- 900 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Nafile Namazları
Günün hemen her ânına tekâbül eden bir nâfile namazları vardır.
Nâfile ibadetler kulu Allah’a daha çok yaklaştırır ve cennetteki mertebesini de yükseltir.
"Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb’i:
- Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız? der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir." (Tirmizî, Salât, 188)
Nafile Namazlarında Secdelerimizi uzun tutup Allah’a yana yakıla tövbe etsek, kılınan Nafile namazları daha hayırlı ve makbul olur İnşaAllah…
1. Teheccüd Namazı (Gece Namazı):
Yatsı namazından sonra, daha uyumadan, kılınacak nafile namazına "gece namaz " denir. Bir miktar uyuduktan sonra kalkılıp kılınırsa "Teheccüd" adını alır. Teheccüd namazı iki rekettan on iki rekata kadardır. İki rekatta bir selam verilmesi daha faziletlidir.
"Sabah namazından önce kılınan iki rek’at nâfile namaz dünyanın tamamından daha hayırlıdır." (Müslim, Salâtu’l-Müsâfirîn, 96) "Allâh her peygamberde belirli birşeye karşı aşırı bir istek yaratmıştır. Benim en çok hoşlandığım şey de gece ibâdetidir..." (Heysemî, Mecmau’z-zevâid, II, 271)
Teheccüd namazı, gece sütü gibidir. Gece sütümüzü içmeyince sabah kalktığımızda huzursuz olmalıyız ve eğer evli isek eşlerimizi kalkmaları için ısrar etmeliyiz, şayet buna günah yoktur. Şu Ayet’te de görüyoruz.
"Geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da kaldıran, kalkmazsa yüzüne su serperek uyandıran kimseye Allah rahmet etsin. Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serperek uykusunu kaçıran kadına da Allah rahmet etsin." (Ebû Dâvud, Tatavvu, 18, Vitir, 13)
Bu anlamda Teheccüd Namazı çok önemlidir. Efendiler Efendisine farz kılınmıştır.
Ümmetine de Sünnettir. Teheccüd Namazı yazımı şu Ayet-i Kerimeyle bitirmek istiyorum.
"Gece namazına devam ediniz. Zira bu sizden önceki salihlerin ibadetidir. Çünkü gece ibadeti, Allah’a yakınlık günahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır." (Tirmizi, Deavât, 101)
2. İşrak Namazı: İşrak namazı, Güneş bir iki mızrak boyu yükseldikten, yani güneş doğduktan kırk-elli dakikalık zaman geçtikten sonra kılınır.
İşrak namazı iki rekâttır. Bu namazın fazileti hakkında Fahr-ı Kainat (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurur.
"Bir kimse sabah namazını cemâatle kıldıktan sonra oturup güneş doğuncaya kadar zikir ile meşgul olsa, güneş doğunca da iki rekat (İşrak) namaz kılsa, bir nafile hac ve umre sevabına nail olur." (İhyâ, I. 336)
3. Duhâ (Kuşluk) Namazı: Kuşluk vakti, şer’i gündüzün dörtte biri geçtikten sonra başlar, zeval [İstiva] vaktine kadar devam eder. Yani imsak vaktine bu dörtte birlik zaman ilave edilince, kuşluk vakti başlar.
Duhâ (kuşluk) namazı dediğimiz nafile namaz bu andan itibaren kılınır. Zeval vaktine yarım saat kalıncaya kadar devam eder. İki rekattan on rekata kadar kılınır.
Kuşluk vaktinde en az iki rekat namaz kılmak çok sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Günde iki rekat kuşluk namazı kılanın günahları denizlerin köpüğü kadar olsa, affedilir.) [İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud]
4.Evvabin Namazı
Evvabin, evvab kelimesinin çoğulu olup, tevbe ve istiğfar ederek Allah Teala’ya çokça yönelen kişi demektir. Evvabi namazı, Akşam namazının sünnetinden hemen sonra, iki rekattan altı rekata kadar kılınır. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Bir kimse Akşam namazından sonra hiç konuşmadan altı rekat namaz kılsa, o namaz (sevap bakımından) on iki senelik ibadete denk olur." (Tirmizi, Mevakit, 204)
Hadis-i Şerifte de Buyrulduğu üzere ne kadar hayırlı ve kazançlı Namaz…
5. Abdest Şükür Namazı
Abdest veya gusül alındıktan sonra vakit müsaitse, yaşlık kuruyacak kadar bir zaman geçmeden iki rekat namaz kılınması menduptur. Bu, abdest veya gusül nimetine kavuşmanın bir şükür ifadesidir. Çünkü abdest almak Allah’a yaklaştırıcı bir ibadettir, hedefi ise namazdır. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Her kim şu benim aldığım gibi abdest alır ve aklından bir şey geçirmeyerek iki rekat namaz kılarsa geçmiş günahları af olunur." (Buhari, Vudû, 14)
6. Tahiyyetü’l Mescid Namazı
Tahiyye; selam vermek demektir. Tahiyyetü’l mescid, mescidi yani camiyi selamlamak demektir. Kuran-ı kerimde mescitlere "Allah’ın Evleri" denilmiştir. Bir eve giren kimsenin, önce ev sahibini selamlaması kadar tabi bir şey olamaz. Bu halde Allah’ın Evine girenin de Onu selamlaması gerekir. Selamlamanın en mükemmel ve en güzel şekli namazla olur. Camiye giren kimsenin tahiyyetü’l mescid kılmak suretiyle Allah Teala’yı bir nevi selamlamış, ona bağlılığını saygısını ve kulluğunu sunmuş olur.
Tahiyyetü’l mescid namazı, mescide girildiğinde daha oturmadan kılınmalıdır. Faziletli olan da budur. Oturulduktan sonra da kılınır. Bazıları; oturmadan kılınırsa eda, oturduktan sonra kılınırsa kaza olur, demişlerdir.
Ebû Katade -radıyallahu anh- ’den rivayet edildiğine göre; Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sizden her kim mescide girerse iki rekat namaz kılmadan oturmasın" (Buhari, Salat, 59)
Günlük hayatta bizim yapmadığımız Nafile Namazlarından biri…
7. Yolculuk Namazı
Sefere çıkan kimseye, abdest alıp iki rekat namaz kılmak menduptur. Efendimiz(s.a.v.) sefere çıkarken abdest alır, iki rekat namaz kılar, aynı şekilde de seferden dönüşünde eve uğramadan mescide girip iki rekat namaz kılardı. Ümmetine yolda tembihte bulunarak şöyle buyurmuştur:
"Bir kimse sefere çıkmayı isterken çoluk çocuğunun yanında kılacağı iki rekat namazdan daha üstün bir şey bırakmış olmaz. Namaz onun yerine hayru’l Halef olur." (Tebarâni)
Kâ’b bin Mâlik -radıyallahü Anh- diyor ki:
Hazret-i Peygamber (s.a.v.) seferden dönüşünde (Medine’ye) gündüz kuşluk vakti girer, önce mescide uğrar, orada iki rekat namaz kıldıktan sonra evine giderdi. Bazen de eve gitmeyip mescitte otururdu.
8. Küsûf ve Husuf Namazı
Güneş ve Ay tutulmasında kılınan Namazdır..
Güneş ve ay tutulması Namazı sünnettir. İki rek’attır. Güneş açılıncaya kadar duâ ile meşgul olunur. İmam’ın güneş tutulması namazını cemaatla kıldırmasında bir mahzur yoktur. Ay tutulma namazı ise cemaatsız kılınır. Bu namazların mescidde kılınması da sünnettir. Ezan ve kamet okunmaz. Sadece güneş tutulması namazı için es-Salâtü câmiatün, namaz için cem olunuz diye seslenilir.
9. Şükür Namazı
Allâh Teâlâ’nın ihsân etmiş olduğu sayısız nimetlere şükretmek bütün insanların yerine getirmesi gereken bir borçtur. Şükür, verilen nimeti artırdığı gibi, şükürsüzlük de onun zevâline ve hatta sâhibinin şiddetli bir azâba mâruz kalmasına sebeb olur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sevindiğinde veya sevindirici bir haber aldığı zaman Allâh’a şükretmek için secdeye kapanır ve namaz kılardı. Nitekim İslam’ın azılı düşmanı Ebû Cehil’in başının kesildiği kendisine müjdelendiği zaman iki rek’at şükür namazı kılmıştı (İbn-i Mâce, İkâmetü’s-salât, 192)
Enes bin Mâlik (r.a.) de şöyle anlatmaktadır: "Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) , bir ihtiyacının görüldüğü hususunda müjdelenmişti, bunun üzerine hemen secdeye kapandı." (İbn-i Mâce, İkâmetü’s-salât, 192)
10. Tesbih Namazı
İbn-i Abbâs ve Ebû Râfî -radıyallâhu anhüm- anlatıyor: Rasûlullâh (s.a.v.) Abbâs bin Abdülmuttalib’e dediler ki:
"Ey Abbâs, ey amcacığım! Sana bir iyilik yapayım mı? Sana bağışta bulunayım mı? Sana ikram edeyim mi? Sana on hasleti nasıl yapacağını bildireyim mi? Eğer sen bunu yaparsan Allâh senin bütün günahlarını; önceki-sonraki, eski-yeni, hatâen yapılan, kasden yapılan, küçük-büyük, gizli-açık yani hepsini affeder. Bu on haslet şunlardır: dört rek’at namaz kılarsın. Her bir rek’atte Fâtiha sûresi ve bir sûre okursun. Birinci rek’atte kıraati tamamlayınca, ayakta olduğun hâlde on beş kere ’sübhânellâhi ve’l-hamdü li’llâhi ve lâ ilâhe illallâhü va’llâhu ekber’ dersin. Sonra rükû yapıp orada aynı tesbihi on kere söylersin, rukûdan başını kaldırır on kere daha söylersin. Daha sonra secde yapıp aynı tesbihi on kere söylersin. Secdeden başını kaldırınca da on kere tekrarlarsın. Tekrar secdeye varıp yine on kere aynı tesbihi söylersin. İkinci secdeden başını kaldırınca da on kere söylersin. Böylece bir rekatte bunları yetmiş beş defâ söylemiş olursun.
Aynı şeyleri dört rek’atte de yaparsın. Dilersen bu namazı her gün bir kere kıl. Her gün yapamazsan haftada bir kere, haftada yapamazsan ayda bir kere, o da olmazsa yılda bir kere yap. Yılda bir kere de kılamazsan hiç olmazsa ömründe bir kere yap." (Ebû Dâvud, Tatavvu’, 14; Tirmizî, Vitr, 19)
11. İstihâre Namazı
Bir şeyin kendisi hakkında hayırlı olup olmadığına dair. Manevi bir işarete kavuşmak için kılınan iki rekatlık bir namazdır. Birinci rekatta "Kafirun Suresini" İkinci rekatta "İhlâs Suresini" okumak mustahaptır. Namazdan sonra İstihâre Duası okunur (İstihare duası için bakınız: Delilleriyle İslam İlmihali, Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN, s. 350), sonra da abdestli olarak kıbleye yönelip yatılır. Rüyada beyaz veya yeşil görülmesi hayır ve iyiliğe; siyah veya kırmızı görülmesi ise şerre işarettir.
12. Tevbe Namazı
Allâh’a karşı bir gaflet eseri olarak veya nefse uyarak günah işlendiğinde onun kefâreti olarak büyük bir nedâmet içerisinde O’na teveccüh etmek gerekmektedir. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
"Şeytan seni bir kötülüğe sevketme girişiminde bulunursa, hemen Allah’a sığın." (Fussilet (41), 36)
Kötülük yapan bir kimsenin bunun yerine iyilik yapması, kötülüğü iyilikle defetmesi istenmektedir.
Bir sabah Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem müezzini Bilâl’i çağırdı ve ona:
-"Bilâl! Hangi ameli yaparak benden önce cennete girdin? Dün gece cennette, senin ayakkabılarının tıkırtısını önümde duydum" diye sordu. Bilâl (r.a.) de:
- Yâ Rasûlallâh! Ne zaman bir günah işlesem arkasından hemen kalkıp iki rek’at namaz kılarım, abdestim bozulduğunda da vakit geçirmeden hemen abdest alırım. (Her abdest aldığımda da Allâh’ın üzerimde iki rek’ât namaz hakkı olduğunu düşünürüm ve kılarım. ) dedi. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem -aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm-:
- "İşre bunun sâyesinde" buyurdular. (İbn Huzeyme, Sahîh, II, 213 (1209)
13. Hâcet Namazı
Her ihtiyâcını Allâh’a arzeden ve her fırsatta O’nu zikredip yücelten Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) her hangi bir ihtiyacı olan kimselere iki rek’at namaz kılmalarını tavsiye etmiştir:
"Kimin Allâh’a veya her hangi bir insana ihtiyâcı hâsıl olursa önce abdest alsın, abdestini de güzelce alsın, iki rek’at namaz kılsın, sonra Allâh Teâlâ Hazretlerine senâda bulunsun, Rasûlullâh -aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm-’a salât okusun, daha sonra da şu duâyı yapsın:
’Halîm ve kerim olan Allâh’tan başka ilâh yoktur. Arş-ı A’zam’ın rabbi noksan sıfatlardan münezzehtir. Âlemlerin Rabbi’ne hamd olsun. Allâhım! Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini celbedecek esbâbı taleb ediyor, her çeşit günahtan koruman için yalvarıyorum. Her çeşit iyilikten zenginlik, her çeşit günahtan selâmet diliyorum. Rabbim! Affetmediğin hiçbir günâhımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Rızâna uygun olan her türlü dileğimi yerine getir! Hangi amelden râzı isen onu ver, ey Rahîm olan, bana en ziyâde rahmet gösteren Rabbim!’ bundan sonra dünyevî veya uhrevî her ne dilerse taleb eder, çünkü o dilek takdir edilir." (İbn-i Mâce, İkâme, 189; Tirmizî, Vitr, 17)
Allâh Rasûlü’nün hâcet namazı tavsiyesine sıkıca sarılan ashâbı, herhangi bir ihtiyaçları olduğunda Allâh’a ilticâ eder ve murâdlarına nâil olurlardı. Bir yaz günü bahçıvanı Enes -radıyallâhu anh-’e gelerek yağmur yağmadığından ve bahçenin kuruduğundan yakındı. Hz. Enes su getirterek abdest alıp namaza durdu. Selâm verdikten sonra bahçıvanına:
- Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sordu. Bahçıvan:
- Göremiyorum, dedi. Enes -radıyallâhu anh- tekrar içeri girip namaz kıldı. Üçüncü yahut dördüncü kez bahçıvanına:
- Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sorunca adam:
- Kuş kanadı gibi bir bulut görüyorum, dedi. Bunun üzerine Enes -radıyallâhu anh- namazını ve duâsını sürdürdü. Az sonra adam yanına girdi ve:
- Gök bulutla kaplandı ve yağmur yağdı, dedi. Hz. Enes:
-Haydi Bişr bin Şegaf’ın gönderdiği ata bin de yağmurun nerelere kadar yağdığını araştır, dedi.
Bahçivan ata binip etrâfı dolaştığında yağmurun Müseyyerîn köşkleriyle Gadbân sarayından öteye geçmediğini gördü ki Enes -radıyallâhu anh-’ın bahçesi de bu sınırlar dâhilindeydi. (İbn-i Sa’d, et-Tabakâtü’l-kübrâ, VII, 21-22)
Ashâb-ı kirâm’ın hâcet namazı ile Allâh’a yönelip yalvarmalarına bir başka misâli de Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:
Rasulullah -sallallâhu aleyhi ve selem-’in ashâbından Ebû Mı’lâk adında biri vardı. Bu zat başkaları ile ortaklık kurarak ticaret yapardı. Dürüst ve takvâ sâhibi biri idi. Bir defasında yine yola çıkmıştı.
Karşısına çıkan silahlı bir hırsız:
- Neyin varsa çıkar seni öldüreceğim, dedi. Ebu Mı’lâk:
- Maksadın mal almaksa al, dedi. Hırsız:
-Ben sâdece senin canını istiyorum, dedi. Ebu Mı’lâk:
- Öyleyse bana müsaade et de namaz kılayım dedi. Hırsız:
- İstediğin kadar namaz kıl, dedi. Ebu Mı’lâk namaz kıldıktan sonra üç defa şöyle duâ etti:
- Ey gönüllerin sevgilisi (Yâ Vedûd), ey yüce arşın sâhibi, ey dilediğini yapan Allâhım! Ulaşılmayan izzetin, kavuşulmayan saltanatın ve arşını kaplayan nûrun için beni şu hırsızın şerrinden korumanı istiyorum! Ey imdâda koşan Allâhım! Yetiş imdâdıma.
Ebu Mı’lâk duasını bitirir bitirmez, elindeki kargıyı kulakları hizâsında tutan bir süvârî peydâ oldu! Süvâri mızrağı hırsıza saplayıp onu öldürdü. Sonra da tâcire döndü. Tacir:
- Kimsin sen? Kimsin sen? Allâh seni vasıta kılarak bana yardım etti, diye sorunca süvari:
- Ben dördüncü kat semâ ehlindenim. İlk duânı yapınca semânın kapılarının çatırdadığını işittim. İkinci defa duâ edince gök ehlinin gürültüsünü işittim. Üçüncü defa dua edince, zorda kalan biri dua ediyor, denildi. Bunu duyunca Allâh’tan, onu öldürmeye beni memur etmesini istedim. Allâh Teâlâ da kabul etti ve geldim. Şunu bil ki, abdest alıp dört rek’at namaz kılan ve bu duayı yapan kimsenin, zorda olsun veya olmasın duası kabul edilir, dedi. (İbn-i Hacer, el-İsabe, IV, 182)
14. Zelzele Namazı
Hicretin beşinci yılında Medine’de zelzele olmuştu. Kalbi her an Allâh ile berâber olan Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
"Rabbiniz sizi, hoşnut olacağı duruma döndürmek istiyor. Öyle olunca siz de onun hoşnutluğunu dileyiniz!" buyurdu.
İbn-i Abbas -radıyallâhu anh-’ın zelzele dolayısıyla altı rükû ve dört secde ile namaz kıldırdığı, rivâyet edilmektedir. (A. Köksal, XI, 222; İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, II, 472)
Not: Bir Çoğu ALINTIDIR...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.