4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1749
Okunma
Eve ne zaman geldiğini tam olarak bilmiyordum,onunla dostluğumuzun ne zaman ve ne şekilde başladığını tam olarak hatırlayamıyordum.Renkli gözleri,ufak tefek ,sevimli yapısı beni hiç ürkütmemişti.Zaman zaman yanıma usulca yaklaştığını,müsaade edersem kucağıma çıkıp oturmaya çalıştığını hatırlıyorum.Ondan rahatsız olduğumda kızıp,silkinip onu bir köşeye attığımı bazen üzülerek hatırlıyorum.
Yemeğe oturduğumuz zaman usulca yanıma yaklaştığını,ama benden izin almadan yemeğe uzandığını hiç hatırlamıyorum.Belki uyuzdur diyerek onun yemeğini hep ayrı bir yere koyardım.O,yemeğini yerken de gözlerini minnet ve şükranla bana diker,adeta teşekkür ederdi.Asla evi kirletmez,ses çıkarmaz ve gürültü yapmazdı.Yemeğini yer yemez bir köşeye çekilir ve otururdu.
Gençtim,lise ikinci sınıfa gidiyordum ve odamda yalnız yatıyordum geceleri.O ,ne yapar yapar odama girmenin bir yolunu bulurdu.Sonra usulca yanıma sokulur ve yanıma uzanırdı sessizce.Kızardım bana sokulmasına,yanıma uzanmasına.Fakat sevimliliği,sessizliği onu hep masum gösterirdi bana.
Bir gün yine yanıma uzanmış,sessizce başucuma yatıvermişti.Hiç farketmemiştim,uyku sırasında üzerine yatmışım.Canı çok yanmış olmalı ki avaz avaz bağırdığını duyarak uykumdan uyanmıştım.Yine ona kızarak odamdan atmıştım dışarıya,üzülerek...
Sabah ben işe giderken onun adeta tebessüm edercesine arkamdan bakakaldığını hep görmüştüm.Bana aşık olduğunu söylüyorlardı annem,kardeşlerim ve mahalleliler...
Saçma bir şeydi...Tanımadığım,nereden geldiğini bilmediğim,benden uzak ve farklı bir yaratığın bana aşık olabileceği ihtimalini hiç mantıklı bulmamaıştım.O günlerden sonra,onun davranışlarına daha bir dikkatle bakmaya başlamıştım.Evet,adım adım peşimdeydi...Hiç bir fırsatı kaçırmıyor,hemen yanıma sokuluveriyordu.Bazen birden bire bana saldırıvereceğini bile düşünmüş ve bu düşüncemden korkmuştum.Lanet olsun benden ne istiyordu ki...Sadece ona iyi davranmış ve yemeğini vermiştim.Hiç bir zaman ona vurmamış,canını yakmamıştım.O kadar...
Sabahları kahvaltımı yaparken o hep benimle beraber kalkar ve bir köşede benim kahvaltımı yapmamı seyrederdi.Asla yanıma yaklaşmaz ve yemeğe izinsiz oturmazdı.Çok ama çok terbiyeliydi.Bu yönünü hep takdir etmişimdir.Sabahları genelde erkenden çıkar ve işime giderdim.O ise ne yapar yapar bahçe kapısının bitişiğindeki avlu duvarının üzerine çıkarak gözden kayboluncaya kadar beni izlerdi.Manyak mıdır nedir bilmiyorum...Ne istiyordu ki benden,anlamıyordum...Evdekiler ve mahalledekiler ise aynı teraneleri fısıldıyorlardı hep kulağıma;"O sana aşık." Diyorlardı...Ben olmasam bile...
Evde onun varlığına sadece ben dikkat ediyordum ve sadece ben onunla ilgileniyordum.Çünkü,ben duygusal bir insandım...
Her akşam aynı duvarın üzerine çıkarak saatlerce benim gelmemi beklediğine pek çok kez şahit olmuştum.Evdekiler de...Ben eve girmeden o asla duvarın üzerinden aşağıya inmezdi.
Uzun bir temmuz akşamında eve dönüyordum.Vakit akşam saatleriydi...Beni karşı yolda görür görmez duvarın üzerinden atlayarak bana doğru koşması ve bir otomobilin altında kalması bir olmuştu.Araç onu üç dört metre sürüklemiş ve lastik onu parçalamıştı.Ölürken de gözlerini benden ayırmadığını,adeta ağlarcasına bir acıyla inleyerek gözlerinin kapandığını hiç unutmuyorum.Artık o renkli gözleri de yoktu...
Derler ki,Van kedilerinin gözleri renkli olurmuş...Bana aşık olan,etrafımda fır dönen,yatağıma sokulmaya çalışan,yüzümdeki ifadeyi okumaya çalışan, o sevdalı kadicik,o küçük dostum artık yoktu...Saatlerce başında durduğumu ve belki gözlerini açar da hayata döner diye Tanrıya dualar ettiğimi hiç unutmuyorum.Sonra,alaca karanlığa aldırmayarak onu bir torbaya koyup,gözyaşları içinde,adeta sevdiğim bir insanı kaybetmişcesine gözyaşlarına boğulduğumu,şehrin dışındaki bir zeytinliğin içinde onu defnettiğimi hiç unutmuyorum.Boğazımda aynı hıçkırıklarla oradan ayrılırken dönüp dönüp ona el salladığımı anımsıyorum;"Elveda Küçük dostum,elveda"derken.