- 1653 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HARPUT HÜKÜMDARI BALAK GAZİ 2.Bölüm
HARPUT HÜKÜMDARI BALAK GAZİ
’ Yukarıda mavi gök,aşağıda verimli bir toprak yaratıldık ta;ikisinin arasında yağız insan oğulları türemeye başladılar.Atalarımız Bumin ve İstemi kağanlar tahta oturarak Türk milletinin ülkesini ,türesini idare ve tanzim etmeye başlamışlar.Dört bir taraf hep düşman imiş.Asker sevk edip dört bir taraftaki kavimleri hep itaat altına almışlar.Doğuda Kadırga ormanından,Batıda Demirkapı’ya kadar olan yurda başsız-teşkilatsız olan Göktürkleri kondurmuşlar ve idare etmişler...
Onlar ve etrafındaki askerleri akıllı ve cesur imişler.Beyleri halkı iyi tutarlarmış. Onun için ülkeyi işte böylece kolay idare etmişler.Zaman gelince bunların ölümleri üzerine Doğudan Batıya kadar olan şehirlerde ormanlarda,çöllerde oturan dokuz büyük boydan yüzbinlerce kişi cenazelerine ,matemcileri ve ağlayıcıları ile katılarak yas tutmuşlar, ağlamışlar,gün gelmiş birlikte savaşmışlar.Onlar bu kadar cesur kağanlarmış’
İşte bu kağanlar ki; Şimdi yemyeşil uzanan Harput Ovasına yerleşmişler ve bu ovayı, bu dağları vatan bellemişlerdi.Bu tepeleri,bu ırmakları...
Ağustos sıcağı ovayı yakıp kavuruyordu.Buna rağmen Oba’da bir canlılık vardı.Oba’nın ortasından geçen akarsu etrafa bir serinlik,bir ferahlık veriyordu.Akarsu kenarındaki ağaçlar yemyeşil ve canlıydı...
Çubuk Bey Türkmenleri ile bu ovaya yerleşmiş, Obasını buraya kurmuştu. Çubuk Bey’in Otağı yüksek bir tepeye kurulmuştu.Görkemli ve muhteşemdi.İpekten halılar seriliydi yerlerde.ışıl ışıl..Oba içindeki çocuklar akarsu kenarında oynuyor,kadınlar ise su kenarında çamaşır yıkamakla meşgullerdi.Kimi At üstünde oba’ya geliyor,kimi avdan geri dönüyordu.
Güneş yorgun düşmüş tepelerde ateşten bir yumak gibi sönmeyi bekliyordu sanki .Çubuk Bey çadırından çıktı.Yüzünde düşünceli bir ifade, gözlerinde hırs okunuyordu. Kırk yaşlarını geçmesine rağmen siyah gür sakallı ,iri cüsseli,sert bakışlı heybetli görünümü vardı.Bir iki adım atarak,dağların doruklarında bir kartal yuvası gibi duran Harput Kalesine baktı baktı Baktıkça kaşları çatıldı,yumrukları gayri ihtiyari sıkılmıştı.Sağ kolunu havaya kaldırdı..gür bir sesle kükredi;
-Er veya geç benim olacaksın..Er veya geç...
Muhafızlar bu heybetli kükreyişle irkildiler.Fakat korktuklarını belli etmediler.Çubuk Bey Harput Kalesine bakarak öylece kalakaldı.Güneş gür saçlarını dağlara yaymış soluklaşmıştı..akşamın derin sessizliği her yanı kaplamıştı.
Çubuk Bey,Artuk Bey’in sesiyle kendine gelebildi ancak. Artuk Bey,elinde uzun asası olduğu halde karşısında bir heykel gibi duruyordu Yetmiş yaşında olmasına rağmen hala dinç ve hala dipdiriydi.Çubuk Bey;
-Hoş geldin Beyim .Bir emrin mi var? diye karşıladı.eline eğildi,öpmek istedi.Artuk Bey elini çekti,omuzundan tuttu, kaldırdı.
-Haşa... haşa... sen bir Hakan’sın.Koca bir Türk Hakan’ı..Hele hele bir Türk Hakan’ı çok yücedir.Çok kutsaldır O.Bu yüzdendir ki; Yüce bir Türk Hakan’ı el öpmez.Bu en saygı duyduğu biri bile olsa.
-Malazgirt’te Türk’ün şanlı zaferini kazanan yüce Alpaslan’ın kahraman komutanı Artuk Bey’in değil elini öpmek,Onu sırtımızda Kabe’ye bile taşısak azdır.
Artuk Bey,Çubuk Bey’in söylediklerini duymamıştır bile.Onun kafasında başka düşünceler vardır.Yavaş yavaş konuşmaya başlar.
-Yüce Hakan’ım önümüz kış !Sen hala durmaktasın.Yetti artık bu göçerlik.Bizim de bir yerleşik düzenimiz olsun.Yurdumuz..yuvamız olsun.ocağımız tütsün.
-Niye ocağımız tütmüyor mu? Çubuk Bey şaşırmıştı.Önce ne söyleyeceğini bilemedi.Artuk Beyi kırmaktan çekiniyordu.Törelerine göre bir Türk hiçbir zaman büyüğüne karşı gelemezdi.Hükümdar olsa bile saygıda kusur etmezdi. Çubuk Bey,coşku ile konuşmasını sürdürdü. - -Demem o ki; Alparslan’dan sonra Selçukluların başındaki en büyük Hakan sensin.Anadolu’daki Türkleri topla.Onların başına geç.Türk’ün şanını dünyaya duyur.
-Neler söylersin Beyim? Bizim töremiz bu,bizim hasletimiz bu! Ta Orta Asya’dan beri bu böyle değil mi? Bilmez misin biz At üstünde doğar,At üstünde yaşar,At üstünde ölürüz.
Artuk Bey,Çubuk Bey’i üzdüğünün farkındadır.Onu rahatlatmaya çalışır.
-Bilmez miyim Çubuk Bey oğlum.Bilirim...Bilirim de,demem şu ki; Artık bir düzen kurulsun. Bu düzen bizden sonra da devam etsin.Yüce Hakan Alparslan da böyle düşünmez miydi? Tabi ki O da sizin gibi,benim gibi düşünürdü. Yoksa Malazgirt’te destanlar yazar mıydı? Çubuk Bey gözlerini Harput’a çevirdi.Kaşları çatılmıştı.Derin bir sessizlikten sonra konuşmaya başladı.
-Atalarımızın kanıyla sulanan bu topraklar şahidimdir ki,Harput kalesini almadan ölmek bana haramdır.Günlerden beridir düşünürüm..Harput Kalesi bir Şahin gibi bakar gözüme.Kale Burçları bir Kartal olur gelir üstüme.Lakin ben geceleri uyuyamam.Hep Harput’un hayaliyle sabahları
2
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.