde çok keyif aldığımızdan kavuştuktan sonra da mektuplaşma işine devam etmeyi kararlaştırmıştık. Ama bu sözümüzü ikimizde tutamadık. Hep türlü bahanelere sığındık; vakit darlığı, iş güç, koşturmaca,bilumum dünya telaşı , yapmayı ertelediğimiz bir sürü, bir sürü bir Ya mektubu bir solukta açıp, merakla okumanın tadı bambaşkaydı.
Mektuplaştığımız süreçte durumdan ikimizde çok keyif aldığımızdan kavuştuktan sonra da mektuplaşma işine devam etmeyi kararlaştırmıştık. Ama bu sözümüzü ikimizde tutamadık. Hep türlü bahanelere sığındık; vakit darlığı, iş güç, koşturmaca,bilumum dünya telaşı , yapmayı ertelediğimiz bir sürü, bir sürü bir şeyler gibi bu işte kaldı gitti başka bahara.
İnternetle iletişimin avantajları, kullanımındaki kolaylık mektuplaşmanın tebrik kartı yollamanın önüne geçti. Sosyal paylaşım siteleri, Hızlı sohbet programları, gerek görüntülü, gerek sesli, gerekse yazılı görüşme imkanı sağlıyor. Ancak dünyadaki teknolojik gelişmeler her alanda olduğu gibi iletişim teknolojisini de etkilemiştir. Hızla gelişen teknolojik araçlar insanlar arası iletişimi ve etkileşimi farklı bir boyuta taşımıştır. Bu değişim ülkelerin sosyal ekonomik kültürel ve değer yargılarını bile etkilemektedir. En başta yeni farklı bir teknoloji ya da internet dili ortaya çıkmıştır ki, bu da güzelim dilimizin yapısını, dokusunu bozmuştur. msn ortamında sohbette kullanılan dil ise “slm cnm.”, “nbr” “iyim” “ kib” gibi kısaltmalarla anlaşılmaz bir jargon haline gelmiştir.
Gsm operatörlerinin saymakla bitmez avantajları sayesinde ise dakikalarca bedava telefonla görüşme imkanımız, sınırsız mesaj hakkımız var Allah’a şükürler olsun. Eskiden bayramlarda seyranlarda özel günlerde birbirimize güzel, sıcacık tebrik kartları yollardık. Şimdilerde ise bu ihtiyacımızı kim tarafından yazıldığı belli olmayan, otomatik, mekanik, duygusuz, basmakalıp cep telefonu mesajları karşılamakta:” : Bin damla serpilsin yüreğine, bin tatlı mutluluk dolsun günlerine, bin bir hayalin gerçekleri bulsun, her türlü duaların kabul olsun, kandilin mübarek olsun...’ bize ait olmayan bu süslü sözler ne kadar soğuk, samimiyetsiz en önemlisi de karakteristik değil.Ne mektubun samimiyetini yansıtır, ne de tebrik kartlarının sıcaklığını.
“Söz uçar yazı kalır.” Diye bir söz vardır. Mektup bizi yansıtır, duygularımızı yansıtır. O tamamen bizizdir. Bunun yanı sıra kalıcıdır. Tarihtir de aslında.Son zamanlarda “Muhteşem yüzyıl” dizisiyle popüler olan Muhteşem Süleyman ile Hürrem Sultanın aşkları birbirlerine yazdıkları, büyük aşklarını dile getiren mektupları ile de oldukça ilgi çekmektedir. Bir mektubunda Hürrem Sultan’a şöyle hitap eder Sultan Süleyman Han:” Benim birlikte olduğum, sevdigim, parıldayan ay’ım, can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım. Hayatımın, yaşamımın sebebi cennetim, kevser şarabım. Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, benim gülen gülüm. Sevinç kaynağım, eğlenceli meclisim, nurlu parlak ışığım, meşalem. Turuncum, narım, narencim, hayatımın aydınlığı. Gönlümdeki Mısır’ın sultanı, varlığımın anlamı, İstanbul’um, Karaman’ım, Bütün Anadolu ve Rum ülkesindeki diyara bedel sevdiğim."Hürrem Sultan ise cevaben yazdığı mektubuna şöyle başlar: “Ayağınızın bastığı toprağı yüzlerce defa öptükten sonra, benim güneşim ve saadetimin sermayesi sultanım. Eğer siz, bu ayrılık ateşi ile yanmış, ciğeri kebap, sinesi harap olmuş, gözleri yaşla dolmuş, gecesini gündüzünden ayıramayacak kadar hasret denizinde boğulmuş biçareyi; aşkınızla, Ferhat ve Mecnun’dan beter olmuş âşık kölenizi sorarsanız, sultanımdan ayrı olduğumdan beri bülbül misâli âhım ve feryatlarım dinmemiştir. Öyle bir hale düştüm ki, bu hasretin verdiği kahrı ve acıyı, Rabbim düşmanlarıma vermesin.” Birbirlerine hitap şeklindeki incelik, zerafet yaşadıkları aşkın büyüklüğünün, mektuplarının asırlar ötesinden bize gelmesi de mektubun kalıcılığının ispatıdır.Mektuplar tarihe de ışık tutar. Zamanının sosyal yaşantısı hakkında, ekonomisi hakkında bir fikir verir bizlere.
Sanal dünyanın hiçbir nimeti eline aldığın okuduğun bir mektup kadar değerli değildir.Mektup canlıdır; el yazısı, mektubu yazanın o anki ruh halini yansıtır, yıllar geçse bile bir aşkı, bir ayrılığı, ölmüş bir insanı bile canlı tutabilir. Her zarfın içinde gizli bir hayat vardır.Mektup yalnızlığada ilaçdır aslında, kendinle konuşabilmenin de bir yoludur.Mektupsuz kalmamak dileğiyle…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.