- 976 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Arılar Yok Olursa?..
Albert Einstein, “arılar yeryüzünden kaybolursa insanın 4 yıl ömrü kalır” demişti. Wurzburg Üniversitesi’nin arı uzmanı Prof.Tautz, Einstein’ın sözlerinin bilimsel bir gerçek olduğunu ifade ederek : “Arılar taşıdıkları polenlerle 130 bin farklı bitki türünün üremesini sağlar. Bir kovandaki arılar 1 günde 400 kilometrelik bir alanı dolaşarak 1 milyon çiçeğin döllenmesini sağlar. İşte bu sona erdiğinde yenebilen bitkiler ve meyveler ortadan kalkar. Bitkiyle beslenen hayvanlar ve daha sonra da insanlar ölür” şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Yaşamımızın, minik bir böceğin hayatına bağlı olması çok ilginçtir. Gerçekte doğada birbirine bağımlı ortak yaşam sürdüren birçok canlı vardır. Bütün bu mucizevi yaşamlar, üstün ilim sahibi Allah’ın yaratma sanatının örnekleridir.
O halde yalnızca "arılar bal yaparlar" deyip geçemeyiz. Onlar, üzerlerine ciltlerce kitap yazılan canlılar. Arıların, kusursuz bir organizasyonla onbinlercesinin hep birlikte uyum içinde yaşamaları dışında, oldukça mucizevi özellikleri var.
Kur’an’da Nahl (Arı) Suresi’nde ayetlerdeki arı kelimesiyle dişi arıdan söz edilir. Allah dişi arıya nasıl bal yapacağını vahyeder. Ve tıpkı ayetteki gibi yuva yapımı, nektar toplama, bal üretme, petek yapımı işlerini dişi arılar yapar. Dolayısıyla yeni bulunan bu gerçeklerin 1400 sene önce Kur’an’da yer almış olması, Kur’an’ın Allah sözü olduğunun kesin bir kanıtlarından biridir.
Arıların barınmak, yiyecek stoklamak ve yumurtalarını büyütmek için yaptıkları binlerce altıgen bölmeden oluşan petekleri ise tam bir mimari şaheseridir. Yaptıkları petekler, daire, üçgen ya da kare değil, altıgen şekillerden oluşur. Diğer şekillerde olsaydı balmumu daha fazla kullanılacaktı. Matematiksel olarak en az malzemeyle en fazla depolama için en ideal şekil altıgen. Bu da yeni keşfedilen bir gerçektir.
Arılar balmumu üretimi için gereken sıcaklığı nasıl elde ederler dersiniz? Birbirlerine kenetlenerek kanat çırpar ve ısıyı artırırlar. Daha sonra ürettikleri balmumu plakalarını ağızlarında şekillendirerek her biri diğerlerinin aynı olan petekleri örerler.
Bir değil, iki değil, binlerce petek gözün hepsini 120 derece açıyla yapar ve inceliğini de tam, kaliteli ve düzgün olarak oluştururlar. İnsanlar, ellerinde bir açı ölçer olmadan, göz kararıyla asla yapamazlar. Dahası binlerce petekte bunun yapılması gerekir.
Bir balarısının kusursuzca yaptığı ve insanları şaşkınlığa düşüren işleri kısaca özetlersek:
Kovanda bir dizi karmaşık işi yapar: Yavruları besleme, temizlik yapma, havalandırma, onarma, yarıkları kaplama gibi;
Özellikle dost ve düşman arıları ayırt edebilir.
Güneş’in açısına göre yön belirleyebilir.
Ultraviyole ışınlarını fark edebilir.
Taşıdığı polen (çiçektozu) ağırlığını hesaplayabilir.
Göğün parlaklığına, yeryüzündeki işaretlere bakarak ve yolu üzerindeki kokuları algılayarak doğru bir uçuş rotası tutturabilir.
Uçuş sırasında katettiği uzaklığı hesap edebilir.
Besin bırakmak için kovanın en uygun bölümünü tespit edebilir.
Kovanda yapılan dansta hareketlerin frekansını ölçebilir ve bu yolla yiyecek kaynağının uzaklığını anlayabilir.
Dikine konulmuş bir kovanda dans edildiğinde Güneş ile yiyecek kaynağı arasındaki açıyı hesaplayabilir.
Son derece kusursuz düzgünlükte altıgen petekler inşa edebilir.
Arılar yazının başında da değindiğim gibi ekosistem için büyük önem taşırlar. Arıların yok olması, bütün ekosistem zincirinin mahvolması anlamında. Arıların yeryüzünden yok olması durumunda yaşamın yalnızca 4 yıl süreceğini bilmek, korkumuzu ve şükrümüzü artırmalı.
Charles Darwin bu küçük canlıların, yaşadığı dönemde pek azı bilinen mucizevi özellikleri karşısında şaşkınlığa düşerek şöyle demişti; "Balarısına dair ne söyleyebiliriz ki?..
Söylenebilecek olan, arıların davranışlarının her birinin, tüm evreni bir plan doğrultusunda var eden ve canlılara kusursuz yetenekler veren Allah’ın varlığının delilleri olduğudur.
Evet, arılar bal yaparlar; ihtiyaçlarının çok üstünde ve Kur’an’da dikkat çekildiği gibi Allah’ın ilhamıyla...
“Rabbin bal arısına vahyetti. Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü- uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.” (Nahl Suresi, 68, 69)