- 1078 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HARPUT HÜKÜMDARI BALAK GAZİ 3.Bölüm
Artuk Bey rahatlamıştır artık.Sonunda Çubuk Bey’in ne demek istediğini,ne yapmak istediğini anlamıştır.Artık gönül rahatlığı içinde çadırına gidebilirdi.Zaten O da günler ve haftalardır planlar kurmaktadır.Az önce de Harput’a bakarak yemin etmemiş miydi.O halde üzülecek bir şey yoktu.Bunu rahatça ona anlatabilirdi.
-Hay Allah senden razı olsun..Allah sana uzun ömürler versin..Yüreğime su serptin oğul.Demek ki rüyam doğru çıkıyor.
-Ne rüyası Beyim?
-Dün gece rüyamda seni gördüm.Seni ve askerlerini..Harput Kalesi sütten bir Kale olmuş Biz de Kale burçlarından akan sütten içiyoruz.Bu sütten içen askerler bir melek gibi gökyüzüne uçuyordu.Bir hayra yoramamıştım.Demek ki cenk zamanı yakındır.
Çubuk Bey hayretler içinde kalmıştır.Bir an irkilir gibi olur.
-Yüce Rabbim hayırlara vesile etsin.Hayırlısı olur inşallah.Umarım gördüğün rüya doğru çıkar.
Artuk Bey,Çubuk Bey’e sarılır;
-Kazamız mübarek olsun Hünkarım.Kıldığım beş vakit namazımda dua ediyorum.Allah bileğini bükülmez,kılıcını keskin eylesin.
Bu içten dualardan sonra Çubuk Bey’in gözlerinden tebessüm akmaktadır.
-Elbette cenk zamanı yakındır..Ya Harput benim olur,ya da ben Harput’un..
Artuk Bey;çadırında cılız meşalenin sönük ışıkları arasında namaz kılmaktaydı.Yerde serili olan kuzu postundan yapılmş bir seccadedir.Namazını bitirdiğinde başını bir sağa ,bir sola çevirdi. ellerini gökyüzüne kaldırdı. Dua etmeye başladı.Bu sırada içeriye Balak ve ninesi girdi. Artuk Bey döndü ve onlara baktı.
-Gel bakalım Arslan torunum. Balak,Behram Bey’in oğluydu.Henüz beş yaşında olmasına rağmen yaşına göre iri cüsseliydi.Balak koştu.Dedesine sarıldı.
-Dede ..dede..dedeciğim..Kılıç oynayalım mı?
-Şimdi olmaz yavrum. Artk geç oldu.Yarın oynarız inşallah.
-Savaşa giderken benide götürür müsün dedeciğim?
Artuk Bey,Balak’ın başını okşadı.Sevgi ve şefkatle baktı yüzüne.
-Sen daha çok küçüksün yavrum.Büyüyünce tabiki bizler gibi torağını ve namusunu korumak ,Vatanımız ve dinimiz için savaşmak bizden sonra size düşer.Yeter ki; İnanç ve cesaretinden bir şey eksilmesin.
-Büyüyünce ben de senin gibi kahraman olur muyum?
-Olursun tabi.Ne demek yavrum ..Bizim kanımızdan,bizim canımızdan olan biri elbetteki Koca bir yiğit,büyük bir savaşçı,yüce bir Hakan olmalı...Belki ben göremem ama Allah’ın izniyle senin büyük bir Hükümdar olacağına inanıyorum yavrum.
Balak,Artuk Bey’in kucağında oturmaktadır.Yaşlı Ninesi bir kenarda oturmuş, Meşalelerin ölgün ışıkları altında dua etmektedir.Yaşlı adam büyük bir coşku ve şevkle anlatmaya devam eder.
-Yukarıda mavi gök,aşağıda verimli bir toprak yaratıldık ta; ikisinin arasında yağız insan oğulları türemeye başladılar.Atalarımız Bumin ve İstemi kağanlar tahta oturarak Türk milletinin ülkesini ,türesini idare ve tanzim etmeye başlamışlar.Dört bir taraf hep düşman imiş.Asker sevk edip dört bir taraftaki kavimleri hep itaat altına almışlar.Doğuda Kadırga ormanından,Batıda Demirkapı’ya kadar olan yurda başsız-teşkilatsız olan Göktürkleri kondurmuşlar ve idare etmişler...
Onlar ve etrafındaki askerleri akıllı ve cesur imişler.Beyleri halkı iyi tutarlarmış. Onun için ülkeyi işte böylece kolay idare etmişler.Zaman gelince bunların ölümleri üzerine Doğudan Batıya kadar olan şehirlerde ormanlarda,çöllerde oturan dokuz büyük boydan yüzbinlerce kişi cenazelerine ,matemcileri ve ağlayıcıları ile katılarak yas tutmuşlar, ağlamışlar, gün gelmiş birlikte savaşmışlar.Onlar bu kadar cesur kağanlarmış yavrum.İşte bu kağanlar ki; Şimdi yemyeşil uzanan Harput Ovasına yerleşmişler ve bu ovayı, bu dağları, bu tepeleri,bu ırmakları...vatan bellemişlerdi.
Balak dedesinin kucağında uyumuştu.Artuk Bey eğildi torununu şefkatle yüzünden öptü.Yaşlı adam;
-Yavrum...hemende uyumuş...Hele bak nenesi hele bak şunun yüzüne bak.Ne kadar da masum, ne kadar da mazlum bakışlı...
Yaşlı kadın çocuğu almak için Artuk Bey’in yanına gelir.
-Beyim ver de çocuğu yerine yatırayım.
-Hayır ! sen zahmet etme ben yatırırım. Hem sonra elden ele verirsek belki çocuk uyanır.
-Eh.Sen bilirsin beyim.Getir o zaman..
Artuk Bey yerinden kalkar çocuğu yatağına yatırır.Yaşlı kadın, Balak’ın üzerine ince bir örtü örter.
-Bala Hatun bugün hiç görünmedi hanım!..Behram ne yapıyor iyiler mi?
-İyiler..iyiler bey..Hamd olsun. Bugün birlikte sac ekmeği yaptık.Gözlemede var tabi. Hemde senin sevdiğinden.Peynirli..Sabah kahvaltıda yersin.
-Sabah ola hayrola.Ölmez sağ kalırsak yeriz elbet.
-O nasıl söz Bey’im? Allah seni başımızdan eksik etmesin.
Çadırın içindeki meşaleler sönmüş, dışarı da Cırcır böceklerinin sesi,kurbağa seslerine karışmakta,Ay’ın şavkı obanın üstüne vurmaktadır.
3
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.