- 675 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AĞLAMAKTAN KİM KORKAR
Ne de garip bir başlık değil mi, evet öyle, kabul ediyorum; sizden ricam ise sadece okumanız… Şu an aklımda oluşmuş bir yazı planı yok, sadece göz yaşartan bir müzik ve bilgisayara tak tuk basan ellerim var ; bağışlamanız dileğiyle…
Artık başlayalım… Hiçbir işin rast gitmiyor, elinde mendil düşmüyor ve sürekli yorgun gözlerle insanları mı süzüyorsun.. Kazandığın üniversiteye alışamadın, yalnızlıkla baş edemiyor ve maddi yükleri kaldıramıyor musun…
Koskoca kentlerde kendi haline mi kaldın… Sevdiğin ve sarılırken belini kırma derecesine kadar sıktığın yarenlerin şimdi mezarda ve senden kırmızı güllerden bir demet mi bekliyorlar…
Yoksa sen bir sokak çocuğu musun ? Karda kışta yırtık eldivenlerinle, daha içi soğumamış ayakkabılara elini sokarak mı ısınıyorsun…Ya da akşam evde seni umutsuzca bekleyenlere sattığın simitlerin parasını mı götürüyorsun ve simitlerinin donup katılaşmaması için solgun yanaklı bedeninin katlanamayacağı ölçüde dertlenenlerden misin…
Her halde bilemedim, yoksa sen oğlu askere gitmiş ve bir daha dönmemiş bir Şehit anası mısın; ağlamadığın tek dilim rüyaların mı, tabii ki uyuyabiliyorsan.. bu da mı değilsin , neden bilemiyorum ki.. Tamam şimdi bulacağım… O zaman sen yaşlanmış, evlatlarına hasret çeken bir anne babasın, her bayram gelişlerini gözlüyor ve çoğunca da umutsuz hayallere dalıp, gelen çocuklara bayram şekeri mi tutuyorsun, evlatların gibi sararak.
Sakın yetimim deme; buna gerçekten dayanmakta zorlanıyorum…yetimlerin gözyaşları panzehir gibidir, ağlamayı gülmek kadar doyasıya ve ondan da fazla yaşarlar. Ne alırsanız, hangi etkileyici sözleri kulaklarına fısıldarsanız fısıldayın, istediğiniz öğüdü verin pek de etkileyemezsiniz. Uzakta bir çocuğun baba ve annesinin ellerinden tutarak gittiklerini eğer bir kez görürse, ona öğüt vermeyi bırakın; sadece bedeninden kuşatın, sarın ;bir damla gözyaşıyla saçlarını ıslatın.. Bundan ne çıkar demeyin lütfen…Bundan gülme çıkar, bundan yanakların yuvarlaklaşması ve size sarılması çıkar, bundan sevi çıkar ,bundan insanlık çıkar…
Buradan çıkayım, çok etkileniyorum… Sorarım size, siz hangisisiniz, daha bilemedim mi ? O zaman devam..
Pekala, aşık mısınız.. evet evet öyle gibi görünüyorsunuz,iç çekişinizden , bakışlarınızı kaçırmanızdan anladım. Bunu baştan ifade edeyim ki, nasıl bir ağaç damarlarını toprağa işler ya aşk da bütün bedeninizi tamamıyla kuşatır. Sizi sıkar,boğar,çaresiz bırakır.. darlıkta bırakır,güneşe küstürür;adeta güneşiniz ay’ınız olur. Karşılığı yok ve de platonikse, hayat artık çekilmez hale gelmiş,hayattaki hiçbir şey bir şey ifade etmemeye başlamıştır. Yediğiniz ekmek parçasını yutamazsınız, boğazınızda tıkanır. arabeske sarar; kafayı tüketirsiniz. Kendinizi unutur, iflah olmaz davranışlara girersiniz.. Hele ki sevdiğiniz kişi, sürekli yanında bulunduğunuz biriyse,tamamdır o zaman.. Artık fazlaca uyumaya başlar, yemek düzeninizi felç eder, giysilerinizi sarmaş dolaş etrafa serpelersiniz.
Ayrıca yüzünüze bir sararmışlık bulutu da çoktan çökmüştür bile…
Bu kadar ızdırabın hiç mi çözümü yok ? diye, sorar gibi olduğunuzu sezinliyorum… Var tabii ki, ama hepsi için aynı oranda etkili bir ilaç bulamayız; bu mümkün değildir. Ekonomik olanları zaman çözecektir. Kayıpları ise yeni başlanan hayatın unutturucu etkisi hafifletecektir; birazcık; çok değil.. En zorlarına gelince; ilki aşk, sonrakisi de evlat acısıdır. Gerçekten şifa olmayı isterdim. Ancak şifa olabilecek kadar iyi durumda olsaydım, her halde bu yazı aklıma bile gelmeyecekti… Size, yapmasam da etkili olabilecek birkaç şey söylemek isterim.
Öncelikle, biraz dışarı açılın; kırlarda çiçeklerle eğleşin, gidin bir yetimhaneyi ziyaret edip bir buket çiçekle gönüllere girin. Bir simitçi, boyacı ya da selpak satan bir masum gördüğünüzde, görmezlikten gelmeyin; alırsam bu işe alışırlar demeyin. Alsanız da almasanız da o işe mecburlar,yapacakladır ; bari iki kuruş da siz faydalandırın. Şehit annesiyseniz, sizin tek ilacınız ağlamaktır. Çünkü içteki acı atılmadığı müddetçe bu kişilerin düzelmesi zordur. Zamanla durgunlaşacak ve Allah’ın verdiğini yine O’nun aldığını düşünüp sabredeceksiniz…
Aşıklara gelince, şimdilik intihar etmeyi aklınızdan çıkarın, yüksek binaların yanında ve tren yollarında fazla vakit geçirmeyin, yoksa her an yüreğiniz patlayabilir ve beyniniz devre dışı kalarak ölümünüze yol açmış olursunuz. Unutmaya ve gülmeye çalışın, insanlara karışın, yeni insanlar tanıyın; geçmişi potinlerinizin altında bırakın demiyorum. Fakat, en azından bilincinizden uzaklaştırırsanız, gencecik fidan olan sizlere-bizlere! yazık olmamış olur…
Mutlu olmanızı ne çok isterim; beni de aranıza katmayı unutmayın…
14:56 06/12/2011 Hasan BİNBUĞA K.MARAŞ/ELBİSTAN
İZMİR KARŞIYAKA ŞEMİKLER’DE YAZILMIŞTIR.