KİMİN ORDUSU
Bu günlerde ortalarda, ‘TSK, terör örgütü ile mücadelesini artan oranlarda ki müdahalelerle sürdürerek örgütün Cemaat üstündeki baskısını hafifletmek/yok etmek niyetindedir,’ diye bir dedikodu dolanmaktadır.
Terör Örgütü ve Cemaat… Birinin kaybetmesi, diğerinin kazanması, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisi için bir yarar sağlamayacak iki grup. Bunlardan biri etnik ayrılıkçılıkla toprak talebi olan bir terör örgütüdür, diğeri de ülkede rejim değişikliği talebi olan bir örgüttür.
TSK ise, düşmana karşı ülkeyi korumak ve kollamakla görevli bir kurumdur.
Dedikodunun aslı varsa yazık, çok yazık
YORUMLAR
Kemnur
Guzel yaziydi.Cok sey dusundum.Tebrik ederim guzel yaziyi kaleme Alan yurege.Kaleminize saglik.Saygilarimla...
nuray telli tarafından 12/5/2011 9:41:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
nuray telli tarafından 12/5/2011 10:13:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
Kemal Kardeş.
Ekonominin e sinden anlamam...Tıpkı resmin r sinden heykelin h sinden anlamadığım gibi..Benim için ekonomi cebimdeki paranın ay sonuna kadar yetip yetmeyeceğidir. Heykel: Side Müzesinde gördüğüm ve bayıldığım minik Afrodit heykeli, resim de Osman Hamdi Bey'in Kaplumbağa terbiyecisi portresinden ibarettir. Ama Atatürk ve ilkeleri deyince işte o konuyu iyi bilirim... Her neyse oraya da fazla dalmayacağım. Keşke her kes Atatürk ilkelerini senin yazdığın gibi algılasa ama daha önemlisi böyle algılatsa.
Sakın üzerine alınma...Sözüm asla sana değil... Lakin ne zaman birileri ( Özellikle de bizim yaşlarımıza yakın olanlar ) Atatürk ve Atatürkçülükten bahsetse aklıma hep o şarkı geliyor '' Daha önceleri neredeydiniz? ''
Selam ve saygılar.
Kemnur
Takdire şayan yazınız, finans sektöründe çalışan birisi olarak bayağı bir farklı geldi...Tespitlerinizin tamamına imzamı atarım...Ustaca yazılmış yazıya ve ustasına selamlarımla
Kemnur
Yazınızı beğeni ile okudum.
Daha açık ve sade nasıl anlatılır ki.
Kemalizm'i öğrenmek ve anlamak isteyenler okusunlar.
İktisat okumuş biri olarak para'nın bir değişim aracı olduğunu ifade edebilirim.
İktisatta sermaye denilince akla, üretimde kullanılan araçlar gelir.
Piyasadaki para miktarı, eldeki mal ve hizmetlerin toplam değeri kadar ise herşey değerinde el değiştirir. Bir zamanlar zenginlik eldeki altın ile ölçülür ve para ,eldeki altın karşılığı kadar basılırmış. Para basma ile zenginlik olmaz..
Sizin de ifade ettiğiniz gibi zaman zaman para basma gücünü elinde bulunduran devletler karşılıksız para basarak ya da paranın içindeki değerli madeni azaltarak sahtekarlık yapmaktadırlar.
Para değerinin böyle azaltılması (ekonominin bozulması) başta Roma İmparatorluğu olmak üzere birçok devletin yıkılmasının sebebi olmuştur.
Yazınız sebebiyle sizi kutlar, saygılarımı sunarım.
Kemnur
Benim düşünceme göre, tıpkı karşılıksız para basımıyla olduğu gibi, döviz, altın, değerli kağıt gibi karşılıklarla emisyon yaratılması da yanlıştır. Bugün, kapitalizmin çok ileri derecede merkezileşmiş bir biçimini yaşıyoruz. Bu dönemde takım tekelleri (oligopoller) (yani dünyadaki yaklaşık 50 sermaye grubu ve onların çevresindeki 1000 kadar grup) tüm sistemin stratejik noktalarını kontrol ediyor ve temel meselelerde kararları veriyor. Finansal sistemi rezervci,liğe yönlendirip düzensizleştirilmesine ihtiyaç duyan ve bunu talep eden de zaten bu oligopollerdir. Piyasa Ekonomisi, hayali bir sistemin teorisidir. Gerçek Kapitalist Sistemde bu teori çalıştırılamaz. İktidarlar, felaketin sorumluluğunu bankalara ve mali kurumlara yüklemeye çalışmaktadırlar. Ancak, malileşme aslında tümüyle oligopollerin işine yaramıştır ve karlılıklarının %40’ı sadece mali işlemlerden kaynaklanmıştır. Ve bu oligopoller aynı zamanda reel üretim ekonomisinin hakim sektörlerini ve mali kurumları denetim altında tutmaktadır. Mali oligopollerin hakimiyeti ekonomiyi bir sermaye birikimi krizine mahkum etmekte, bu da hem talep krizi (tüketim azlığı) hem de verimlilik krizine neden olmaktadır. Artık oligopollerin hizmetinde olan mevcut güçlerin (üçlü ülke hükümetleri ABD, AB ve Japonya) aynı malileşme sisteminin çizgiye sokulmasından başka projeleri yoktur.
Bu sistemin dışına çıkmaya izin verilmeyeceği açıktır, gene de güçlü bir iktidar ve halk bilinçlenmesiyle kısır döngü kırılabilir ve para, rezervlerle kısıtlanmak yerine, üretim araçlarıyla eşdeğerli üretilebilir...
Tarım sorunu gelecekte üçüncü dünya ülkelerinde her zamankinden daha fazla önem kazanacaktır. Halkçı ve ulusalcı bir kalkınma modeli, üçüncü dünya ülkeleri için tek seçenektir. Toplumun demokratikleşmesine ve sosyal ilerlemeye bağlı ulusal ve halkçı alternatif, emekçi sınıfları bütünleştirici bir kalkınma perspektifini de içine almalı ve bir kırsal kalkınma stratejisiyle de tüm köylülerin toprağa erişimlerinin garanti edilmesi üzerine şekillenmelidir.
Evet… Mazlum milletlerin sosyalist olsun, kapitalist olsun emperyalist ülkelere karşı verdikleri mücadeleden doğan bu sistem Kemalizmdir…
Kemalist Ekonomi Modeli, bilinen bir sistem olarak ortada durmaktadır ve her ekonomik modelden yararlanarak kurulan bir “KARMA EKONOMİ MODELİ” olup, halkçı, devletçi, tam bağımsızlıkçı, insan merkezli değerlerle çözüm üretmektedir.
>Kemalist Ekonomik Model, antiemperyalisttir…
SAYGIYLA
bekir güçlüer
Bilgilerinizden istifade ettim. Sizinle farklı düşündüğümü sanmıyorum.
Bu konudaki fikirlerimi edebiyat defterinde, "Atatürk'ün Ekonomi Düzeni" ve "Cebinizdeki Dolar"başlıklı yazılarımda dile getirmiştim.
Selam ve saygılarımla.