Kendimle Sohbet
Olmak istediğim noktada mıyım? Hayalini kurduğum dünyanın üzerinde miyim? Söz verdiğim edebiyatta mıyım? Gelen fırsatları değerlendiren fırsatçılığında mıyım? Herhangi bir günüm dileğim gibi geçiyor mu? Ömrüme halka kazandırırken, zincirim güçleniyor mu? Şiir yazarken, kalemim kuvvetleniyor mu? Bilmediğim zamanda yanıma uğrayan sevincim uzun sürüyor mu? Neşem hep kıvamında mı? Öykülerim alkışlanılacak çizgide mi?..
Hayır.
Eskisi gibi cancanlı değil diriliğim. Canlılığım yara almış gibi. Adımlarıma kurşunlar sıkılmış gibi. Pozitifliğim bozulmuş gibi. Yaşama sarılışım engellenilmiş gibi...
Hayallerim azalmış gibi. Masallarım kısa olmuş gibi. Konuşkanlığım meclislerde geçersize inmiş gibi. Tanımsıza yolculukta gibiyim. Yağan yağmuru tasvir etmede başarısız imgede gibiyim. Bağlaçlara ve edatlara tümce kurmada gibi gibiyim...
Kabul ediyorum, ben memur olmakla, ben evlenmekle rahata alıştım. Ben merdivenleri çabuk çıkmakla hata ettim. Ben insanlara ikide bir görünmekle nazara gelmeyi arzuladım galiba. Ben mor dağlarıma türkü söylerken, sanırım serçe kuşlarını ürktüm karga sesimle. Ben denizi olan İstanbul’a uğramakla esmerliğime ihanet ettim. Ben İzmir’i kordon boyu dolaşmakla martıları kızdırdım. Ben Ankara’ya ak bir günde ayak basmakla siyahı üzdüm. Ben Diyarbakır’da sabahlamakla Mardin’i ağlattım. Ben kent olmakla, paragraflarımda kayboldum. Ben annemin nasihatlerini rafa kaldırmakla, babamın babalığını acze düşürdüm. Ben çalışkan öğrenci olmakla, zayfılığımı incittim. Ben matematik sorularını çözmede kıvrak davranmakla, beynime haksızlık ettim. Ben en ile yürümekler yavaş’a çizik attım...
Kabul ediyorum, yüreğimdeki kıpırtının seyri aksi yönde. Kalbimi eskisi gibi dinlemiyorum. Mazideki gibi kalbimle dertleşmiyorum, ona danışmıyorum canım çok sıkıldığında. Ben dün ile yarın arasında tamlayan yoksunuyum. Tamlamalarım bu yüzden belirtili nesne almıyorum. Ben gittiğim memlekete yabancı kalıyorum. Bu nedenle dolaylı tümleçlerim küskün cümlelerimin can öğelerine. Ben yoldaşlarımı aramamakla idamlık boyunum. Ben aşklarımı silmekle, silginin varlığını çiğnemekle yargılıyım...
Kabul ediyorum, kendimi toparlama konusunda baya tembel davranıyorum. Kabul ediyorum, başkalarına öğüt verirken sanki kendimi kandırıyorum. Sanki iyiliğimi unutmuş gibiyim. Sanki kendimden öte kişilikler sergiliyorum. Sanki başrolde oynayan bir hiçim. Filmimi sadece kendim izliyorum. Kendimi kendim beğeniyorum.
Ama bu da şu anlama gelmiyor(gelmesin): Hep böyle eksileceğim kendimden diye...
Kitap okudukça, yeni şehirler gezdikçe, kafamı dinlendirdikçe, ruhuma baktıkça ve içimdeki çocuğu serbest bıraktıkça; yine coşacağım. Yine akacağım düşlerimin ortasına. Yine sağımı solumu aynı bedende taşıyacağım. Yine sevmekle başlayacağım her şeye. Her nesneye en kıymetli eşya(m) gibi dokunacağım gene...
Yine bir sonraki günüm, bir önceki günümü geçecek. Bu dengeme krouyacağım...
Kendimle barışık sohbetim devam edecek. İşim bu olmalı. Nefesim bu cihete yönelmeli. Yönelmek zorundayım beklentilerime. Ki kavuşmak, ki erişmek mümkün cümle olsun alfabem(d)e. Ki mutlu olmak, tam hakk(ım) olsun...
...........................
Mehmet Selim ÇİÇEK
9 Aralık 2011,,,14.14,,,Gelibolu
YORUMLAR
Yine bir sonraki günüm, bir önceki günümü geçecek.İşte buna ilerlemek kendi kendiyle yarışmak denir . peygamberimiz , iki günü birbirine benzeyen bizden değildir . Siz zaten bu kararı vermekle ilk adımı atmışsınız. Bunu, bir gün için değil her gün için böyle düşünmeliyiz ..
Önce kendini kimseden ayrı görme . Önce sen kendine ihanet etme . İnsanların bir renkte yaratılmadığını düşün. Sen esmersen diğeri de tabii ki sarı veya beyaz olacaktır .Sadece bu ayrımı yapanların zavallı acınacak insanlar olduğunu anla..Sana başarılar diliyorum ,oldukça iyi
gidiyorsun..
Selâm ve sevgilerimle tebrik ediyorum..
meselci
Kendimi rayına sokma derdindeyim Nazik.
Güzel satırların için teşekkür ederim.
glenay
.. ''Ben merdivenleri çabuk çıkmakla hata ettim''...
İşte yazının esas cümlesi...! Bu yazıyla kalmamalı bu cümleyi anlatmak..
Hürmetle..
meselci
Şimdi O hatalarımızı telafi etme telaşındayız.
Ziyaret için çok sağol.
SEVGİLİ MESELCİ FARKLI BİRİ OLDUĞUNUN FARKINDAMISIN....belkide senin en vurucu yanın .yazmayı seven yüreğiyle konuşan birisin....bir sır söylememi istermisin sen bu defterde vageçilemeyecek birisin....sevgiler can......sayfama gelmesen bile seni çok seviyorum bilesin
meselci
Selam Tacettin Abicim.
Seni ihmal etttiğim için çok üzgünüm, özür dilerim.
Yoğunum bu aralar.
Cansın sen.
Dünyanın daha kaç yerin de insanlar kendi ana dillerini öğrenmek için kurslara gidiyor, para veriyor, kitaplar , sözlükler alıyor.. çok acı bir tablo umarım çocuklarımız buna maruz kalmaz bu kavga, bu uğraş bu sancı yeni bir dünya için....
peyvên bıçûk ( küçük sözler )
Rabe, mı jı tera peyvên bıçûk hani,
... Sole reş, zıkê bırçi, jına bî,...
Rabe , mı jı tera peyvên bıçûk hani,
Bawê ne kuşti, serginê bê xweli ,
Mıhinê ki sıpi,
Kalk, sana küçük sözler getirdim,
Kara lastik, aç bir karın, dul bir kadın,
Kalk sana küçük sözler getirdim,
Ölmeyen bir baba, topraksız bir tezek,
Beyaz bir at...
aralık 2011
bülent özdaman
bir insan düşünün ki kendi ana dilinde düşünemiyor , rüya göremiyor, ağlayamıyor.. buna hangi gerzek sebep oldu?bu acı tablonun devam etmesini hangi gerzek istiyor bilmiyorum?sebebi her ne olursa olsun bir insanın kendi dilinde düşünmesi, konuşması, rüya görmesi, şiir yazmasına engel olan insanları var ya ;şerefime mahfedeceğiz diyor ya sanatçı...evet insan onuru ve şerefi ile dalga geçer gibi... insanların ana dillerini öğrenmeleri için kurslara gönderen ama vergisini de o insandan çatır çatır alan insanları var ya şerefime mahfedeceğiz... akın akın bu düşünce ve insan selinin önünde daha ne kadar duracaklar bilmityorum.. bu gerzekliklerini çocuklarına nasıl açıklayacaklar bilmiyorum?inandıkları bir ALLAH varsa eğer ve inandıkları bir AHİRET varsa eğer bu ırkçılığı , bu şovenizmi nasıl açıklayacaklar bilmiyorum?.
meselci
Eyvallah Heval.
Canını sıkma. O dilediğin günler de gelecek elbet.
Sabırla.